Sunday, August 26, 2007

12-13-14 ağustos

Cumartesi gece geç saatlerde kuzucuk (mehmetin büyük abisi, kendileri avukat olur. bu ismi tabii ki ben vermedim. yeğenleri ve kızı gül ona böyle diyor) ve ekibinin seslerini duydum. İstanbuldan bayağı geç çıkıp bir de yolda geze geze geldikleri için bayağı geç geldiler. Sabah geç kalktık. Yenge hanımla ve kuzucukla sohbet ettik. Babamın ve enderin geçmiş doğum günü hediyesini verdik. Fatihteki evimizdeki buzlukta bekleyen etlerin bir kısmını getirmişler. Sinan bey kesti, biz de mehmetle şişlere dizdik. Kuzucuk da mangalda pişirdi. Sinan bey hepimiz için ekmek arası yaptı ve benim yaptığım ekşi ayranla afiyetle yedik. Böylece buzluktaki eti hep birlikte tüketmiş olduk.
Önceki günün mangal kokuları üstümüzden gitsin diye pazartesi kahvaltı sonrası hep beraber hamama gittik. Geçen yıl eski hamama gitmiştik. Bu yıl ise hep yeni hamam gittik. Bizim düğün yemeğimizin verildiği otele bağlı (mehmetoğulları). Buranın içi daha güzeldi. suyu ılık olan bir yüzme havuzu vardı ve bir de hamam bölümünde bayağı sıcak olan bir havuz (eski hamamdaki bundan da sıcak). İlk sefer sıcak olan havuza girmek çok zor geldi ama diğer günler gayet rahat girdim. Hatta cumartesi annemle (kayınvalidem) birlikte girdik aynı kızılcahmamdaki gibi. Ayşe abla her zamanki gibi bizi bir güzel keseledi. Hamamda bayağı güzel vakit geçirdik. Havuzda yüzdük, fazla kimse olmadığı için de çok güzeldi. sonra da yıkandık.
13 ağustos sudenin doğum günü olduğu için evde hazırlık yaptık. Sarıkayada pastalar iyi olmadığı için dışardan pasta almadık. Ben browni yaptım. yanında başka neler yaptığımızı pek hatırlamıyorum. Sanırım gözlemeleri bu akşam yapmıştık. Çeşit çeşit gözlemeler. Sude’nin saçlarını ben yaptım. sude ve ender bir şey isteyecekleri zaman direkt söyleyemezler, önce annelerine söylerler sonra o da bana söyler. Ya da ben annelerine söylerken duyarım. Saçlarını benim yapmamı istiyormuş ben de yaptım. Bayağı hoşuna gitti. Nesquik reklamındaki çocuk gibi annesine gidip ‘ anne nerminn ablamdan bunun tarifini alır mısın?’ demiş. Pastasındaki mumları üflerken resimlerini çektik. Pastamızı yedik, mehmetin demlediği semaver çayımızı balkonda içtik. Sonrasında herkesin keyfi yerine gelince sudenin hediyelerini verdik (bana kalsa, mumları üfledikten hemen sonra verecektim ama Mehmet verdirtmedi). Biz ona ve güle birer etek almıştık. Aynı model ve aynı renk. İkisi de çok beğendi. Sudeye bir de bikini almıştık, onu da çok beğendi. Denedi ve sonra gelip dayısına gösterdi. Yenge hanım da ikisine bebek almış, deniz kızı şeklinde. O gece onları yatırıp tatilin ilk okeyini oynadık. Tabii gece yatarken oyun oynadığımızı belli edecek her şeyi ortalıktan kaldırdık. Ertesi gün de ağzımızdan bir şey kaçırmamak için sözleştik. Yoksa bizi hiç rahat bırakmazlar, onlar da oynamak isterler ve tabii ki uyumazlar. O akşam Sinan beyin kızı sürekli kustu. O yüzden de ertesi gün kayseriye gidip gitmeyeceğimiz muallakda kaldı.
Sabah yenge hanım ve ayşe abla erkenden kalkmışlar. Ama Mehmet de bir kıpırtı görmediğim için ben tahmin edip kalkmadım. Tabii ki kahvaltıyı 11 den sonra yaptık ve kayseriye falan da gitmedik. Ama Mehmet söz verdi. Annem Cuma geleceği için bugün olmazsa yarın gitmek şart.

No comments: