Friday, May 27, 2011

dün normalde milletin tutmadığı bu ayki 2. nöbetimi tuttum. eve akşam 2 saatliğine geldim ve gelirken de mehmete geliyorum hemen yemeği hazırla dedim.
önceki gün de berbattı. a. rızanın hastası yüzünden hastaneden çıkamadım. hastadan parayı cerrah alır ceremesini biz çekeriz. hem eve geç geldim (2 saat snra yine hastanedeydim) onun yüzünden çok yoruldum hem de beyefendi 'hanım yok da, çocuklara bakıcı bakıyor da, bana bakıcı geç kaldığım için kızacak da....' diyor. 'sus, sakın konuşma' dedim. 'günün dışında seni buraya aldım ve bin pişmanım' dedim. karısı da gezmede, yurdışında kongrede. tam acınacak adam yani.
nöbette evde içim hiç rahat değildi bu hasta yüzünden. gece uyuyamadım ve beklediğim haber geldi, hasta ex olmuş. uzun zamandır vefat haberi vermemiştim. bu ayki 3. oldu ve kendimi çok kötü hissettim. yoğun bakımı hiç sevmiyorum ve şükür önümüzdeki ay yani haftaya kurtuluyorum. gecenin geri kalanında muhammed emin aklıma gelip bira ağladım. ya onun yüzünü unutursak diye. onu sadece resimlerden hatırlarsak diye. son günleri aklıma geldi. güzel bembeyaz göbüşü aklıma geldi. koşup sarılması ve yapışık vaziyette bizim konuşmalarımızı dinlemesi....
ağladım ağladım.... sonra kendimi üzmeyeyim dedim ama uyumam da mümkün değil, tv'yi açtım. bu arada uzun zamandan sonra ilk defa asistanlığımdan kalan nevresimimi nöbete getirdim ve onunla uyumaya çalıştım.
tam kapattım ve uyumaya çalışırken akşam koronerde baktığım hasta için aradılar. içimden Allahım bu nöbet sağsalim bitecek mi dedim.
sabah erkenden kalkıp kızlara da icabı onlara bıraktığım için üzgün olduğumu ve hastaların durumlarını anlatan notları bırakıp nöbet iznimi kullanmak üzere eve geldim. telefonu kapatmadım ve 2 kere aradılar,hastaneden.
saat 13:30'a kadar yattım ve kalkp evde olmanın keyfini çıkardım. diyarbakırdaki ev hanımı olduğum günler aklıma geldi.
nalan ile tel. de konuştuk. annemi, ablamı aradım.
telefonum içerde ben salondayım, mehmet karşı koltukta uyuyor. evde olmak, telefondan bağımsız yaşamak ne muhteşem. keşke dermatolog yada fizik tedavici olsaymışım yada diş hekimi... nalan duyuyor musun çok rahatsın, farkında mısın?

geçen hfta mehmetle 8 günlüğüne istanbuldaydık. kızlara sürpriz yaptım. onları görmek harikaydı. küçük bir operasyon geçirdim tam da doğum günümde. sıkıntılıydı heyecanlıydım ama hemen ayağa kalktım, şükür. Allah daha kötülerinden korusun. hayatımın ilk narkozunu böylece aldım.
gerisi ve ayrıntılar daha sonra.

haberlerde şırnakta teröristlerin bir yurdu yakmaya kalktıklarını söyledi, küçücük çocukları. içim acıdı, çocukları düşündüm, muhammedi düşündüm, onun kadar hatta ondan daha küçük çocuklar. ne kadar korkmuşlardır zavallılar. hele bir tanesinin bedeni %35 yanmış. Allah yurdumuzun düşmanlarına fırsat vermesin.

No comments: