Saturday, June 20, 2009

istanbul'daki diğer günler

Hastane çok yoğun ve ben de çok yoruluyorum. Bu sebeple de yazı yazmak çok zor geliyor. Bunun gibi çok çok önce yazılmış yazılar bile yerleştirilemiyor.

Pazartesi günü sabah kahvaltı sonrası mehmetle eminönüne gittik. Bana gözlük baktık. Doğubankta gucci gözlük beğendim ama eski sezonlardan mı kalma yoksa yeni mi karar veremedim, çünkü başka hiç bir yerde o gözlüğü görmedim. Sonrasında mehmete ve müdür yardımcısı olduğu için orhan beye hediye kol saati baktık. Bana doğum günü hediyesi yerine onlara birer saat aldık. Ama ben hiç bozulmadım, hatta mehmete yeni bir saat aldığımız için mutlu oldum. Bana kalsa ben daha pahalı bir şey beğenmiştim ama mehmet ‘günlük kullanmak için istiyorum. Daha güzelini daha sonra alırız’ dedi. Mısır çarşısından papatya baharattan bissürü baharat aldım. Geçen sefer gittiğimde ak ile makarna baharatı almıştık. O günden beri ne zaman makarna yapsam o baharatla yapıyorum, Domates, sarımsak ve makarna baharatı. Deniz tuzu aldım, makarna baharatından biraz daha aldım ve biraz da tavuk baharatından alıp deneyeyim dedim. Tarçın, susam, anneme ve kendime gerçek safran (1’er gramcık, 1 gramı 20 tl) ve ablamın ısrarla al dediği bir kaç ot aldım. Kuru kahveciden kahve ve hacı bekirden naneli lokum ve kişnişli şeker aldım. kişnişli şekeri daha önce hiç yememiştim. Tadını çok sevmedim. İlginç bir tadı var. Arada o tadı hatırlamak için 1-2 tane ağzıma atıyorum. Mehmetin annesi ‘çedene’ye benzetti. Hani şu ‘çıt çıt çedene’ deki gibi çedene. Sanırım kenevire deniyormuş.
 
Posted by Picasa
İşimiz bitmiş, Tam taksiye binecekken balık ekmek kokusu alınca balık ekmek alıp eve gidelim dedik. Aslında orada kokusunu duyarak turşu suyuyla yemek daha güzel ama üstüme başıma dökerim diye ve annem evde yemek yaptığı için alıp eve gittik. Turşu suyuyla balık ekmeklerimizi soğutmadan yedik. Mehmet ‘eve gideriz sonra tekrar çıkarız, cevahire gideriz’ demişti. Yemek sonrası bana ağırlık çöktü ve bir de kayınvalidemden utandığım için (ne gezenti der diye)(halbuki kadın hiç bir şey demiyor) gitmeyelim, evden çıkmayalım dedim. Mehmet bayağı şaşırdı. Akşam sohbet ettik, kayınvalidem eskilerden anlattı. Bazen alçak sesle (kulağı çok iyi duymuyor ve kulağı duymayanların yaptığının aksine o alçak sesle konuşur) anlatır anlatır sonra da ‘kızım ben biraz gevezeyim kusuruma bakma’ der halbu ki hiç de öyle değil. Sohbetini seviyorum. Nişanlandığımızda zeynep ‘gelin, kayınvalide toprağındanmış, sen de kayınvalidene benzersin’ derdi de ona kızardım. Artık biri öyle bir şey dese kızmam çünkü kayınvalidem çok akıllı bir kadın. Ben de onu hem seviyorum hem de biraz çekiniyorum. Benimle bu tatilde bir gün mutfakta yemek yaparken (o evdeyse yemekleri hep o yapar, ben sadece sofrayı kurmaya yardım ederim) ayaküstü konuşup nasihat etti. Sonunda ona sarılıp biraz ağladım. Banyoya yüzümü yıkamaya gittiğimde mehmet traş oluyordu, bana baktı ve ne oldu dedi. Sadece gülümseyip bir şey olmadı dedim. Ben bugün yani 29 mayıs günü nöbetteyken sevgili kayınvalidem de yozgat yollarındaymış, eşinin yanına gidiyormuş.
Salı günü ak ile anlaştığımız gibi eminönünde buluştuk. Üsküdar iskelesi dediği için ben iskeleye gittim ama telefonda motor iskelesinde bekliyorum deyince o kadar yolu geri yürümek zorunda kaldım. Motorda sohbet ettik ve taksi ile capıtole geçtik. Bizim başhekim için hediye baktım ama bulamadım. Kahvaltı niyetine börek yedik ve hb’nin evine gittik. Hb’nin bebişi ile tanıştık ve hediyesini verdim. Uzun müddet uyuduğu ve sonra da hazırlıkları yüzünden küçük çamlıca su köşküne biraz geç gittik.
 
Posted by Picasa
Doğruyu söylemek gerekirse keşke direkt çamlıcaya gitseymişiz dedim. Çünkü çamlıcadan da erken kalktım. Arkadaşlarla fazla görüşememiş oldum. Bebekler uyurken anneler neden onları uyandırıp giydirmez, dışarı çıkmak için hazırlamaz acaba? Biz bu yüzden biraz beklemek zorunda kaldık. Bebeği uyandırsın diye düşünmem çocuğum olmadığı için diye düşünülebilir ama ablam da benim gibi düşünüyor (onun 3 tane var). Ona anlattığımda ‘neden uyandırıp giydirmedi ki?’ dedi. Bu arada su köşküne gitmemizin sebebi ortaokul-liseden arkadaşlarla 19 mayıs buluşması. Ertesi gün taşınacağımız için geçen yıl katılamamıştım. Hb’lerin yeni arabası ile gittik. Kayınvalidesi ve eşi berra’yı alıp içerde bir masaya oturdular. Bizde dışarda kızlarla oturduk. Ama oturmadan önce hepsiye sıkı sıkı kucaklaştık. Matematik hocamız yüksel hanım da gelmişti. Okuldan mezun olduğumuzdan beri onu hiç görmemiştim. Onun eşi de anestezi uzmanıymış. Okuldan beri görmediğim başka arkadaşlarımı da gördüm. Daha kalabalık olmasını, daha çok arkadaşımı görmeyi isterdim.
 
Posted by Picasa
 
Sebahat annesi ve çocukları ile gelmiş. Çocuklar kocaman olmuşlar. Samer yüz olarak aynı ama kocaman olmuş. Mislina da büyümüş ve o kadar değişmiş ki sokakta görsem tanımazdım. Onları görünce benim evimde pasta yerine donutla kutladığımız doğum günü aklıma geldi. Liseden mezun olduğumuzda sebahati ne çok severdim. Onu zorla ilk eşiyle evlendirdiği için de annesini hiç sevmezdim. Yemek yerken sohbet ettik. Sonrasında rüzgar arttı ve kızlar içeri kaçışırken ben vedalaşıp çıktım. Bu kadar yakına gelmişken amcamlara uğrayayım dedim. Önce alemdağ yan yoldaki pastaneden kuru pasta aldım sonra da evimin yakınında bir yere gidip bekledim. M. Zahid gelip beni aldı ve yeni evlerine götürdü. Yeni ev dememe bakmayın amcam taaa bizim ağvaya gittiğimiz 23 nisandan beri sağ tarafa felçli olduğu için ve her vakit namazını evin hemen karşısındaki camide kılmak istediği için ve de apartmanda asansör olmadığı için (5.katta oturuyorlardı) 1 sokak ötede bir apartmanın giriş katına taşınmışlar. Camiye biraz daha uzak, ama merdiven derdi yok. İçeri girdiğim anda rutubet kokusunu aldım. Kendi evleri daha iyiydi. Zaten oraya da daha kiracı bulamamışlar. Geleceğimi haber alınca kapıyı amcam açtı. Yengem beni görünce ağladı. Halbuki ben yengemle görüşünce ‘aaa buraya kadar gelmişsin, neden şefikanın (kızının) bebğini görmeye gitmiyorsun’ deyip benim canımı sıkar diye düşünüyordum ama hiç de öyle olmadı. Sanırım biraz kötü düşünceliyim. Buluştuğumuz arkadaşlardan birinin de benim canımı sıkacağını düşünürken arkadaş hiç gelemedi. Yengem amcama uyguladıkları tedavileri anlattı, detoks uyguluyorlarmış. Amcam biraz zayıflamış. Hatice yine böbreklerinden rahatsızlanmış, gözleri şişmişti. M. zahid’i işten çıkarmışlar. Yani kısaca hiç de iyi durumda değillerdi. Hallerine üzüldüm. 1 çay içip kalktım. Taksiye eski sokağımdan geçmesini söyledim. Evime şöyle bir baktım, biraz duygulandım. Hayatımın en kötü ve en güzzel günlerini orada geçirdim. Su köşküne gidip ak’yı aldık ve üsküdara İndik. Mehmet ile cevahirde buluşacakken siz ak ile gidin ben gelmeyeyim dedi. Ak da beraber tatlı yiyelim diye cevahire gelecekti. Mehmet gelmeyince önce biraz gezindik sonra tatlımızı yedik sonra biraz daha gezindik. 2 ayakkabı alma planı yaparken 1 tane aldım ve ak ile vedalaşıp önce metroya sonra otobüse bindim. Mehmet evde olmadığını, orhan beylerde çayda olduğunu söyledi. Bayağı yorulmuş vaziyette ben de onlara gittim. Çay içtik, birşeyler yedik ve su toplayan ve bu sebeple çok acıyan parmağıma rağmen yürüyerek ve kayınvalidemle sohbet ederek gece eve döndük. Bu arada ben istanbula gelirken ne kadar merserize hırkam varsa yanıma almıştım, bir geldik istanbul sıcaktan yanıyor. Ancak 19 mayıs günü hava biraz serinledi.
Çarşamba günü kahvaltı sonrası bavullarımızı düzenleyip eminönüne gittik. Bana yine gözlük baktık ve aldık. Hatta mehmete de aldık. Apartopar eve geldik. Yemek yeyip havaalanına gedecektik. Gözlüklere tekrar bakayım dedim. Mehmetinkinde çizik vardı. Mehmete söylediğimde acayip sinirlendi. ‘yaa dedim eve gittiğimizde de farkedebilridik’. Abileri geldi, hızlıca yemek yedik, arabaya indik. Eminönüne gidip koşarak gözlükçüye gittik (güneş optik). Bize gözlüğü satarken gülümseyen adam gözlüğü aldı, evirdi çevirdi. Sonra bize garip garip bakıp ‘siz yapmadınız değil mi?’ dedi. Mehmet ‘bu kapalı havada gözlük takacak değiliz herhalde’ dedi. Aslında değiştirmezmiş de alırken iyice kontrol etmemiz gerekirmiş de bizim için değiştirecekmiş de.... o laf söylerken ve çiziği çıkarmaya çalışırken biz uçağı kaçıracağız diye biraz önce değişim yapıp gitmeyi umuyorduk. Sorun olursa yardımcı olurmuş vs vs. Sonunda değiştirdi ama ikimiz de adama gıcık olduk.
Yolda trafik vardı. İkimiz de bayağı gerildik. Bavulları almazlar diye düşününerek ben arabadan atlayıp (vedalaşmayı da unutup) koşarak içeri daldım. Sonra da bavulları da aldıklarını öğrenip mehmete bavulları getirmesini söyledim. uçak rötar yaptığı için yakalamışız. uçağın kalkmasını beklerken brezilya devlet başkanını taşıyan uçak indi ve onu seyrettik. biraz uzak olduğu için içinden inenleri göremedik. uçak yolculuğu pek de zevkli değildi. biraz sallandık ama sonunda indik. arabamızı alıp 1-5 saatlik yolculuk sonrası evimize geldik.

No comments: