Wednesday, July 11, 2007

9-10 temmuz

Sıcaktan gece boyunca uyuyamadım. Sürekli perdeye uzanmaya çalışıp ufacık bir rüzgar yüzüme değsin diye uğraştım. Mehmet arada uyanıp, bırak perdeye bakmayı, uykuyu düşün o zaman uyursun dedi. Dediğini yaptım, sanırım o zaman kısa süre uyudum. Sabah onu ayakta sallanarak yolcu ettikten sonra yatağa döndüm ve 11’e kadar uyudum. Mehmet aradı ve her zamanki ev hanımlığının güzelliği konusunda kısa bir konuşma yaptık. Kahvaltımı hazırlayıp, annemle konuştum. Ayşenur, Beyazıt ve seda annemdeymiş. Babaanneleri çok yorulmuş, annem de biraz da bizde kalsınlar, hem çocuklara değişiklik olur hem de kadın biraz dinlenir demiş. Seda da kardeşimin eşi. Daha 20 yaşında olduğu için ikisiyle de iyi anlaşıyor. Annemler köydeki ev yapımı yüzünden 1 haftadır evde yoklardı, dün dönmüşler.
Biz de dün döndük. Sabah kahvaltısını Ümmühanlarla birlikte yaptık ve sağolsunlar bizi havaalanına bıraktılar. Aldığımız gazete ve dekorasyon dergisi ile uçak yolculuğumuz gayet keyifli geçti. Uçaktan indiğimizde yüzümüze çarpan sıcak rüzgar tatildeki havayı özletse de eve gelmek güzeldi. akşam uyuduğum için gece geç yattım. Nette bayağı bir dolaştım. Sitelerden birinde bakır tencere ile ilgili bir adres buldum. 4 katlı bayağı bir büyük mağaza ama maalesefki beylikdüzü, büyükçekmecede (www.hakart.com.tr). Ben yine de hayaller alemine daldım. Ak, ben, hb ve Süheyla teyze hep beraber gidip mağazayı geziyoruz, bakır hamam tası, tencere, ilistir (bizim orda böyle deniyor, normalde ne denir bilmem), kepçe vs alıyoruz. Ama tabii sadece hayallerde kalıyor. 4’ümüzün bir arada olması imkansıza yakın.
Pazartesi öğlende tv karşısında tembellik ederken Mehmet geldi. Onu kapıda görünce şaşırdım. Meğer özelden bugün ilk maaşını almış. Sonunda kazasız belasız ilk maaşını aldığı için mutlu olduk. O gittikten sonra evi sildim. Saat 5 ten sonra Mehmet beni arabayla aldı ve alışveriş merkezine gittik. Tam da benim istediğim gibi, market alışverişi için gittik ama tüm hafta boyunca indirimi kaçırıyorum diye üzülürken hiç olmazsa buradaki beymen club’a bakabildim. Tüm mağazayı gezdim ama ancak bir etek ve bir hırka bulabildim. Mehmete sevinmesi gerektiğini, çünkü indirimde bu kadar az şeyle mağazadan çıkmamın görülmüş bir şey olmadığını söyledim. Sonra da ona w’dan tişört aldık. Ona ayakkabı baktık ama güzel bir şey bulamadık. Market alışverişi sonrası yemeğimizi de orada yedik ve yemek derdinden kurtuldum. Akşam eve gelince aldıklarımı giymemi istedi ve ben de normalde anneme yaptığım gibi yeni kıyafetlerimi giyip gösterdim. Çok beğendi. Akşam birlikte nette dünyanın yeni 7 harikasına ve diğer adaylara baktık. 21 taneden sadece 5 tanesini görmüşüm. Sonra da şu rütbeleri alınan komutanla ve eşi ile ilgili haberi okuduk. Mehmet bana ‘benim füsunum’ dedi. Beni bayağı güldürdü. Daha sonra Mehmet vaka için hasteneye gitti ve ben de esmeyi, ümmühanı ve ablamı aradım. Ablam bankada bir imza işi varmış onun için şehre gitmek zorunda kalmış. Muhammede de halası bakmış. Ablam dışarıda yemek yediklerini ve çok kısa mesafe yürüdüğü halde ne kadar yorulduğunu anlattı.
Bu sabah ise ayşenurun telefonu ile uyandım. Ablam hasta olmuş. Gece mide bulantısı, eklem ağrısı vs vs.. gece acile gitmiş, takip etmemiz gerekiyor demişler. Serviste hemşireler serum takmışlar. Sabah da annem hastaneye gidip onu çıkartmış. Ablam annemlerde yatıyormuş. Galiba gıda zehirlenmesi oldu. En son aradığımda uyuyordu.

No comments: