Tuesday, February 28, 2012

27 şubat, nöbet

En son ne oldu da yazmıştım hatırlamıyorum bile. Ama istanbula gidecek olmamız beni çok heyecanlandırmıştı ve yazacak çok şey çıkacak diye düşünmüştüm ama sonra biz istanbula gittik taaa şubat tatilinde, döndük, bissürü sevinç, heyecan üzüntü atlattık ama hiç birini yazmadım.
Kısa da olsa yazmam lazım yoksa elimde doğru düzgün foto da olmadığı için unutulup gidecekler.
Istanbula bir kış 2 kere gitmek beni çok mutlu etmişti. Ayşe abla tatilini orada geçireceği için biz de gidip onu görelim dedik. Tabii bu biraz bahane daha çok istanbulu görmek için.
Cuma akşam bileti çok pahalı diye cumartesi sabaha aldım biletleri. Cuma akşamdan annemlere gittik. Her yerde kar vardı o günlerde. Berat da o akşam gitti istanbula, sağsalim insin diye bayağı dua ettim.
Akşam bütün kardeşler birlikteydik diye hatırlıyorum. Zaten annem sağolsun son zamanlarda bizi sık sık biraraya topluyor.
Gece kar yağacak ve gidemeyeceğiz diye korktum. Normalde hep annemlerin oraya samsundan daha fazla kar yağar. Sabah kalktığımızda kar falan yoktu. Annem ve babamla vedalaşıp yola çıktık. Yolda hız sınırı olan bir yerde 78'le 154 tl ceza yedik. Arabayı otoparka bıraktık daha sonra hido alsın diye. Uçağımızda gecikme olmadan kalktı. Yolda ikimiz de gazete okuduk ve yolun nasıl bittiğini anlamadan istanbula vardık. Karşıya giden uçaklar kar nedeniyle rötar yapmış ama biz zamanında indik. Ve karşıya geçene kadar otobüste uyudum. Eve vardığımızda milletle görüşüp kahvaltı yaptık. Ilk gün diye o günü evde mi geçireceğiz? Tabii ki çıktık. Ben genelde ilk gün için evin yakınlarında birşeyler planlıyorum. O gün de mehmet ve ayşe abla ile fevzipaşada yürüdük. Saray muhallebicisinde salep içtik ama sevmedim. Bir kaç kırtasiyeye uğrayıp kitap baktık. Kendime bir kaç tane kitap beğendim ama taşımamak için ablama söyledim ve samsundan benim için aldı. Hz hatice, hz hacer ve hz asiye ile ilgililer.
Pazar günü ayşe abla, su, mehmet ve ben marmara foruma gittik. Kendime birşey alamadım. Anneme mısırlıdan 2 tane hırka takımı aldım, ikisi de birbirinden güzel oldu. Su kendine birşeyler aldı. Akşam ayşe ablanın eşi konyaya geri döneceği için çok geç olmadan eve döndük.
Pazartesi sabah kalktığımızda lapa lapa yağan karı gördüğümüzde acayip mutlu olduk. Bugün ne yapacağımız önceden belliydi. Kar yağdığı zaman muhakkak istiklale gideceğiz diye daha ilk gün söylemiştim (mehmetle henüz diyarbakırdan döndüğümüzde istanbula kar yağmıştı ve istiklale yürüyüşe gitmiştik. Çok romantik bir gezi olmuştu. Onun gibi bir gezi olsun istemiştim).
Taksim meydanda taksiden indik. Güvercinlerle resim çekindik.
Sıraselvilerden hastaneye doğru yürüdük. Yol boyunca seneler içinde olan değişiklikleri saptamaya çalıştım. Kopuzlar ünlü bir zincir olmuş. Cafe hane, cafe fotoğraf isim değiştirmişler. Hastanenin önünde durup hastanenin resimlerini çektim. Kapının önündeki simitçi garip garip bana baktı, tanıdı tabii. Ne düşündü bilmiyorum. Hastanenin önünde büfe vs açılmış. Mehmetle yazısının önünde resim çekindik. Hayatımın en keyifli ve en kötü, sıkıntılı günlerinin geçtiği yer. Kendimi ve mehmeti bulduğum yer. Yakında yıkılacak ve tamamen bize yabancı bir yer olacak. Içine girmesem de hep aynı yerinde kalsaydı.
Karda düşmemeye çalışarak cihangir camiine gitmek için biraz dolandık. Yanlış yollara girdik. Biraz aşağı indik ve oradan yukardaki evlere bakarken hayalimdeki evi düşündüm, tam da buralarda bir yerde olmalıydı. Çok abuk sabuk bir şey istemiyorum aslında 3 veya 4 katlı eski bir cihangir evi, içinde küçük fıskiyeli bir havuz olan küçük bir ön bahçesi ve manzaraya hakim büyük bir arka bahçesi olan mutlu mesut yaşayacağım bir ev.
Sonunda hayallerimden sıyrıldım, camiyi arayıp bulduk ve Manzarayı seyrettik. Sonra bilsak'ın yanından geçip tekrar hastanenin önüne çıktık. Mehmet Nostalji için savoya mı uğrasak dedi ama ben istiklalde de yürürsek dilek perada oturabileceğimizi söyledim. Benim için o da nostaljik, çünkü zeyneple sık sık oraya gidip sanırım saray köftesinden ve elma dilim patates yerdik. Hey gidi günler hey...
istiklale rum okullarının olduğu aradan yürüyerek çıktık. Kar öyle güzel yağıyordu ki bol bol resim çektim ama ayşe ablaların makinesi ile. Demirören avm'ye girdik. Gizia'ya uğradık. Herşey harikaydı, bayıldım ama fiyatları da harikaydı. Şimdilik daha doğrusu burada otururken o kadar lüks bir şeye gerek yok. Zaten kıyafetlerimin çoğunu giymiyorum. Giziadan bir eşarp aldım. Çocuk mağazasından mehmetin yeğenlerinin doğum günü sebebiyle hediyeler aldık. Dilek peraya vardığımızda bayağı üşümüştük. Akşama annem yemek hazırlayacağı için karnımızı tıka basa doldurmadan ortaya farklı yemekler söyledik ve hepsinin tadına baktık. Bir ara ayağımın üşüdüğünü düşünüp yan tarafa pentiye uğrayıp kendime uzun çoraplar alıp giyindim. Istiklalin sonundan tünelle galata köprüsüne indik. Köprüden yürüyerek geçtik eminönünde takıcılara baktık. Malatya pazarından canımız ne isterse onları aldık.
Balık ekmek de çok güzel kokuyordu ama yemedik tabii. Taksi ile eve döndük. Yolda boğazım bir tuhaf olmaya başladı. sıkı giyinin, hasta olursanız sizi bir yere götürmeyiz, evde bırakırız diye çocukları tehdit eden ben, hasta oldum. Eveeet istanbul gezisi böylece bitmiş oldu. Bundan sonrası yatarak geçti. Ayakta duracak halim yoktu. Sanırım 2-3 kere dışarı çıkmışımdır o da 1 saatliğine falan. Güya karşıya geçip amcamı görecektim, nalana uğrayacaktım. Ayakta duracak, tek başıma yürüyecek halim kalmadı.
Boğaz ağrısından sonra her zamanki gibi öksürük başladı ve ben daha ilk gün tamam 1-2 ay hastayım ben dedim ve haklı çıktım. Çünkü 1 aydır öksürüyorum. Sanırım perşembe günüydü ümmühan aradı, bebekte sorun varmış, anomalili olma ihtimali yüksekmiş. Allahım nasıl imtihan bu? Aklımızdan herşey geçti. Nasıl yapacak? Nasıl bakacak? Ne olacak? Sanki biraz rahatlar gibi olduk, tahlillerin çoğu iyi çıktı. Ama en önemlisi hala çıkmadı. Ama o kararını verdi, doğuracak. Zamanla insan herşeye alışıyor, biz de sakinleştik biraz. Allah yardımcımız olsun. Güzellikler yanında. Sıkıntımız kalmadı artık dediğimiz zamanlarda bir bakıyoruz Allah başka bir imtihan vermiş bize. Allah yardımcımız olsun.
O hafta öyle sıkıntılıydı ki, gece sıkıntıdan uyuyamadım. Aklımdan bir an olsun çıkaramadım.
Yattığım süre boyunca mehmet yanıma gelip, inanamıyorum yaa, istanbuldayız ve sen gezmek istemiyorsun, yatıyorsun. Yada biraz daha ısrar etsem kesin o da bizimle dışarı çıkar diye bana takılıp durdu. Ama bana öyle hayret eden gözlerle bakması öyle hoştu ki.
Kar nedeniyle sürekli ertelenen doğum günü partisi tam da kandil akşamına denk geldi. Yedik, içtik sonra çocukların hepsine aldığımız hediyleri verdik. Aslında bu verdanın ufak kızının doğum günüydü, kutlamak için bizi beklemişler. Ama kar sebebiyle o kadar ertelendi ki çocuk artık ümidi kesmişti. Günler ne çabuk geçiyor, mehmetle diyarbakırdan döndüğümüzde istanbulda bir ay kaldığımız dönemde doğmuştu, annesine ve ablasına biraz da olsa ben de bakmıştım. Ne kalabalık günlerdi o günler...
tatil boyunca en çok konuşulan konu adelasan çağdaki su'nun cep telefonunu elinden alan annesine tepki için kendini tuvalete kilitlemesi, arkadaşları, yaptığı saçmalıklar.... bu yaştaki çocuklar ne garip oluyor, yaptığı saçmalıklara tahammül etmek zor. Bu kadar saçmalamasına rağmen kendisini severim. Kendimi düşünüyorum da o yaşlardayken arkadaşlarım herşeyden önemliydi. Şimdi anlıyorum en önemlinin aile olduğunu.
sıkıntılı günler geçirdim ama ocak 20'den sonra bizim için güzel günler de oldu. Allaha bize ümit verdiği için ailecek şükrettik.
Evimize bol sisli bir havada gittik. Etrafta biraz kar kalmış ama yollar açık. Insanın evinde olması ne harika bir duygu. Boşuna gitmişiz istanbula. Indirimde de bir şey kalmamış, iyi ki daha önceki sefer pahalı da olsa alışverişimi yapmışım.
Sabah zoraki hastaneye gittim. Sonra çalışamayacağıma karar verdim, ertesi gün de saçma sapan bir geçici görev vardı. 3 gün rapor aldım. Evde yatıp yuvarlanarak geçirdim bu 3 günü. Perşembe mecburen işe gittim. Benim öksürük hala yerinde tabii. 2 gün çalıştım, pazartesi akşam nöbetçiydim, nöbeti selime verdim ve bugün, yani 2 hafta sonra onun nöbetini tutuyorum. O hafta yine izin, rapor aldım ve böylece şubat ayını çalışmadan geçirdim. Son izin dönemini annemlerde geçirdim. Evden doğru düzgün hiç çıkmadım, daha doğrusu şehire gitmedim. Mehmet bir kaç gün gidip geldi. Cuma gündüz annem ve yeni komşumuz halamla karşıya yengemlere gittik. Sohbet ettik, yedik içtik ve sonunda yengem bana çok güzel bir kaktüs verdi. Ama gelirken arabaya sışmadığı için evimize getiremedik. Yengem 2 ayrı saksıya dikmiş, kocaman olmuşlar 2 yılda, neredeyse tavana değecekler. 2 tane de küçük dikmiş, işte onlardan birini bana verdi. Ben de onun gibi 2 saksı yapacağım İnşallah. Mehmet yorgun olduğu için gelmedi ve ben de diğer kuzenlerle birlikte sinemaya gittim fetih 1453'e. Amcam 50 tane bilet almış ve işçileri ve bizler için. Sefa bizi gruplar halinde salona aldı. Ablamlarla birlikte oturdum. Beyazıta arada ablamla açıklamalar yaptık, arada gözlerini kapattık. Sıkıldı, diğer çocuklar gibi oyuna gitmek istedi ama izin vermedik. Ikinci yarıda arkalara gitti. Sürekli konuşup durmuş. Çok sevmedim filmi. Yani çok mu önemli hasanın gayri müslim sevgilisi? Sanki fatih kadar önemli hasan, sürekli onları gösteriyor. Adamın var olup olmadığı tartışılırken bir de ona sevgili yapmışlar. Biz oraya kadın seyretmeye mi gittik? Bir de adamın son oynadığı dizideki rolü malum, o rol unutulsaydı bari.
Ertesi gün annem kuzenlerden birinin gönderdiği hindiyi tirit yaptı ve akşam hepimiz bir aradaydık. Güzel geçti, yemek de harikaydı. Pazar günü annemlerle umreye gidecekleri için vedalaştık ve ikindiden sonra eve doğru yola çıktık. Akşam yemeğimizi ünyede sofrada yedik. Her zamanki gibi güzeldi.
Annemler bu cuma sabahı Umreye gittiler. 17 günlüğüne. Berat aradı, ne zaman geliyorsunuz diye. Bir müddet gelmiyoruz deyince şaşırdı sonra da istanbula taşınınca zaten daha gelmezsiniz dedi. Alıştılar onlar da zıtpıt samsuna gitmemize. Sevindim ben de aramasına, demek yanında olmamızı seviyor.
Bu hafta netten bol alışveriş yaptım. Son aldıklarım bugün geldi, güzel oldular. Akşamları mehmetle ders çalışmaya çalıştık. Ama 7 tane ders var ve biz daha sadece matematikten 2-3 konu çalıştık, diğerlerinden hiç bir şey yok. Bakalım nisan ayında ne yapacağız? Bu akşam çalışırım diye yanımda kitap getirdim ama bu akşam da bunları yazarak geçti.

akşam böyle geçti ama gece bir hastam gitti, anında diğeri geldi. öğlende geçici göreve giden mine hanımı aradım. sinirliydi biraz. siz buraya hasta uyutmamak için mi geldiniz? aynur hanım hiç problem çıkarmamıştı hepsini almıştı falan demişler. eminim aynura iyice gıcık kapmıştır. ben inşallah gitmekten kurtuldum, haftaya mecburi hizmetle kendi doktorları geliyor, safın biriymiş (iyi biri yani) bizim aynur gibi, orada biraz uğraştırırlar heralde onu.