Thursday, November 17, 2011

bayram tatili, beyazıt

bayramın 3. günü ablamlar geldiler ama dediği gibi erkenden gelmediler. onlar gelmeden bir vakaya gittim ama boşuna gitmişim. kolay gelsin deyip çıktım. annem ablamla bissürü yemek göndermiş. hep birşilte yedikten sonra çoğunu ablama verdim geri götürsün diye. akşam ablamlar samsuna geri dönerken beyazıtı eve dönmek konusunda ikna edemediler ve beyazıt 2 gece bizde kaldı.
çok ilginç bir tecrübeydi evde bir çocukla yaşamak, hem de 8 yaşında. konuşmalar daha dikkatli, hareketler daha dikkatli....
ona bizim evin kuralını anlattık, kumandayı alırsan bilgisayarı alamazsın diye. çok mutlu oldu. genelde nette oyun oynadı. 1-2 saat sonrası bilgisayarı elinden aldık ve bu sefer tv'de evde izin verilmeyen kanalı seyretti. kısa süreli kitap okuma (nasrettin hoca fıkraları,ev ödevi) ve biraz da benim ona tenteni okumam (muhammed eminin kitabı), abur cubur yeme ile vakit geçirdi.
ilk gece onu yatırdım ama 30 dk sonra geri geldi yanımıza. sonra bizimle birlikte yattı. sabah kalkıp doğruca tv karşısına yattı, çizgi film için. onun kahvaltısını hazırladım ve kendimize ilk kavurmamızı yaptım. mehmetle kahvaltıda onu yedik. mehmet sabah yatan hasta için hastaneye gitti. öğleden sonra beyazıtla sitenin parkına gittik ve beyazıt biraz kaydıraklarda kaydı. sonra mehmet geldi ve beyazıta söz verdiği gibi çamlığa balık tutmaya gittik. mehmet ona oltayı nasıl çekeceğini öğretti. balık tutamadık. bayağı da üşüdük.
eve gelince beyazıt 'teyze, 2 gün sonra babaannem buraya gelmek zorunda olduğu için çok şanslıyım (babaannesi akrabalarına çeyiz dizmeye gelecek ve o zaman beyazıtı da alacaklar) ama balık tutmada hiç şanslı değilim' dedi. canım benim..
akşam yine oyun, kitap, tv arasında geçirdi akşamı. olan daha çok bana oldu. biri tv'yi diğeri bilgisayarı aldı çünkü.
gece geç yattık. tam dalmak üzereyken beyazıtın ağlama sesiyle uyandım. yatakta oturdu ağlamaya devam etti. bu durumda istediğini söyle o ağlamaya devam ediyor. gece kalkıp ağlarsa ya tuvaleti geldiği için yada gündüz çok yorulduğu için oluyormuş. banyoya götürdüm, yüzünü yıkadım, sakinleşti sonra tuvaletini yaptırıp yatırdım. bir müddet onun yanında yattım ama uyuyamadım. daldığımda nerde olduğumu şaşırdım. sonunda kalktım yatağıma gittim. orda da daldığımda sıçrayıp uyandım, nerde olduğumu şaşırdım, mehmeti tanıyamadım. sonra nasıl olduysa daldım ve mehmetin telefonu çalmaya başladı. bu telefon trafiği 1 saat kadar sürmüştür herhalde. mehmet sonunda dayanamadı ve 6'da evden çıktı, hastaneye gitti.
sabah kalkmam gereken saatte aynura mesaj çektim geç geleceğim diye. saat 9'da beyazıtla kalktık. sütünü içirdim ve beraber işe gittik. hastanedeki odayı beyazıt zaten sünnetten biliyordu. bizi odada kalabalık bir grup karşıladı. fatih, selim de ordaydı, hep birlikte sohbet ediyorlardı. beyazıt tost yedi ve sonra tv seyretti. fazla vakit geçmeden amcası geldi ve onu aldı.
evde sürekli bizi anlatmış. kendi evlerindeki kuralları sevmediğini, bizim evdeki kuralların daha iyi olduğunu, tekrar bizde kalacağını söylemiş.
bu arada bizim telefon faturası normalden fazla geldi, sanırım onun oyunları yüzünden.
nihayet bayram tatili bittiği ve çalışmaya başladığım için çok mutlu oldum. o akşam geç çıktım ve bir hasta yatırdım, vakaya girdim. ertesi gün de akşam hastaneye geri dönmek zorunda kaldım ve 2 vakaya girdim, önceki günkü hastam kötüleşti ve yeni hasta yatırdım ama içim rahat çünkü hastalarım ölecek kadar kötü değiller, yani yataklarım boşalmayacak ve ben cumartesi günümü huzurlu geçireceğim.
cumartesi kahvaltı sonrası hastaneye gittim. hastam uyanmış, tüpünü çıkaracağım diye bekliyordu. bugün olmaz, bir gün daha dedim. genç hasta, acayip mutlu oldum. nihayet bir hastam ölmedi. pazar nöbete gittim uyumaya çalıştım nöbet odasında ama telefon yüzünden uyuyamadım. sonra kalktım adamı daha fazla bekletmemek için , gidip onu ekstübe ettim. acayip mutlu oldu, tabii ben de. 2 gün sonra onu kardiyoloğa sağsalim devrettim.
pazartesi ilk defa pilatese gittim, hoşuma gitti. pazar sabahı evden çıkmadan tartıldığımda 69 kiloyu gördüğümde küçük bir şok yaşadım. kendi kendime kızdım, sinirlendim. hepsi bayramda yediklerimden oldu diye düşündüm. pazar günü nöbeti aç geçirdim. pazartesi de nurayla fatihin perşembe günü başladıkları ve diğer perşembeye kadar 2 kilo verecekleri zayıflama iddiasına yarı yoldan ben de katıldım. dün nuray daha 1 hafta olmadan, 2.5 kilo verdiğini açıkladı ve fatihin ısmarlayacağı ızgara hamsiyi kazandı.
pazartesi ve salı bol su içtim. dün pilates onrası eve gelince dayanamadım ve mehmetin mantısından biraz da ben yedim ama normalden çok daha az. bugün de bir badem şekeri. çok zayıfım ben, irademe bir türlü hakim olamıyorum. ama yine de şimdilik iyiyim. su içmeye devam. pazartesi pilates sonrası eve geldiğimde tartıldım ve 65 olduğumu gördüm. her zamanki kiloda olmak vazgeçmek için bahane değil, kararlıyım zayıflayacağım, İnşallah.
bu aralar vakalar arttı. selim başhekim yardımcısı oluyor. yeni uzman hala gelmedi. ocak ayına kadar icabım yok. başka bir şey varmıydı hatırlamıyorum. aklıma gelirse eklerim.

No comments: