Saturday, March 31, 2007

kandil

Geçen gece ( şu benim biraz rahatsız olduğum gece) tv de Kayahan çıktı. Çok fazla şarkı söylemedi ama yine de çok güzeldi. Ben en çok ‘seni seviyorum’u’ söylemesini istedim ama söylemedi. Çok duygulandım. Hatta ağladım. Sanırım biraz eski lise yıllarımı hatırladım, biraz da ayrılık yüzünden.
Dün kandil yüzünden oruç tuttum. Mehmet gittiğinden beri eve pek yiyecek bir şey almıyorum. Annem duysa çok kızar, kendine iyi bak deyip duruyor. Gece yiyecek ekmek bulamadım, ben de kuru somun ısladım. Çok da fena olmadı. Gündüz kahvaltı derdi de olmadığı için, evi darmadağınık bırakıp nişantaşına doğru yola çıktım. Hava hafif soğuktu. Nişantaşında metrodan çıkınca aklıma şişli cumhuriyet savcılığından sabıka kaydım almam gerektiğini hatırladım ve aşağı tekrar inmeye üşendiğim için yürüdüm. Aç karnına da hiç çekilmiyor doğrusu. Sol taraftaki kocaman bahçeli, eski yapı öyle güzel görünüyordu ki, bahçesini de çok güzel yapmışlar. İçinde bahçıvan geziniyordu. Paşabahçeye uğradım. Taşımak zor geldiği için bişey alamadım.
Eski soyadımla sabıka kaydımı aldım. Mehmetin soyadı ile alabilmem için nüfusa gidip kağıt getirmem lazımmış (hala nüfus kağıdımı değiştirmedim). Neyse nüfusa gittim ve tekrar sabıka kaydı çıkardım. Bakanlığa çalışmak için başvururken lazım olacak. Bu akşam mehmetle konuştuğumuzda ‘çalışıp çalışmaman konusunda kararsızım’ dedi.geçici görev vermezler de yine ayrı kalırız diye korkuyor. Evde oturmaya o kadar alıştım ki çalışmak çok zor geliyor. Bakalım nasıl olacak. Gerçi taşındığımızda dışarı da çıkamayacağım için muhtemelen canım çok sıkılacak.
Hangi eşyaları götüreceğimize bir türlü karar verememiştik. Bakalım Mehmet tekrar vazgeçmezse eşyaların hepsini götürmeyeceğiz. Bu arada gidip koşubandını bakıp, al dedi. Nihayet yani. Ben zaten onunla beraber alamayacağımızı anlamıştım. Pazartesi hb ile gidip bakacağız. Tabii daha hb’nin haberi yok. Nasıl olsa pazartesi eminönüne tekrar ip almaya gideceğiz, koşubandına da bakarız diye düşünüyorum.
Nişantaşı yerine önce cevahire gittim. Kaydadeğer bişey almadım. Hımm pardon kahverengi ayakkabı aldım. Sol ayağımı biraz sıktı ama bakalım zamanla açarmış. Nişantaşında da şöyle bir gezindim. Nişantaşındaki park da harika görünüyordu. Yanımda bir arkadaş olsa ne güzel otururduk diye düşündüm. Bu arada hb yi aradım, iş sonrası görüşelim diye ama o işe gitmemiş. Annesi ve babası gelmiş.
Üsküdarda çarşıya uğradım ve şubattan beri yemeyi istediğim çuprayı aldım. Maalesef ki Mehmet yanımda değildi. İftarda onu yedim ve öyle bir ağırlık çöktü ki, amcamlara aldığım kandil simidini bırakıp eve geldim ve kanapede uyuyakaldım. Aklıma esmenin balık yediğimiz akşam nöbette sızması geldi. Arada annemler, yeğenler, Mehmet telefon açtı ve sonra birkaç saat sonra kalktım. Gece geç yattım ve tabii o kadar uyku sonrası uyuyamadım. Bu arada sürekli aklımda, eşyaların hepsini götürürsek ve sonra istanbuldan eşya alırsak ünyeye nasıl transfer edeceğiz diye düşünüp durdum. Neyse ki daha fazla düşünmeme gerek kalmadı.
Bugünü de evi toparlamakla geçirdim. Hala ev karmakarışık.
Bu hafta Muhammed hastaymış. Poposuna yapılan iğneler yüzünden yürüyemiyormuş. Doktor batikon banyosu önermiş. Beyazıt abisi onunla oynamadığı için çok sıkılmış. ‘anne ağabeyimi doktora götür de iğne yapsın. Merak etme, ben ağlamam’ diyormuş. Bu arada yorganlar yerine ulaşmış ve 50 ytl kargoya verince enişte biraz kızmış. Ama ben ne yapayım, nasıl gönderecektim samsuna?
Önceki gün tv de Boğaziçi köprüsü ile ilgili bir haber verdi. Yakında köprüyü ışıklandıracaklarmış, içim gitti. Biz göremeyeceğiz. Mehmete söyledim ‘tusa çalış da istanbula geri dönelim’ diyor. Ama benim niyetim yok. Bir sınav stresi daha çekemem.
Bugünlere kafamı meşgul eden diğer bir konu da ikimizin doğum gününde de muhtemelen İstanbul dışında olacağız. Buradan ayrılmadan hediyesini alayım diyorum. İstediği sadece tv koltuğu var ama onu hem alıp da oraya götüremem hem de ona tv koltuğu alırsam ona oturur, benim yanıma oturmaz. Belki birkaç yıl sonra olabilir. Aklıma sadece bir şey geliyor, o da olur mu bilmiyorum. Hb ye soracağım. Bu arada ak senin bir fikrin var mı? Güneş gözlüğü dışında (hatırladın mı?).

No comments: