Sunday, May 06, 2012

hıdrellez

mayısın 2'si mehmetin resmi, 3'ü de gerçek doğum günü. her ikisinde de yorgun olduğum için ve günün bu kadar yaklaştığını anlamadığım için hediye de almayınca sıradan bir gün şeklinde geçti. sıradan bir gün ama sürekli hani hediyem hani kutlama diyen bir mehmet vardı. bir de '17'si de aynen böyle geçecek' diyordu. çok suçlu hissettim ve telafi için cmt için piknik planı yaptım. cuma günü nette gezinip börek ve kurabiye tarifleri baktım. akşam kurabiye yaptım ama ikimize de yağı ağır geldi. ertsei sabah erken kalkmak için saatimi kurdum. uyandığımda hava sisli, pusluydu. geç kalktık, evde kahvaltı yaptık. mehmet kahvaltı sonrası gidelim dedi. ünyede millet mangal yapar ve kokar diye ordauya sahile gitmeye karar verdik. kısır, yeşil mercimekli börek ve kapari biberli bir aparatif yaptım. çayı da demledim ve evden çıkana kadar saat 4 oldu. orduda sahildeki caminin karşısında piknik yapardık normalde, şimdi tiyatronun karşısında durduk. sahilde yürüyüş alanı yapmışlar, herkes eşofmanları giymiş yürüyordu. hasırımızı serdik, yiyeceklerimizi çıkardık, radyomuzda türk sanat müziği açıp pikniğimizi yaptık. sonra aklımıza ertesi gün hıdrellez olduğu geldi ve deniz kenarına yürüyüp istediklerimi bşr gün öncesinden resimledim.
havuzlu dubleks bir ev ve yeni bir araba (bir kaç yıl sonrası için) Q3.
sonrasında bir iki mağaza bakıp evimize geldik. geçen hafta cuma günü sabah hastaneye geldim ve selim sağolsun (?) hemen müjdeli haberi verdi. akşam hastalardan birinde ilaca bağlı komplikasyon gelişmiş ve hasta benim hastalardan biriydi. canım bayağı sıkıldı. yeni bir protokol oluşturalım, ilaç dozlarını azaltalım diye konuştuk. sonrasında b. hekimin babası efor sırasında fenalaşmış. müdahale ettik, bayağı korktuk ama bişey olmadı Allahtan. akşam annemlere gittik. annem bissürü yemek yapmış. herkes geldi, yemek yedik. 2. kez hala oluyormuşum. ertesi gün beyazıtın doğum gününü kutladık. pazar günü adalara et yemeğe gittik sonra da madoya. pazartesi mehmetle gezdik, salı günü yani 1 mayısta da öğleden sonra evimize döndük. evimize gelince hemen aö sınav sonuçlarına baktık, benim sonuçlar harikaydı, 80ler,90lar... en kötüsü matematik o da çok kötü değil. mehmet sürekli 'sen muhasebeyi hiç bilmiyordun, nasıl 80 aldın?' deyip durdu. tekrar kitapları çıkarttık ama hala sıkı bir şekilde çalışmıyoruz.

No comments: