Thursday, June 16, 2011

sünnet, ay tutulması,bebek ziyareti

3 haziran günü beyazıt ve halit eren bizim hastanede sünnet oldular. gece heyecandan çok iyi uyuyamadım. ertesi gün neler yapacağımı planladım. sabah evden çıktım ablam aradı, hastaneye nasıl gideceğiz diye. peşpeşe hastaneye gittik. sonra ümmühanlar geldi. bizim odaya gittiğimizde nuray odada oturuyordu. gece nöbetçiyim diyordu. akşam 11'e kadar bizim odada kalmış sonra yatmak için nöbet odasına gitmiş ve orada nöbetçi olmadığını öğrenmiş. meğer ismail bey iki nöbeti birbirine çok yakın diye nöbetini değiştirmiş. sonra o saatten sonra eve gitmiş ve gece 3'te aramışlar, vakaya gelmiş ve sabahlamış. ben gidiyorum dedi, ben de iyi git dedim. öznur'a sünnetten bahsetmemişim, o da çocuğunu polk'e getirmiş. o yüzden ameliyathaneye geç geldi. bir taraftan kendi yeğenlerimi uyuturken diğer tarafta diğer hastalarla uğraşmak zorunda kaldım.
çocukların damar yolunu bizim odada açtım, annelerinin yanında. önce beyazıtı oturttum, sen büyüksün dedim. biraz bağırdı. sonra halit ereni aldım, ağlamaya başladı. Allahtan ikisi de fazla problem çıkarmadılar. hemogram alacaktım ama yalnız olacağım için onunla içerde uğraşırım dedim. beyazıtın elinden tutup içeri götürdüm. masaya yatırdık, o ne bu ne diye sorup durdu. teknisyenlerden birkaç kişi geldi ve beraber hazırladık. uyuttum ve sünnet başladı.
 
Posted by Picasa
kan aldım, hemogram için.
onun bitmesine yakın halit ereni istedim içeri. beyazıt postop'ta yatarken halit erene gösterdim. endişeli bir şeklide baktı.
 
sonra elinden tutup içeri götürdüm. tam masaya yatıracakken, çişim geldi dedi. personel tuttu ve çöp kovasına işedi. tam yatırırken benimle hiç konuşmayan halit eren 'acıyacak mi?' diye sordu. hayır ben senin hiç canını acıtırmıyım, hiç acıtmayacağım dedim. sonra o da uyudu. beyazıt ben yanında yokken kollarını kaldırmış ve ellerine bakıp 'hhhıı ellerimmm' demiş korkarak. sabire hanım da llerini indirip ellerinde birşey yok korkma demiş. daha sonra bir kez daha ellerini kaldırıp indirdi.
 
Posted by Picasa
odaya personel götürdüğünde ben de peşinden gittim, yatağa alınırken korkunç bir rüya gördüm diyordu ama daha sonra böyle bir rüya gördüğünü hatırlayamadı.
halit erenin de işi bitince onu da odaya gönderdim. sonraki saattlerde ameliyathane ve onların odası arasında mekik dokudum. beyazıt ayağa kalkmak istiyorum diye bağırıyordu ve halit eren de bol bol çiş yapıyordu. ve bol bol yatağını ıslattı. çocuklara 500'lük mayi takmak pek de iyi değilmiş.
ümmühandan da kan aldırttım ve onda da haşimato çıktı. ablamı dideme gösterdim, önemli bir şey yok dedi. sünnet sonrası herkesin tatlısını götürüp verdim. ismail beyin hediyelerini verdik.
saat 3 gibi hazırlanıp sünnet külotlarını giydirip hastaneden çıktık. aslında hep beraber samsuna gideriz diye düşünüyorduk ama ben daha hazırlanmamıştım. onlar önden gittiler ve biz eve gidip biraz uyuduk. akşam yemeğe ablamlara gittik. kayınvalidesi yemek yapar ve diğer kardeşler de oraya gelir zannediyordum ama yemeği ablam yaptı ve kimse gelmedi. yemeği yedikten sonra hemen çıktık.

geçen hafta benim için çok sıkıntılı bir haftaydı. karaciğer enzimlerim yükseldi. kan aldırdığım kolumda dirsek kısmım tamamen mosmor oldu. biraz korktum. bissürü tetkik aldırdım, bir kısmı ankaraya gitti. karaciğer usg yaptırdım, normal çıktı.
aslında perşembe akşamı ayşenurun mezuniyeti vardı ve ben de ona gitmeye niyetliydim ama içimden hiç gelmedi. kendimi çok isteksiz hissettim. ablamı arayıp gelemiyeceğim dedim. ertesi gün nöbet iznimi almıştım ve beyazıt sünnet mevlüdüne gidecektim ama sabah kalkmak çok zor geldi ve mehmet de yatıp dinlen dedi. aslında hiç kaçırmayacağım iki önemli olayı kendi ruh halim yüzünden kaçırdım. cuma akşam mehmet gelince birlikte samsuna gittik. yolda ünyede sofrada yemek yedik. ablam benim için birşeyler hazırlamış, yemeyince onları bana paket yapıp verdi. ümmühan da oradaydı. sohbet ettik. ümmühan bana kardeşimin görüşmesini istedikleri kızın resimlerini gösterdi. pek dinlemedim onu ve resimlere de pek bakmadım. kız da bana çok cazip görünmedi. gece beratla feysbukta kızın resmini aradık ama adını bilmediğim için resmi bulamadık.
ertesi gün mehmet beni kuaföre bıraktı. kuaförde önce orta yaşlı bir kadını seyrettim. sonra bir kız çıktı ortalığa, kadının kızı. aşırı güzel değil ama albenisi yüksek bir kız. boyu sanırım benden uzun, incecik, çok hoş giyimli. sonra yüzünü gördüm ve dank etti. dün gece resimlerini gördüğüm kız mı acaba diye.
telefonu ayarladım resmini çekmek için ama telefon gelince çekemedim. çok hoş bir kızdı gerçekten. millete sordum ismini, o kızmış. acayip mutlu oldum. o sevinçle, annemi, beratı, ablamı, ümmühanı aradım. kuafirden çıktığımda ağzım kulaklarımdaydı, sanki kızı kendime alacakmışım gibi. yakındaki eczaneye gidip bir de ordaki kıza baktım ve onu bu kızla kıyaslayınca beğenmedim. hatta yanımdan geçen bütün kızlara baktım, hiç birisi onun kadar güzel değildi.
ablamlarla çarşıda buluştuk. mehmete kaz tüyü yastık aldım, ucuz geldi bir de kendime aldım.
akşam eve gidince berata anlattım. zannettim ki benim heyecanımı paylaşacak ve ben çok beğendiğim için kızla görüşecek. ona ben kolay kolay hiç bir kıza güzel demem de dedim ama kar etmedi. yalvardım yakardım, yok. ne inat çocuk. bari benim hatırım için görüş dedim kabul ettiremedim. sonra bu hafta öğrendim ki kızı bir doktora istiyorlarmış. göz göre göre güzelim kız kaçacak, benim aptal kardeşim yüzünden.

pazar günü sabah kahvaltıya kuzenin yeni yaptırdığı eve gittik. giriş katında kapalı yüzme havuzu vardı. ordaki mutfakta kahvaltımızı yaptık. evi gezdim kocamandı. dekorasyonu harika değildi ama ev güzeldi. erken ayrıldık. yolda mehmete 'bizim hiç böyle bir evimiz olamayacak' dedim. istanbuldaki ev fiyatları belli.
samsun dönüşü eve uğramadan gidip ticaret lisesinde oyumuzu kullandık. bu bizim evlendikten sonra ilk defa oy kullanışımız.
gece seçim sonuçlarını seyrettik. ablamlar da o gün seçim yasakları bittikten sonra konvoy yapıp gezmişler beratın arabası ile, bir kaç araba. halit eren arka koltukta oturmuş, beyazıt ve nihan önde oturup eğlenmişler. eve geldiklerinde beyazıt halit erene teşekkür etmiş, kendilerini sıkıştırmadığı için. onlara hediye büyük pastel kalem seti aldım ve kalın ve büyük boy resim defteri. ablam beyazıt bunu 1 yılda dolduramaz dedi.

hafta içi tekrar tetkik yaptırdım, enzimlerim biraz düşmeye başlamış. içim biraz rahatladı.
dün mehmetle ay tutulmasını seyrettik arka balkonda. annemi de arayıp haber verdim.
uzun zamandır aynur için hazırladığım hediye sepetini doldurup kapının önüne koydum.
bugün sabah kızlar 1.5 saat beni yalnız bıraktılar. bayağı yoğundu. iş sonrası markete uğrayıp yumurta aldım, aynurların evine gidip arabada 2 tane yumurtayı paketledim ve tül kesenin içine koydum. sepeti tülün içine koyup onu da paketledim. aynurun kızlar, berrin (anne karnında uslu olduğu için nurayın ikizlerinde uslu olanın adını verdiğimiz, yani betül) ve anne karnında kıpır kıpır olan (yani nurayın hareketli kızı vildan) aylin. ikisi de birbirinden farklı, pek şekerler.
 
Posted by Picasa
sepeti açtık, pamuk, şeker, pirinç, tuz ve yumurta ne anlama geliyor tek tek söyledim.
 
Posted by Picasa
ekstradan acve hurması da koydum, doğumdan sonra bebeklerin damağına sürülmesi gerekiyor ilk ağızlarına onun tadı gelsin diye ama aynurda olmadığı için geç de olsa kulansın diye onu da paketledim.
 
Posted by Picasa
benim aplike yaptığım ve adlarını yazdığım bodiler, takımlar hepsi çok hoşuna gitti.
 
Posted by Picasa

(bu sepet nurayın nişan sepeti. aslında ilk halini çekmeyi akıl edebilseymişim ne güzel olurdu. 8-9 yıllık dışı kapitone ile kaplı, yapma çiçeklerle süslü bir sepetti. güzel bir sepet bulamayınca aynur sepeti bana verdi ve sprey boya ile boyadım sonra vernikledim. bir kaç kere boyadım. boyadan sonra önce el bileğim sonra da kolum ağrımaya başladı. hala omuz eklemim ağrıyor. onunla bağlantılı değildir muhtemelen ama yine de görüldüğü üzere hastalık hastası oldum.)
ben de mutlu oldum tabii beğenildiği için.
şimdi mehmetle tv seyrediyoruz.

No comments: