Sunday, August 26, 2007

18 ağustos

Sabah kahvaltı sonrası Sinan bey ve ayşe ablanın hazırlıklarını izledik, son konuşmalarımızı yaptık. Kayseriden alıp da bir türlü içemediğimiz kahveyi onlar gitmeden içelim dedik ve pazardan alınan sütle sütlü kahve yaparken süt kesti ve ikinci kez, dışardan alınan sütle sütlü kahvemizi yapıp içtik. Her iki ailenin eşyaları nasıl sığdıysa o küçücük arabaya sığdı. Yalnızca ayaklarının altında da eşyalar vardı o kadarcık. Giderken ayşe abla her zamanki gibi ağladı. Sude (önceden su demiştim, adını sude demeye karar verdim) de tabii ki. Anne annesine sarılırken ‘anane, kışın konyaya geleceksin değil mi?’ diyordu. Arabaya bindiler ve hareket ettiklerinde gül arkalarından bir saksı su döktü. Onlar gidince akşam yemeği için dışardan etli ekmek sipariş vermeye karar verip hazırlanıp hamama gittik. Annem, ben, yenge hanım, gül ve kardeşi. Hamam önceki kadar kalabalık değildi. Havuzda gül sırt üstü yüzmeyi de öğrendi. Suya da takla atlayarak atlıyor. Annesi geçen yıl tatilde yüzerken bu yıl bütün öğrendiklerini unutmuş. Havuzda biraz eğlendik. Ordan buradan o kadar çok kişi suya atlıyordu ki sonunda havuzdan çıkıp annemin yanına hamam bölümüne gidip oradaki sıcak su havuzuna girdim orada küçücük mesadefe bir o tarafa bir bu tarafa yüzdüm. Yıkanırken diğer havuzdaki kızlar geldiler ve yine havuza atlamaya başladılar. İkaz edince Allahtan ısrar etmediler. Son yıkanmamızı da güzel bir şekilde yaptık. Ve eve gittiğimizde sadece ayran yaptık ve yemeğimizi yedik. Mehmet ve abisi rahatsız oldukları için ikisi de hamam gitmemişlerdi. Bu tatilde herkes tek tek hasta oldu. Çocuklar sürekli kusup durdular, bükler de enterit oldular. Hasta olmayan ender kişilerden biri olarak ben son gün sabah boğazım ağrıyarak uyandım ve şimdi ise ilaç da kullanmadığım için daha fazla ilerledi. Akşamı eşyalarımızı hazırlayarak geçirdim. Yatmadan önce kısa bir sohbet sonrası yenge hanıma şişle örgüyü gösterdim ve yattık.

No comments: