Friday, November 23, 2007

Ablamlar hastaneye yatalı 1 ay, 1 hafta olmuş. Muhammed pek iyi değil. Sürekli kusuyor ve geceleri uyuyamıyormuş. 1-2 haftadır böyle. Daha öncesinde odasında olan Ercan abisi (sağlık meslek lisesinde okuyormuş. Anestezi teknisyeni olacakmış) sayesinde günlerin nasıl geçtiğinin anlamıyormuş. Birlikte gülüp eğleniyorlarmış. Sonra Ercan abisi dün çıktı ve yerine yeni biri gelmiş. Ayşenurla yaşıt, lise 1 e giden bir çocuk. 8 kardeşlermiş, samsunun bir köyünden. Ablam üstü başı perişan ve çok pis kokuyordu dedi. Kayınvalidesine telefon açıp hemen çocuğa yeni bir pijama takım almasını söylemiş. Kayınvalidesi de bizim odaya hiç mi maddi durumu iyi olan biri gelmeyecek? Bıktım pijama almaktan demiş. Belki de oraya bazı insanlara yardımcı olmak için gittiler kimbilir?

Dün konsültasyon sonucu belli olmuş ama ablamlarla hala konuşmamışlar. Sonucu öğrenmek pazartesiye kalmış. Ama ablamın dediklerine göre ben kemik iliği nakli olması gerektiği gibi bir sonuca vardım. Bakalım Allahtan hayırlısı.

Küçükken o kadar zayıftı ki onunla hepimiz dalga geçerdik sıska diye. Yanakları olduğu için yüzünden belli olmazdı da vücudunu görünce zayıflığı hemen anlaşılırdı. Ayşenur da onun aksine bayağı kiloluydu. Ona da sürekli az ye ayşenur derdik. O günlerde Muhammed ayşenuru kıskanırdı. Sürekli şişman olduğu için ona kızardı. Ayşenurun bebeklik resimlerine bakıp o zamanlar da şişkoymuş derdi. Sonra Muhammedi istanbula doktora getirdiler. Alerjisi yüzünden steroid başlandı ve sonra Muhammed şişti. Ayşenurun tombik günlerindeki gibi kocaman yanaklı bir çocuk oldu. O arada ayşenur istememesine rağmen okulundan alınıp özel okula verildi ve ayşenur sıkıtıdan birkaç günde bütün fazla kilolarını verdi. Sonra da boyu uzayınca güzel bir kız oldu. muhammed berat dayısına çok benziyor. berat da küçükken minicik hapları bile yutamazdı, muhammed de öyle. yutması gereken ilaçları annesi fındık ezmesinin içine katıyormuş ve katır kutur yiyormuş. küçükken berat da annemlere az çektirmemişti. daha minicik bebekken ona iğne yapılıyordu da sesini duymamak için kulaklarımı tıkadığımı ve birşey görmemek için kapının arkasına saklandığımı hatırlıyorum. kafasını oraya buraya çarpmaktan buynuz çıkmıştı. kendisine 1 kez araba, bir kez önünde cam olan motorsikletlerden çarpmıştı. bir kez de kuş kafesinde olan merdivene çıkmaya çalışırken düşüp kafasını yarmıştı. annemler hastaneye götürmüşlerdi. bir de havale geçiriyordu sürekli annem kadın yalınayak kucağına alıp komşulara giderdi doktora götürmek için. ayriyeten top,saklambaç vs ne oyunu olursa olsun muhakkak kafasını oaraya buraya çarpardı, dediğim gibi kafasında 2 tane boynuz vardı. büyüdükçe o boynuzlar yok oldu. burnu ise artık büyüdüğünde iyice yamulmuştu da estetik yaptırdı. yakışıklılığının çoğunu da o burna borçlu zaten. en son da ortaokulda yatılı okula izmire göndermişlerdi de hiç bir şey yemediği için aynı aidsliler gibi olmuştu. asansörde dahi halzsizlikten ayakta duramıyor, yere çömeliyordu. annem ondan az çekmedi. ama şükür iyileşti. inşallah muhammed de onun gibi şifa bulur, bugünler geride kalır, dayısı gibi yakışıklı bir adam olur. Onları o kadar seviyorum ki anlatamam. Benim gözbebeklerim. (resimde muhammedin zayıf günlerinden birinde,yeni camii önünde)

Dün akşam ben cnbc deki Calendar Girls - (Takvim Kızları) isimli filmi seyrederken (çok güzeldi) mehmette her zamanki gibi nette gazeteleri okudu ve film uzayınca o da sık sık yaptığı gibi sağlık bakanlığının sayfasına baktı ve sonra canımız çok sıkıldı. Bizim tayin işi yine zorlaştı. Orduda anestezi doktor açığı yok gözüküyor (samsunda açık var, orduda yok. Nasıl iş anlamadım). Önceden çok rahattık ama şimdi ya olmazsa diye içimizi bir korku kapladı ve bütün geceyi uyumadan geçirdim.

Bütün hafta boyunca evdeydim. Hafta sonu eğer hava da çok kötü olmazsa dışarı çıkacağız inşallah. Pazar günü ise yine evde geçecek. Çünkü Pazar günü burada bir şeyler olabilirmiş. Güvenlik açısından evde kalmamız gerekiyormuş.

No comments: