Wednesday, March 28, 2007

şulede

Biraz karnım ağrıyor, galiba üşüttüm. Midem de bulanıyor. Nane limon kaynattım, öncesinde şehriye çorbası içtim ama ikisi de hiçbir işe yaramadı. Bu halimle ayakkabılarımı ayırdım. Fatihteki eve gidecek ayakkabıları balkondaki şofben kolisine doldurdum. Geri kalanını duvarın dibine dizdim, bir koli de onlara lazım. Babam aradı ve 1 sene sonra alacağımız mobilyalar hakkında konuştuk. Biraz ütü yapmaya çalıştım ve arada da tv deki Norveç maçının kaçıncı dakikası olduğunu takip ettim. Mehmet akşamdan sonra beni aramadı, biliyorum ki sebebi maç. Mızmızlık yapacak kimse olmadığı için sinir oldum, hala da olmaya devam ediyorum. 2-2 olmuş, uzatmalardalar.

Sabah erkenden kalktım. Kuaför sonrası (bu kız fön çekmeyi hiç bilmiyor, az kaldı diye idare ediyorum.) D& R‘a gittim. Hb koştur koştur geldi. Altunizadedeki mağaza işe yarar bişey değilmiş. Küçücük bişey. Ben de acaba kafesi var mıdır gitmeden bir tost yesek diyordum. Allahtan oraya güvenemeyip kuaföre giderken poaça almıştım ve fön çekilirken yemiştim. Mağaza çalışanlarını da sevmedim. Şimdi hb görünce Allah Allah ne yaptılar ki diyecek ama negatif elektrik aldım. Nalanın benim evden aldığı gibi :=))
Sanırım masadaki bıraktığım kitapların daha ben mağazadan çıkmadan toparlanmasına kızdım. Hb şuleye yemek kitabı aldı. Ayşegül için de ender saraçın kitabını aldı. Ben de ayn rand’ın hayatın kaynağını aldım. Bakalım milletin övdüğü kadar varmıymış. Yol boyunca hb karnının aç olduğunu söyleyip durdu. Şuleye gittiğimizde kapıda tuba ve güzel kızı ile karşılaştık. Her zamanki gibi tuba kızı çok güzel giydirmişti. Gittiğimizde masanın eksikleri olmakla beraber kurulmuştu. Arada atıştırarak hb ile tabakları, bardaklari taşıdık. Bizden başka geç olmakla birlikte elif ve duygu geldi. Duygu 10-15 dakika kalıp gitti. Bu arada elif şimşeki unutmuşum. Elif bayağı kilo vermiş çok iyi görünüyordu. Saat 4 civar kalktık ve yolda sohbet ederken Takkeci (Arakiyeci) İbrahim Ağa Camii’ni gördük. Geçende mehmetin abisinde yattığım akşam onlardaki bir kitapta bu camii hakkında yazı okumuştum ve nerededir acaba diye içimden geçirmiştim. Her zamanki gibi adını bir kağıda yazarken içimden de ‘istanbuldan ayrılıyorum, daha bu camiyi nereden göreceğim’ diye geçirmiştim. Çok güzel, mütevazi bir camii, sanırım restorasyon gibi bir çalışma vardı. Aldığım notta topkapıda surların dışında tek minareli camii diye yazmışım. Zamanında kapalı çarşıda takkecilik yapan bir adam varmış, sanırım fakirmiş de. Bir gece rüyasında ermiş gibi bir adam görmüş. adam buna ‘ bağdatta köprünün karşısında hurma ağacına sarılı bir üzüm asması var. O asmadaki 3 üzüm tanesi senin rızkın’ demiş. Sabah uyanmış ve ben peygamber miyim de rüyam sahih olsun diye düşünüp aldırış etmemiş. Ama sonraki 2 gün de aynı rüyayı görünce azığını hazırlayıp bağdata doğru yola çıkmış. Bağdata varınca köprünün karşısında gerçekten denildiği gibi bir ağaç ve asma olduğunu görmüş. Asmanın yanına gidip, acaba hangi 3 üzüm tanesi benim rızkım diye bakınmaya başlamış ve ağaca çıkmış. Adamın biri gelmiş ‘kardeşim yiyeceksen aşağıdan ye, ne diye ağacın tepsine çıktın?’ demiş. Adam da ağaçtan inip rüyasını anlatmış. Adam gülmüş ve ‘ben kaç senedir bir rüya görüyorum. Kapalı çarşıda takkecinin dükkanının altında 3 küp altın var deniyor. Ben 3 küp altın için gitmiyorum da sen 3 üzüm tanesi için mi buralara kadar geldin?’ diyor. İbrahim ağa hiç sesini çıkarmadan istanbula dönüyor ve 3 küpü dükkanının altından çıkarıyor. İhtiyaç sahiplerine yardım yapıyor ve bir de bu camii yaptırıyor. Ne güzel demi? Biraz evvel ablam aradı, ona da anlattım. O da eşime anlatayım diyerek telefonu kapattı.
Bu arada bugün ayşegül çok ayrıntıcı olduğumdan bahsetti. Her şey çok uzun uzun anlatıyormuşum. Geçende bu huyumdan nefret ettim ama ne yapayım ben buyum. Mehmette anlatırken aynı heyecanı yaşamama şaşırır ve güler. O yüzden ona anlatırken bazen farkına varıp, ya yarım keserim yada daha sakin yani heyecansız anlatırım. Bunu da hiç sevmiyorum. Bu arada benim kocam hala aramadı.
Bu arada yorumlardaki değişikliği bir türlü becerip de yapamadım ve hb ye havale ettim. Sağolsun hemen yaptı. Hb deyince aklıma geldi bugün tubanın kızının bolerosu çok hoşuma gitti. Tuba kendi örmüş. Bolero ile bayağı ilgilendim, çünkü ben de nihana öreceğim.

3 comments:

Anonymous said...

Merhaba Zekiye Hanım,

Kura sonucuna çok sevindim. Gözünüz aydın olsun. İşlerinizde de kolaylıklar dilerim. Her gün keyifle yazdıklarınızı okuyorum. Detaycısınız ama bu benim çok hoşuma gidiyor.

Sevgilerimle,

N.K.

Baş harflerimi yazdım. İnşallah kim olduğumu hatırlarsınız. Sizinle geçen günlerde yazışmıştık.

Anonymous said...

benim yazdigim hicbir yaziyi burda goremiyorum ben yaa!!!

ak

Anonymous said...

doğruyu söylemek gerekirse ben de yazamıyorum. çünkü şifremi kabul etmiyor.
NK seni tanıdım tabii ki, teşekkürler.
nerminn