Sunday, January 20, 2008

eminönü,nişantaşı,kariye

aslında 1600 km'lik yolculuğumuzu anlatacaktım ama firefoxta sorun var, o yüzden de resimleri koyamıyorum. bakalım sonraya İnşallah. Mehmetle pazartesi günü nihayet eminönüne gitmek üzere vezneciler otobüsüne bindik. Beyazıt meydanına yürüdük. hava çok güzeldi. Eminönüne inerken daha önce hb ve ak ile birlikte gittiğimiz bakırcıya gittik. Çok güzel şeyler vardı. İstediğim kocaman sarı sarımsak döveceğinden vardı ve fiyatı 109 ytl falandı. Hem pahalı hem de pahalı. Dikkatimi çeken bissürü şey vardı ama her şeyi aldık da onlar mı kaldı?
Mehmetle yolda eşyaların alınmasıyla ilgili son günlerde can sıkıntımın yersizliği hakkında konuştuk. Biraz birbirimize kızdık ama sonra birkaç sözle her şey eskiye döndü. Kürkçü hana gittik. Mehmet de tanıdı artık hanı, Seyhan teyzenin yanına gittiğimizde aaa bu ip aldığın yer değil mi dedi. Kürkçü handa benim diyarbakırda başladığım battaniyenin biten ipini aradık ama nafile. Son baktığımız ipçi son 9 ay içinde bu iki rengi hiç görmediğini, boşu buşuna aramamamı söyledi.battaniyenin ana rengini tamamen değiştirmem gerekecek. Oradan sadece bir çift şiş alarak çıktık. Aşağı doğru yürüdük ve uzun zamandır gitmediğim havuzlu hana gittik. (google'da havuzlu hana nasıl gidildiği çok aratıldığı için, nasıl bulunacağını buradan, fatsadan anlatmaya çalışacağım. yeni caminin arkasında, solda bir türbe var. sanırım oradan çıkılırsa bulunabilir. ya da saray muhallebicisinden yukarı doğru çıkılırsa (mahmutpaşaya doğru), yapıkredinin yukardaki binasına kadar (bir tane de aşağılarda bir yerde var), bu binadan sizin saınızdaki kalbalık yoldan yukarı doğru devam edeceksiniz (burada millete sorarsanız tarif de edebilirler, çünkü yakında) ve yol sağa kıvrılıyor, devam ediyorsunuz ve havuzlu hana orlarda bir yerde solda kalıyor. önünde pardesü istermisin abla diyen adamlardan var. umarım yardımcı olabilirim.) Daha önce ümmühanın her iki çocuğu için, beyazıt için ve meral için alışveriş yapmıştık. Fiyatları gayet uygun bir mağaza. Mehmetle Verdanın (Sinan beyin eşi) haftaya doğuracağı bebeği için biraz alışveriş yaptık. Mağazanın organizasyonu ben görmeyeli değişmiş. Her zamanki gibi bir kişi bize eşlik etti (bu sefer market arabasıyla) ve istediğimiz her şeyi verdi. Bana kalsa daha bissürü şey alırdım ama verda fazla şey alınmasını pek istemiyor. Onun siparişi dışında hastanede oda kapısına asılmak üzere çok güzel bir süs, gelen hediye altınların iğnelenmesi için saten süslü bir yastık ve çikolataların konması için süslü bir sepet aldık. Özellikle kapı süsü biraz pahalıydı, verda istemez diye Sinan beyi aradık. O da ne lazımsa her şeyi alın ben öderim dedi. Anladığım kadarıyla biri pek para harcamayan, diğeri de her şeyin pahalısını alan bir çift. Bankadan para çekmeyi unutmuşuz, cebimizdekilerle zorla parayı denkleştirip parayı ödedik ve oradan çıktık.
Mısır çarşısına girmeden eminönüne her gittiğimde muhakkak uğradığım sarılgana girdik. Ümmühana süzgeç aldım. sonra mısır çarşısına girdik. Mehmet Malatya pazarından gün kurusu kayısısı baktı. Fiyatı diyarbakıra göre çok daha pahalı. Rengi ve kokusu bizim yediğimiz kadar güzel olmadığı için almadık ama Mehmet kafaya takmış muhakkak gün kurusu alacak. Patlıcan kurularının fiyatı ise 8 ytl idi (urfada 6 ytl idi). Sonra arifoğluna gittik ben baharatlarımı oradan aldım, yıldız anason, kaküle, zerdeçal ve loğusa şekeri (verdanın doğumundan sonra ikram etmek için loğusa şerbeti yapmaya karar verdim. Aslında bizde adet değildir, Mehmetlerde de öyle. Daha önce hiç içmedim ama nette okuduğum kadarıyla güzel bir şey heralde. Gerçi kimse gelmeyecek ama bizbize içeriz İnşallah). Mısır çarşısı sonrası asıl eminönüne gelme sebebimiz olan doğu bank civarındaki porselenciye gittik ve kaç senedir istediğim tabak takımını (fine china, spring symphony) aldık. Yemek takımı ile birlikte çay takımı(12 kişilik) ve 6 kişilik kahve fincanı takımını da aldık. Totalde 109 parça. Alevlide sorduğum fiyata göre bayağı hesaplı oldu. Akşam eve getireceklerini söylediler ve daha önceki alışveriş poşetlerini de oraya bırakıp, elimizi kolumuzu sallayarak üst geçitten karşıya geçtik. Mehmetle bir müddet senelerdir kullandığım üsküdar iskelesinin yerle bir olmuş haline baktık. Hava kararmıştı ve biz iskele civarında piyango biletlerimizden birine çıkan 6 ytl’yi almak üzere büfe benzeri bişey aradık ama öyle bir yer bulamadık. İskelede yürürken, balık ekmek kokusu ve görüntüsü üzerine mehmeti zorla ikna edip (benim gibi bir hanımefendi ayaküstü bir şey yermiymiş, bana hiç yakışmazmış. Neden yakışmasın? Bal gibi yakışır) balık ekmek aldık, ama sadece bir tane. Yanında turşu suyu da olmasını o kadar isterdim ki ama yoktu. Orada aklımdan kaç tane hatıram geçti ( babamın küçükken annemle birlikte bizi buraya getirmesi ve bize balık ekmek ve turşu suyu alması (annem hala söyler), Elifle koştura koştura balık ekmek ve turşu alıp yağmurlu bir günde vapura binip kadıköye geçmemiz, servisten birkaç kişi gelip balık ekmek yememiz ve sonrasında da iskeleye yanaşan vapur yüzünden her yerimizin ıslanması….). kenarda ben balık ekmek yerken esme aradı. Mehmet onunla konuştu. Ama ona benim balık ekmek keyfimden bahsetmedi, canı çeker diye. Hava bayağı soğudu, Mehmet kestane aldı ve bir de kestane yedik. Sıcak kestane ile ellerimi ısıtmaya çalıştım. Kestane de bitince taksiye atlayıp evin civarına geldik. Eve çıkmadan pazara uğrayıp alışverişimizi yaptık. Yufka aldık ve eve gelince gözleme yaptım. Yemek sırasında benim takım geldi ve yemek sonrası hemen mehmetle kontrol ettik. 1-2 parçada minicik bir hava kabartısı gibi bir şey vardı. Telefon açıp götürüp değiştireceğim.
Mehmet yemek takımı sonrası neşem yerine geldiği için mutlu oldu ve benden kendimi bir daha üzmeyeceğime ve hiçbir şeyi dert etmeyeceğime dair söz aldı.
Salı günü ise mehmetle Sinan beyin kızını da alıp evden çıktık. Otobüse bindik ve gülse ile Mehmet yavuzselim de kuzucuğun evine gitmek üzere indiler. Gülse mehmeti sevmiyor ben de gittiğim için birlikte gitmeye ikna oldu. Ama otobüsten indikten sonra eve varana kadar benim adımı sayıklayıp durmuş. Mehmet hem çocuğa hem şemsiyeye hakim olamaz diye şemsiyeyi açmamış ve eve varana kadar sırılsıklam olmuşlar. Ben nişantaşına gittim ve önce bir tokacıya uğradım. Daha önce oradan aldığım tokaları 1 senedir aralıksız kullanıyorum ve hiçbir şey olmadı. Orada bayağı pahalı ama o kadar da güzel bir anahtarlık beğendim. Ablamın muhammedin doktorlarından biriyle ilgili anlattıkları aklıma geldi (doktorlardan biri çok süslü püslüymüş ve ablam onu her gördüğünde aklına ben geliyormuşum. Kadının çok da güzel bir anahralığı varmış. Ablam son gittiğimde ‘muhakkak sen de kendine güzel bir anahtarlık al’ dedi.). ama düşündüm ki benim şuan ne evim ne arabam var, bu anahtarlığı nerede kullacağım? Kendime almaya kıyamadım ve yakında görüşmeyi planladığım arkadaşım nalana hediye olarak almaya karar verdim. Kendime 2 tane toka alıp çıktım (çok dikkatsizim, ikisi de ufak tokaymış). Desaya uğrayı evde giymek için aradığım siyah ayakakbı için bakındım. Hoşuma giden bir şey vardı ama rahat değildi. Vakkoya gidip kendime 2 tane eşarp aldım. bir tanesi bayağı tuzluya geldi. bir de verdanın doktoruna götürmesi için bir kutu çikolata aldım. bayağı yağmur yağıyordu. Hemen metrocity’ye giderim diye düşünürken nişantaşında bayağı vakit geçirdim. Ben buralardan gideli ne kadar değişiklik olmuş. City’s diye alışveriş merkezi ben giderken yapılıyordu, şimdi açılmış. Ama ben içine girmedim. Onu yerine mudoya girdim. İstediğim çin dolabı için bakındım. Çok güzel dolaplar vardı ama benim istediğimden yoktu. Evde arayıp da rahat rahat konuşamıyorum diye nalanı aradım ve onunla konuştum. Park bravoya girip ayşenurun yeleğine baktım. Sonra metroyla metrocity’ye geçtim. Orada fazla kalmadım. Anneme bir eşarp ve kendime body shoptan greyfurtlu kremimden (%50 indirime girmiş).
Akşam mehmetle odamıza geçip kabadayının yarısını seyrettik. Mehmet diyarbakırda ben yokken arkadaşlarıyla sinemada seyretmiş, ama hiç beğenmemiş. Onun aksine berat çok beğenmiş ve bana filmi o verdi. Filmin yarısının yarısında verdanın burnu kanamış o yüzden biraz tedirgin olduk ama gecenin geri kalanında Allah’tan bir sorun olmadı.
Bugün ise (yani Çarşamba) kahvaltı sonrası verda ve gülse ile tıpış tıpış (9 aylık bir gebe ve küçücük bir kızla başka nasıl yürünebilir?) yürüyerek yakındaki bir mağazadan verdaya sabahlıklı bir gecelik takım aldık. Markete uğrayıp son eksiklerini aldık ve eve döndük. Evde kısa bir dinlenme sonrası Mehmet, kayıvalidem ve ben tekrar dışarı çıktık. Yürüyerek kariye müzesine gittik. Normalde müzeler pazartesi tatil oluyor diye nette hiç bakmadım bile. Meğer çarşambaları kariye kapalıymış. Sadece yan tarafındaki sahabenin ruhuna fatiha okuyup, Aaaa ne kadar yakınmış, eve 5 dakika yürüme mesafesinde, neyse tekrar geliriz diyerek başka yerler keşfetme arzusu ile aşağı yollardan evin civarına kadar geldik. Akşam yemeği için gidip turşucudan turşu aldık. Pazar içine girip pişmiş tavuk aldık. Eve gelince sadece bulgur pilavı pişirdik (daha doğrusu annem pişirdi) ve yedik. Mehmet şimdi annemi kuzucuğun evine geri götürdü. Biraz evvel de gecikeceği için telefon açtı. Meğer bugün kuzucuğun doğum günüymüş ve yenge hanım sürpriz olarak pasta almış. Kutlama yapıyorlarmış. Biz şimdi verda ile meyve yiyeceğiz. Gülse ise elinde elektrikli süpürge evi süpürmeye çalışıyor.

4 comments:

Anonymous said...

yahu TRde dogum yapmak da dert! burda
ne rahat:) hiic oyle kapi susuymus cikolataymis, yastikmis derdimiz olmadi hehe:) sadece bebek alisverisi yaptik bitti:)hatta erken dogum yaptigim icin onun da kiyafet disindakilerin cogunu dogumdan sonra netten ya da gidebildigimiz ilk magazadan halletmistik:-)))

nerminn said...

haklısın melike, ama ziyarete insanlar geldiğinde eminim insan mutlu oluyordur. seninkinde ailenden fazla kimse yanında bulunamamşıtır herhalde. gerçi verdanın da daha hiç yakını gelmedi.

Anonymous said...

evet tabiki hem de nasil mutlu oluyor insan:) ailemden kimse bulunamadi malesef benimkinde:( kizim alti aylikken kardeslerim geldi, bu yil da ablam:) cocuk gerekiyormus bizimkileri buraya getirmek icin yani. simdi de diger ablamin gelmesi uzerinde calismalar devam ediyor:)

eee siz ne zaman yerleseceksiniz yeni yerinize?

nerminn said...

nereye ne zaman yerlesecegimiz belli degil