Thursday, July 19, 2007

ciğerci


Salı günü Mehmet burada kazandığım ilk ve tek parayı getirdi. Geldiğinde de bu parayla bana ciğer ısmarla dedi. Aklımda hiç yokken ciğer yeme fikri bana çok iyi gözüktü. Ama biraz uyuduktan sonra. Mehmet biraz uyudu ve ben de okumam gereken 10 sayfa Kuranı okudum ve 6 da uyandırmak için başına gittim. Uyandı ama daha erken kaldırmam gerekmiş. Yarın gideriz dedi. Ama o akşam aklımda hep ciğer vardı. Yemek yerken kapımız çaldı ve Mehmet kapıcıdır diye kapıyı açtı. Seçim kağıdı getirmişler. Buradaki adaylardan birinin kağıtları.
Ertesi gün ciğer yemeye gideriz dedik ama ertesi gün de burada miting var. Dışarı çıkmak güvenli olur mu bilemiyorum. Ertesi gün yani dün, sabah biraz daha erken kalkıp havuza gittim. Yüzme dersi alırken gördüğüm bir bayan vardı, o da havuzdaydı. Sohbet ettik biraz. Öğretmenmiş ve Adanalıymış. 4 yıldır buradalarmış ve 4 yıldır sadece ok-e arasında gidip geliyormuş. Sadece 3 aydır havuza geliyorum dedi. O da sağlık yüzünden (bel fıtığı). O gidince de 16 yaşında bir lise öğrencisi ile sohbet ettik. Doktor olmak istiyormuş.havuzda 2 saat kaldım. Eve geldiğimde bayağı yorulmuştum. Annemle ve ablamla klasik günlük konuşmalarımızı yaptık. Nette biraz dolaştım. Akşam Mehmet geldi ve yürüyerek tavacı muharrem ustaya gittik. İkimiz de ciğer istedik. Ben ayranımı açık ayran istedim, bakır fincanda gelmesi için. Köpüklü ayran bakır fincanda geliyor ve içinde de bakır küçük bir kepçe oluyor. Kepçe yardımyla ayranı içiyorsunuz, gayet keyifliydi. Buradan ayrılmadan muhakkak bunlardan bir bana bir tane de mehmete almak istiyorum. Önce rokalı salata ve ezme geldi. Üzerine bol nar ekşisi döktüler, sonra birer tane biber dolması. Ciğerler 4 er tane şişte geldi ve bizim için garson şişten çıkardı. Ciğerler o kadar acıydı ki Mehmet biraz güçlükle yedi ve her seferinde de ‘yaa geçen sefer de bu kadar acı mıydı? Geçen sefer çok güzel yemiştim’ deyip durdu. Ben de biraz güç yedim ama yine de performansım onunkinden daha iyiydi. Dürüm ekmeğin içine ezme ve ciğeri koyarak yedim, ikisi de birbirinden acıydı. Kaçak çayımızı içip kalktık. Eve dönerken ofiste insan sayısı artmıştı. Miting dağılmıştı ve insanlar bize doğru yürüyorlardı. Allahtan bir olay olmadan kalabalıktan çıktık. Ama ofisin diğer ucunda galiba olay vardı ve Polis Ofisi trafiğe kapatıyordu. Orada gördüklerimi ve hissettiklerimi maalesef ki buraya yazamıyorum.
Mehmet eve geldiğinde bir haber vermişti onu yazmayı unutmuşum. Başhekim 1. Mehmet ve benim mehmetimi çağırmış ve ikisinden birinin iskenderuna geçici görevle gitmeleri gerektiğini söylemiş. İskenderundaki doktor rapor almış da. 1. Mehmet hemen özel hastaneleri hatırlamış, benim mehmetim ise beni. Başhekim diğer mehmetin görevi yakında biteceği için benim mehmetimi düşünüyormuş ama benim mehmetim evi buraya taşıdığını ve beni de buraya getirdiğini söylemiş ve yeni gelen (Pazar günü gelmişti) doktoru göndermeyi teklif etmişler. Allahtan gelmiş de biz de kurtulmuşuz. Daha sonra iki Mehmet aralarında konuşurlarken ‘işe bak yaw, buradan iskenderuna gitmemizi teklif ediyorlar ve biz istemiyoruz’ deyip gülmüşler. Bir de 1. Mehmet benim mehmetime ‘ daha önce senin yüzünü hiç bu kadar asık görmemiştim’ demiş.
Akşam çay sonrası Mehmet nette yeğenleriyle görüştü. Emrenin doğum günü kutlamalarına biz de canlı canlı katıldık. O yeğenleriyle görüşürken ben de yanında önce jujubenin kitabını daha sonra da okumam gereken 10 sayfamı okudum. Jujujbenin kitbını okukn Mehmet bana bakıp ‘ne kadar içten okuyorsun’ dedi. Ben dalga geçiyor zannettim, garip garip yüzüne baktım. ‘yok, yok ciddi söylüyorum. Güzel bir şey yani’ dedi. Kitabı çok sevdim sanki brigitte jones gibi. Okurken sürekli gülümsememek elde değil. Mehmete ‘bu kitap sayesinde ingilteredeki markaları da öğreniyorum’ diyorum.
Gece saati sahura kalkmak için kurdum ama gece hafif ağrıyan boğazımı bahane ederek kalkmadım. Sabah mehmetle telefon konuşmamızda bari çocuklar gibi öğle ezanına kadar tutsaydın deyip benimle dalga geçti. Daha birkaç gün bu materyali kullanacakmış. Ama o da hiç destek olmuyor ki, sürekli sen tutamazsın deyip durmuştu.
Kahvaltı sonrası ‘minik kalbim’ isimli blogu okudum. Ağlamaktan bir hal oldum.
Herkesin kandilini kutluyorum, dualarınızda bana ve mehmete de yer verirseniz sevinirim (tabii muhammede de).

5 comments:

Anonymous said...

mmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm
ciger:) olsa da yesek ne guzel olurdu simdi:(

Unknown said...

ya ben cok hayirsiz bir arkadasim degil mi??!!:(((cok ozur dilerim canim arkadasim seni hem reel alemde hem de sanal alemde yalniz biraktim..ama seni dusunmuyorum sanma.sen hep benimlesin...

nerminn said...

hakl�s�n beni �ok ihmal ediyorsun. hb de. hani siz de yazacakt�n�z? ne kendiniz yaz�yorsunuz ne de bana yorum b�rak�yorsunuz. s�k�ld�m ben de. i�imden yazmak gekmiyor. g�r�ld� �zere de yazm�youm. ama beni d�nd�n� de biliyorum. �nk� ben de seni d�n�yorum.

Anonymous said...

ayni basligi gormekten biktik yaaa. yeni yazi bekliyoruz:)

Anonymous said...

Sevgili Nermin,

Nasılsın? Her gün günde birkaç kez sayfana bakıyorum.

İnşallah moralin iyidir ve önemli bir şeyin yoktur.

Seni gerçekten çok merak ediyorum.

N.K.