Monday, October 22, 2007

Bugünlerde sabah 6 dan sonra uyuyamıyorum. Bu sabah da uyuyamadım ama Mehmet ‘yat biraz daha, kalkma’ dediği için ben de biraz hayal kurdum. Bu sabahki hayalim anneme ve sonrasında babama botox yaptırıyordum. Sonrasında 1 hafta sonra bahriden randevu alıp ablam, ümmühan ve çocukları ve ben, tabii annem ve babam da hep birlikte gidip resimler çekiniyoruz. Her bir pozdan bissürü yaptırıyoruz ve büyünce bütün çocuklara anneanne ve dedelerinin resimlerini veriyoruz. Mehmet kalkınca nihayet hayalim bitti ve onu yolcu edip akşamdan kalan börek ve keklerden yedim. Tabii interneti de açtım. Gözlerim yine garip görmeye başladı, ekrana bakmaktan. Annem ve ablamla erkenden telefonda konuştuk. İkisi de erken aradığım için şaşırdı. Annem bugün güzel bir haber verdi. Dedem (annemin babası) almanyadan getirdiği dikiş makinelerinden birini teyzeme, birini de bana vermiş. Acayip mutlu oldum. Sanırım daha önce yani ‘cezve’ döneminde insanın evinde muhakkak dikiş makinesi olması gerektiğine inandığımı söylemiştim. Şükürler olsun daha düzgün bir evim olmadan makinem oldu. Teferruatlı bir şey dikecek değilim. Düz dikiş, nevresim, minder, kırlent vs dikeceğim.
Cumartesi misafirlerim kısıra bayılmışlar ama maalesef ben fazla yapmamıştım ve tekrar istemelerine rağmen ikram edemedim. Ben de dün biraz fazlaca yaptım. Akşam erken vakitte misafirlerimiz geldi. Ama 5 yerine 3 hemşire geldi. Ömer de gelmedi (Mehmet ‘o biraz çekingen’ dedi). Akşam sürekli bir şeyler ikramla geçti. Artan her şeyi paket yapıp onlara verdim. Gece Muhammed aradı. Doktoru izin vermiş ve birkaç saatliğine dışarı çıkmışlar. Annemlere ve kendi evlerine gitmişler. Bayağı güzel geçmiş. Doktor belki yarın yine çıkarsın demiş. Böylece hastane günleri daha kolay geçer İnşallah. Serviste 3 çocuk yoğun bakımdaymış ablam durumları iyiydi birden kötüleşmişler dedi. Bütün servisin morali çok bozukmuş. Ablamın da tabii.

No comments: