Tuesday, March 11, 2008

mart 2008

Bugünlere canım hiç yazmak istemiyor. Dün geceden beri boğazım ağrıyor, nazone konuşuyorum ve burnum akıyor. Mehmet her zamanki gibi 23 civarında yattı ve ben aşağı oturma odasına tv başına indim. Monk’u izledim ve yazmaya başladım.

Mehmet her gün bakanlığın sayfasına bakıyor, bir haber var mı diye, ama şimdilik bir şey yok. Ablamlar bu Perşembe Muhammedi istanbula doktora götürüyorlar (içlerini rahatlatmak için), tetkikleri iyi çıkmadı. Atladıkları ağır kemoterapiyi uygulayacaklarmış. Yakında tekrar yatacaklar yani.

Bugün kardeşimin eşi selda hastaneye yattı. Gebe ve şekeri yüksek, şeker regülasyonu için. Doğum erken olabilirmiş. Annem endişeli ya onlar umrede doğum olursa diye. Bu aralar öyle karışık, bilinmez durumlardayız ki, muhammedin hastalığı, bizim tayin ve taşınma, bir şehire yerleşme, seldanın hastanede kalışı, küçük recep’in doğumu.

Geldiğimizden beri Avrupa yakasını seyredemiyoruz, çünkü tesadüf eseri her hafta Çarşamba günü bir aktivitede bulunuyoruz. Bu Çarşamba yani yarın muhtemelen kız kardeşime çaya gideceğiz. Geçen hafta ise ablamlar ve kız kardeşimler hep birlikte acem tekkesine gittik, türk sanat müziği dinlemek için.

Güzel bir yerdi, beğendim. Sanırım bu sene restore edilmiş ve hizmete girmiş. Ablamın eşi genelde her akşam arkadaşlarıyla buluşmay buraya gidiyor. Zaten biz oradayken de yan masaya gelen her adam önce bizim masaya uğrayıp ona selam verip , sonra yan tarafa oturdu.

Onun da aklı yan masada gibi duruyordu. Bizim ağabeymiz olmadığı için kendisini ağabeyimiz gibi çok severiz. Mehmet oraya bir daha gidersek türk halk müziğine gidelim diyor. Bakalım İnşallah sözde kalmaz. Tabii bunun için hepimizin sıhhat ve afiyette ve samsunda olma zorunluluğumuz var.

Hafta sonu her zamanki gibi planı ben yaptım ve cumartesi doğuparka gidip yürüyüş yaptık. Bayağı güzel bir yer. Biz küçükken samsunun sahil şeridi pk iyi kullanılmazdı ve her yer leş gibi kanalizasyon kokardı. Bu belediye başkanı sahili gerçekten çok güzel yapmış. İnsanlar piknik yapıyorlardı, bazıları yürüyor, bazıları da aletlerde spor yapıyorlardı. Mehmetle haftaya hava güzel olursa buraya pikniğe gelmeye karar verdik. yemeğe mutena denen saathane meydanına yakın olan restauranta gittik (babamın tavsiyesi ile).

Lüks bir yer değil, manzarası da yolun karşısındaki balıkçı. Ama yemekleri bayağı güzeldi ve ben annemle bundan sonra çarşıya gittiğimizde burada yemek yemeye karar verdim. Yemekler güzeldi ama hizmet o kadar d iyi değil. Aslında iyi de biz d.bakırdaki hizmeti gördükten sonra kolay kolay tatmin olmuyoruz. Yemek sonrası yeşilyurta gidip mehmete cep telefonu baktık. Cep telefonu bayağı, bayağı eski ama o telefonu iyice kafayı yiyene kadar değiştirmemeye kararlı. Aslında çoğu zaman sorun çıkarıyor, kendi kafasına göre numaraları siliyor, menüsü açılmıyor ve onu çıldırtıyor ama o hala iyice….. kafayı yemesini bekliyor. Nokia almak istiyor, onun baktığı telefonu satıcı kız gençlerin müzik dinlemek için aldığını söyledi. Yüzden şimdi ne alacağına karar veremiyor. Bana kalsa en son ne çıkmışsa (N95) onu alırım. Navigasyon özelliği var ve ben bu özelliğin olmasını istiyorum. O da senin telefon eskiyince sana alırız diyor. Bakalım ne yapacağız?

Avm’den çıkınca deniz kenarında biraz oturduk ve dalgaları seyrettik.

Pazar günü geç kahvaltı sonrası kirazlığa mobilyacı gezmeye gittik.

Hoşumuza giden bir şey bulamadık. Casa’daki oturma takımları ve güven mobilyadaki yatak odasının üstüne bir şey beğenemedik. Sonra şehre döndük ve arabayı bırakıp çiftlik (bir caddeye böyle deniyor,samsunun Bağdat caddesi. Ama yakından uzaktan alakası yok.)’te yürüdük. Madoda dondurma yedik. Orayı hiç sevmedim. Tıkış tıkış bir alan, ufacık ve her yerinde sigara içiliyor ve çok gürültülü. Sadece güzel bir dondurma yemek için böyle bir ortama tahammül edilebilir mi? Sonra sahilde kısa bir yürüyüş yaptık, ben üşüdüğüm için uzatmadık. Yemeğe geçen haftaki gibi gülhana gidelim dedik. Biz ünideyken reyhanla her öğle yemeğine oraya giderdik. Okulda sadece bir kez yemek yemiştim. O zamanlar orası bu kadar pahalı değildi. Sonraları pahalandı ama bizde alışkanlık olduğu için gitmeye devam ettik. Bayağı büyütmüşler, kış bahçesi yapmışlar. AB den de destek almışlar, kış bahçesi için. Geçen hafta hem ortamı hem de yemeği beğenmiştik ki bu hafta kış bahçesinde yer olmadığı için yuvarlak salonda yemek yedik. Tam bir sinir harbiydi. Servis, yemek her şey berbattı. Sonunda kalkınca Mehmet gidip garsonu kasadaki bayana şikayet etti, umarım dikkate alırlar. İyi hizmet almak için, güzel bir yemek için gittik ama felaketti.

Bu günlere mehmetle akşamları iz tv’de ömür biter ist. bitmez kitabının yazarlarının hazırladığı programı seyrediyoruz. Ben de kitabı da var ve onu okuyarak istanbuldaki eserler hakkında bayağı bir şey öğrenmiştim. Ama bu program daha öğretici. Hem anlatıyorlar hem de geziyorlar. Arada konuşuyorlar, sohbet ediyorlar. Bu hafta bizim istanbuldaki evimiz civarını gezdiler.

2 comments:

Koyubeyaz said...

doktor hanimcim yorumunu baskasi diye sildigimden ve tanimadigim icin ozur diliyorum. İyiki ikinci yorumu biraktinda su sapsal kızı uyardin. Cok ozledim seni... Senden haberleri bir nefeste okumaya calistim arsivin ancak Agustosuna kadar geldim. Insallah yarin bitiririm. Cok sey olmus... Muhammede acil sifalar diliyorum hem okudum hem cok cok uzuldum ama onun gulen gozleri bu hastaligi yenmeyi bilecektir diye dusunuyorum.Dualarim sizinle... cok optum...

nerminn said...

merhaba koyubeyaz ho�geldin
esta�furullah, bende de hata var. ad�m� yazmad�m, m�neccim de�ilsin ya. ben de senin sayfan� ilk ke�fetti�imde bir solukta t�m ar�ivini okumu�tum. iyi dileklerin i�in te�ekk�rler. Allah �n�allah tez zamanda �ifas�n� verir. dualar�n� eksik etme. ben de �p�yorum, g�r�mek �zere