Sunday, January 11, 2009

14 aralık 2008,istanbul tatili

Pazar günü bir gün önce anlaştığımız gibi 04:45’te kalktık. Mehmet abisini aradı. Gecikmeli de olsa Eyüp Sultan’a vardık. Annem ve ben oturan kadınların aralarına oturduk. Babam da caminin içine girmiş ama diğerleri dışarıda kalmışlar. Sabah namazı sonrası Mehmet buz tutmuş vaziyette arabaya döndü. Ben giderken yanıma şal ve patiklerimi de almıştım. O ise içinde ince bir kazak ve deri ceketiyle. Pek istemememize rağmen (yenge hanım davet etmediği için) kuzucuğun zoruyla onlara kahvaltıya gittik. Yenge hanım sofrayı hazırlamıştı. Ben de biraz yardım ettim ve kahvaltıyı yapıp, eve uyumaya gittik. Saat 12’ye kadar yattık ve zorla da olsa sabancı müzesine (Salvador dali sergisi için) ve şenyıldız’a (yenikapıya) gideceğiz diye kalktım. Mehmet karnı acıktığı için bir şeyler yedi, ben ise sadece kahve içtim. Şenyıldıza sadece ellerinde hangi arabalar var diye bakmaya gidecektik.

1-2-3 saat bekledikten sonra kuzucuk kendi tespit ettiği saatte, saat 3’te bizi alacağını söyledi. O saate kadar ben çıldırdım. Mehmetin başının etini yedim. Sinir krizleri geçirdim. Benim babam asabi adamdır. Dakikliğe çok önem verir. Onu bekletmemek ve kızdırmamak için biz de öyleyizdir (ablam hariç). Saatlerce giyinip onu beklemek zorunda mıyım? Bir de sabah zorla kalktım. Bir de günümüz zaten kısıtlı, bir günüm boşa geçmiş oluyor. İlk başta mehmete ben kesinlikle o arabaya binmeyeceğim, taksi ile gideceğiz desem de sonra saçmaladığımı fark ettim. Olay daha büyüyecek, insanlar kırılacak ve Mehmet arada kalacaktı. Annesi bile onun bize iyilik yaptığını (bu sebeple beklememiz gerekiyor) düşünüyordu. Ama hata Mehmet’te. Ne diye her yapacağını söylüyorsun? Kuzucuk çok iyi niyetli. Nereye gitsek götürmek istiyor ama kendi kafa saatine göre.

O gelmeden biz evden çıktık. Zaten evden çıkmasak değil 3’te 3:45’te ancak gelirmiş. Biraz yürümek daha iyi geldi. Bir de arabaya binince yenge hanım size iyi gezmeler demesin mi? Bütün günüm mafolmuş haberi yok. Kuzucuk zaten hiç farkında bile değil. Yenikapıya boşuna gittik. 10 dakika sonra oradan çıktık. Ellerindeki araç sunroof’lu fazla özellikli bir araçtı. Tabii fiyatı da daha pahalı.

Sonra kuzucuk arnavutköye balık tutmaya gidelim dedi. Bayram bey de vardı ve bence o da kuzucuk’un zoruyla gelmişti. Mehmet onların biraz yanında durdu ve sonra o da benim yanıma caminin altındaki kafe-pastane arası yere geldi. Bayağı bir üşüdük. Bugün işte böyle sinir harbi ile geçti. Bugün mehmetle bir dahaki istanbula gelişimizde araba kiralamaya karar verdik. Tabii henüz kiralık araba fiyatlarından haberimiz yok.

Salvador dali sergisine gelince, tatile çıkmada önce hakkında biraz araştırma yapıp, nette resimlerine baktım ama orjinallerini sanırım görmek hiç nasip olmayacak.

Bu bayram çok fazla bir plan yapmadım ama günlerimin dolu dolu geçmesini isterken hiç de öyle olmadı. Mehmet beni mutlu etmek için elinden geleni yaptı ama ailesi ve hatta ablasının ailesi ile aynı evde bayramı geçirdiğimiz için istediğimiz her şeyi yapamadık. Çoğu günler öylesine evde geçti. Bazen dışarı çıktık ama işler rastgitmedi ve planlarımızı yapamadık.

Mehmetle arog’a gidecektik ve sinemada yer yoktu. Olsa da Mehmet uzun kuyruğa girmek istemiyordu. Onun içi de ona bayağı kızdım. Ben olsam çoktan rezervasyon yaptırmıştım diye. Daha sonraki günlerde tatili uzatmak zorunda kaldık ve arog’u sinemada 2-3 kişi ile birlikte seyrettik. Mehmet hiç beğenmedi. İyiki de o gün kuyruğa girmemişim dedi. Diğer tesellisi de kalabalıkla birlikte seyretmemiş olmak.

Bir gün alışverişe metrocity ve cevahire gittik. Maalesef ki ayakkabı almakta acele ettiğim için sonradan cevahirde gördüğüm ve harika ayakkabıların olduğu Charles&keith adlı mağazadan Mehmet ayakkabı hakkımı tamamladığım için ayakkabı aldırtmadı. O yanımda olmasaydı 2 tane birden alırdım. Hepsi birbirinden güzel ve ucuzdu.

2 comments:

Anonymous said...

Canım,

Araban hayırlı, uğurlu olsun.
Kazasız, belasız, hayırlısıyla kullanmanı dilerim.

Sevgilerimle,

N.K.

nerminn said...

çok teşekkür ederim.