Saturday, December 24, 2011

istanbul gezisi

mehmetle 1 aralıkta istanbula gittik. arabayı havaalanında bıraktık, berat aldı. yıllık bakımını yaptıracaktı. ne zaman arabayı ona bıraksak kaza yapıyor ve benim arabayı kullanıyor. yine öyle olmuş.
her zamanki gibi bizi kuzucuk aldı ve eve bıraktı. mehmetin annne ve babası gittiğimiz için bayağı mutlu oldular.
istanbulda geçirdiğimiz her günü dolu dolu geçirdim. ilk gün yani cuma günü mehmet hırka-ı şerif camiine gider gitmez ben de evden çıktım. cadde fazla kalabalık değildi. bu kadar sakin olmasını önce saatin erken olmasına bağladım ama sonra mesai olduğu aklıma geldi ve daha bir keyifle yürüdüm. ilk gittiğim mağazadan içeri almadılar, cuma sebebi ile kapalıyız dediler, şaşırdım. daha sonra mehmet, belki cuma saatinde kazanç elde etmek istemiyorlardır dedi. cadde boyunca yürüdüm, İnşallah asıl gitmek istediğim mağaza kapalı değildir diye düşünerek. mağaza, eser açıktı. o kadar çok etek vardı ki alabileceğim. hepsini kapıp kabine gittim. kendime, ablama ve ayşenura ayrı ayrı beğendim. ama daha ilk gün olduğu için hiç bir şey almadım ama içim rahatladı, alacağım kıyafetlerin bir kısmını belirlemiştim.
mehmet cumadan çıkınca beni mağazada buldu. birlikte vefa bozacısına yürüdük. boza içtik. şehzadebaşı camiinin yanından yürüdük. yanında başka tarihi bir yapı daha vardı. onu da restore ediyorlar. fatih camiine gittik. restore etmişler. harikaydı. ama içi daha bitmemiş. historia'ya gittik, gezindik mehmet kendine ve babasına vitamin aldı.
cumartesi günü marmara foruma gittik. mehmete pantolon, gömlek ve kazak aldık. pantolonun çok pahalı olduğunu kasada farkeden mehmet mağazadan çıktıktan 15-20 dakika sonra bile çok para verdik deyip duruyordu (hatta bugün mağazadan indirim mesajı gelince benim pantolon ne kadar olmuştur acaba? dedi).
ben de birşeyler aldım ama çok da kayda değer şeyler değil.
pazar sabah ak'yı aradım birlikte brişeyler yapabilirmiyiz diye. onlar da tam benden bahsediyorlarmış, kızlar toplanmışlar fethi paşa korusundalarmış. ne nasipsizlik. bu saatten sonra gidemem dedim. akşam bayram beylerdeydik ve ak beni aramış, kızlarla yine görüşemedim.
ertesi gün yani pazartesi amcamlara gittim. öncesinde market alışverişi ve pastaneden birşeyler aldım. yengem 'sanki baba evine geliyormuş gibi alışveriş yapmış' dedi. samsundan cemal amcam ve yengem de oradaydı. cemal amcam beni görünce çok şaşırdı 'kızım madem buradaydın dün muhammed zahid'in sözüne neden gelmedin?' dedi. ben de beni kimse davet etmedi dedim. yengem bahaneler uydurdu. şaşırıp kaldılar pazar sabah ınları aramama rağmen hiç kimse bana gel demediği için. resimlere baktım ve arada 'aaa yenge, senin yeğenlerin bile orada mıydı?' dedim. kendini iyice kötü hissetsin diye. kızı yazın köyde görmüştüm ve beğenmiştim. benim evde oturacaklar. evde öğrenciler oturuyormuş, onları çıkartıp evde tadilat yapılacakmış.
murat amcama gelirsek, amcam beni gördüğüne sevindi ama sürekli uyudu. arada meyve yedi, bizi seyretti ama hiç konuşma yok. etrafa fazla ilgi yok. sürekli uyuyor.
esra da geldi, sohbet ettik, birşeyler yedik. sonra ben ümraniyede ablamın çok methettiği mağazaya gittim. incinin hemen üstünde kıyafet satılıyor. umre için güzel abayalar vardı. almadım ama aklım kaldı. zaten mağazada sadece 10 dakika kalmışımdır. bir ceket aldım, çok para verdim. çıkarken iyi mi ettim kötü mü ettim hala emin değildim. ablamın anlatmasına göre mağazada sadece ncl marka ürünler var zannetmiştim meğer karma imiş. yani ncl'nin kendi mağazası değil. nasıl gittiysem yine öyle rüzgar gibi koşarak eve döndüm ve amcamlarla vedalaştım, esranın arabasına atlayp cemal amcamlarla birlikte yola çıktık. feribotla karşıya geçtik ve yenikapıda inip taksi ile eve geçtim. bugün aşure günüydü ve ben hem akraba ziyaretimi hem de tahıl alışverişimi yapmış oldum.
salı günü cemal amcam kayınpederimi ziyarete geleceği için evde kalmak zorunda kaldık. amcamlar 2 gibi geldi. kayınvalidemle yemek yaptık ve amcamlara ikram ettik. saat 4 gibi kalktılar ve ben ak'yı aradım ve kervanın önünde buluşup saray'a gittik. terasta oturduk. arzu orucunu açtı. görüşmeyeli neler yaptığını anlattı. kötü bir tecrübe yaşamış ama yine de önceki görüşmemize göre çok iyiydi. sonra at pazarındaki eski kafa kafeye gittik. ilginç bir yerdi. yaz çayı içtik ama sıcak şekliyle. içinde mekke gülü varmış. biraz kuşburnuna benzettik. hemen mısır çarşısına gittiğimizde ben de aldım.
çarşamba günü kapalıçarşıya gittik. geçen yıl ablamla kapalıçarşıya gittiğimizde kumaş aldığımız mağazayı aradık ve bulduk. ameliyathanede kullanmak için diktiğim bone çok beğenildi ve başka bir kumaş almak için gittik ama farklı bir şey bulamadım. ablamın geçen yıl aldığı kumaştan aldım ben de.
sonra yine aramaya başladık, ablamların bana ipek şal aldığı mağazayı, ceylanı. biraz aradıktan sonra bulduk. gayet kolay. beyazıt kapısından girince aşağı doğru dümdüz yürü
(yada nuruosmaniye kapısından girip direkt karşıya doğru yürürken sağda kalıyor), sağda vakkonun mağazası var onun çaprazında yer alıyor. ablamın dediği kadar küçük değildi ama istediğim renkleri bulamadım. sadece kırmızı ipekevi şal alıp çıktım.
hedefe ulaştıktan sonra fazla gezinmedik. nuruosmaniye kapısından çıkıp mahmutpaşadan aşağı doğru yürüdük. yağmur yağıyordu, eminönüne gelmek için yanlış gün seçtiğimize karar verdik. çünkü o gün harici her gün güneşliydi.
eminönünde her zamanki gibi sarılgana uğradık. sonra mısır çarşısında sufi'ye gittik ve kendime 2 tane kaftanlı seramik kolye aldım, 35 tl.
 
Posted by Picasa

vitrindeki kolyede de aklım kaldı, sonra da onu alacağımı söyledim mehmete. bir de küpeler hoşuma gitti. aslında mağazadaki herşey harikaydı. muhakkak tekrar uğrayacağım.
kolyelerimi alınca rahatladım (çünkü önceden planlamıştım onları almayı) ve papatya'ya uğrayıp baharatlarımı ve yağlarımı aldım, melisa ve yasemin. harika kokuyorlar ve bunlarla masaj harika oluyor.
baharatları da alınca malatya pazarına gittik ve canımızın istediği herşeyden aldık.
daha çok erken olmasına rağmen ve alacak daha bissürü şey olmasına rağmen aklımıza gelmedi ve yağmur yüzünden gezemedik ve taksi ile eve döndük. halbuki ben fransız pasajına gidip gönül'ü görmek istiyordum. yağmurdan onu bile unutmuşum.
eve bir kere girince bir daha çıkamadık.
perşembe önce nişantaşına gittik. desaya gittik. beklediğim gibi harika şeyler yoktu. geçen kış 4 tane kaban almıştım ama bu sene kaydedeğer bir şey bulamadım. istediğim ayakkabı bile yoktu. daha önceden denediğim için aldık, kargo ile başka mağazadan alıp eve yollayacaklar. bir kaç mağazaya baktık. ışıklarda ilkerle karşılaştık. mehmetin hastaneden arkadaşı. artık burada bir klinikte çalışıyormuş. çok iyi çocuktu. sohbet etmesi eğlenceli biri, psikiyatrist.
nişantaşında işimiz bitince cevahire gitmek için metroya binecektik ama mehmet yürüyelim dedi. bu kadar yürüyünce biraz yorulduk hele de alışveriş merkezinde elimizde kocaman poşetlerle yürüyünce daha da yorulduk. meğer alt katta emanet dolapları varmış. onları farketseydik elimizdeki herşeyi oraya koyup rahat rahat gezebilirdik. mehmetin yeğenine kaban aldık ama sonrasında çocuk deneyince küçük olduğunu düşündük ama ne annesi ne de babası değiştirmeye yanaşmayınca (vakitleri yokmuş) değiştirme işi de bize düştü mehmet gidip değiştirdi. yemek yedik. sonra mehmetle ayrıldık, rahat rahat alışveriş yapayım diye. işim bitince aradım ve buluştuk. 'ne oldu?' dedi. birşey olmadı, hiç bir şey bulamadım dedim. güldü. telefonda sesim o kadar acıklı geliyormuş ki birşey oldu zannetmiş. alışveriş moodunda olmadığım için bir şey alamadığım şeklinde bir açıklama getirdi. moralimi düzeltmeye çalıştı.
cuma günü ak ve duygu beni aldılar ve bir arkadaşın evine gittik. güzel bir evi vardı, en çok mutfağı beğendim. görmek istediğim herkesi görmek güzeldi (nalan haricinde. hafta sonu için önceden plan yaptığı için onunla görüşemedik. özlemiştim ama görüşmek nasip değilmiş. bir daha ki sefere İnşallah) fazla geç olmadan geri döndük. bu arada akşamları genelde mehmetin abilerinin evlerindeydik.
cumartesi mehmet bayram beyle birlikte cevahire gitti. ben fatihe çıktım ve eserden acayip alışveriş yaptım. harika bir mağaza, almak istediğim bir kaç parça daha vardı ama mehmetle evden çıkmadan limit konusunda anlaştık. harcamam gerekenin yarısını burada harcadım. 1 tane ablama, 1 tane ayşenura ve 4 tane de bana etek. ablama ve kendime ncl'nin abayası. ümraniyedeki mağazaya boşuna gitmişim. hafta içi diğer mağazadaki herşey buraya da gelmiş, hatta ceketim de. fatihte 2 mağazaya daha uğradım onlardan da birşeyler aldım. verda evlerine çağırmasına rağmen o kadar çanta ile gidip de kayınvalidemi şoka uğratmamak için eve gidip paketleri bıraktım ve mehmetler araba ile geçerken beni de aldılar. akşam verdalar da bütün aile biraradaydık. mehmet ve kuzucuk gidip kuzucuka yeni telefon aldılar ve bütün akşam ona bakıldı, sinan bey ve benim telefonumla karşılaştırdılar, bizimkinin bir üst modeli.
pazar günü mehmetle historia'ya gittik. ipekyoldan bayağı bir alışveriş yaptım, hırkalar, ceketler, kazaklar, gömlekler. hoşuma giden herşeyi aldım. limitimi biraz geçtim. aradan 5 gün geçti ve telefonuma % 50 mesajı gelince şoka uğradım. bir sonraki cumartesi samsuna gidince yalvaryakar sadece ceketimi ve cüzdanımı yarı fiyatına indirdiler. geri kalan para ile ablam alışveriş yaptı ve ben de biraz paramı kurtarmış oldum.
historia'dan sonra eve döndük. kuzucuk bizi alsın da kendi evine yemeğe götürsün diye bekledik ama o kadar çok bekletti ki, kuzucuk klasiği yerini bulmuş oldu. onu beklerken sinirlenmemeye çalıştım ve ertesi gün için bavulumuzu hazırladım. bence kendisi çok iyi bir insan olmasına rağmen insanlara gerekli saygıyı göstermiyor ve bunun farkında değil. daha doğrusu bunu söylediğinde kabul etmiyor. akşam kuzucuklarda yine hep birlikte geçti.
ertesi gğn artık alacağım hiç bir şey kalmadığı için huzurlu bir şekilde geç kalktım, kahvaltımızı yaptık. odamızı, eşyalarımızı düzenledim. evi süpürdüm, kayınvalidem bizden sonra uğraşmasın diye.
bu gidişimizde mehmet öyle espriler yaptı ki kayınvalidemle aramız bozulacak diye korktum. kadın beni cadının biri sanıyor ve mehmeti evde sürekli çalıştırdığımı düşünüyor. mehmete ne kadar yapma, aramızı bozacaksın desem de ona eğlenceli geliyor ve merak etme annem senin hakkında kötü bir şey düşünmez diyor. İnşallah.
neyse vedalaşıp evden ayrıldık. online rezaervasyon yaptığım için uçakta 3. koltuğa oturduk. koltuklar o kadar geniş ve güzeldi ki. ve hiç sallanmadık, mutlu mesut bir uçak yolculuğu oldu. samsuna vardığımızda arabamız otoparkta bizi bekliyordu. arabamızı alıp evimize döndük.

hastaneye gittiğimde yeni uzmanımızla tanıştım. ilk haftayı biraz sıkıntılı geçirdik. önceki haftayı da sıkıntılı geçirmişler ve beni sabırsızlıkla beklemişler. perşembe günü aynur kadınla bir ön konuşma yapmış ve kadın biraz kızmış ve o andan itibaren gayet güzel çalışmaya başladı ve cuma günü yapacağımız konuşmadan vazgeçtik. şuan için beklediğimizden daha iyi.
cuma günü pilates yüzünden samsuna gitmedik. cumartesi samsuna gittik. mehmet beni ipekyola bıraktı. ablamı oraya çağırdım. mağazada kuyruk vardı. sanki herşey çok ucuz gibi kapış kapıştı. çıkışta julideye gittik provaya. bordo elbisem ve kadife bluz harika olmuş. pudra rengi elbisem ise hala bitmedi.
ablamla biraz da gezindik. akşam ablamlarla et yemeğe gittik. berat da geldi. mehmet yeni bir kıyafet aldığında muhakkak ona bir şey döker yada bir şey olurmuş. o gün de yeni kıyafetlerini giydiği için her an üstüne bir şey dökecek diye beklerken deri ceketine nasıl olduysa yağ sürülmüş.
yemek sonrası annemlere gittik. çayımızı da orada içtik. pazar günü ise evde biraz vakit geçirdik ve ablamlara uğrayıp orkidemi aldık, sonra da eve döndük.

Wednesday, December 21, 2011

son günler

istanbula gittik, güzel geçti. ayrıntıları yazabilirsem sonradan yazmak istiyorum. hafta sonu samsundaydık. yarın nöbetçiyim. uzun zamandır icapçı olmadığım için hastanede kalma fikri garip geliyor. hastanede yine kızdıran olaylar oluyor. kızıyorum teknisyenlere.
hidayet pazartesi şehir merkezindeki yeni evine taşınmış. 6. kez teyze olacağım, ümmühan hamile.
yeni uzmanımız ben izindeyken başlamış, ilk günler bizi biraz korkuttu ama şimdi daha iyi. İnşallah aramızda sorun olmayacak gibi gözüküyor. bu arada hastanenin en yaşlı doktoru oluyor kendisi.
en önemlisi de babamların depo yanmış. beratı arayıp bilgi alacaktım ama berat sanırım pazartesiden beri toplantı için kayserideymiş. yarın sigortadan adamlar gelip hasarı belirleyeceklermiş. kendi mağazamızda yangın çıktı sanıp korktum. orada olsaydı hasar çok daha fazla olurdu. Allah'tan kimseye birşey olmamış.