Tuesday, August 07, 2007


(yandaki yer mado) Cumartesi günü Mehmet havuza gitti ve gelmek bilmedi. Biraz kızdım. Geldiğinde üniversiteye gittik. Çay bahçesinde oturup bir şeyler yedik. Ben yanımda kitabımı da götürdüm ama mehmet gazete getirmediği için bn de kitabımı okuyamadım. Önceleri biraz serin oluyordu ama bu sefer yaprak dahi kımıldamıyordu. Akşam Mehmet nette gazete okurken ben de güzel bir film izledim ‘en iyi arkadaşım’, ondan sonra da en sevdiğim filmlerden biri ‘aşk her yerde’ başladı. Bu arada ablamları aradım ve onlarla kamerayla görüştük. Muhammedi gördüm. Keyfi yerindeydi ama çok değişmiş. 2.5 kilo vermiş (önceden 38 kilo idi) saçlar gitmiş. Zayıflıktan port yeri belli oluyordu. Saçlarını gösterdi ‘teyze bak, saçlarım tekrar çıkıyor’ dedi. Ben de saçlarının eskisi gibi olacağını söyledim, o da ‘biliyorum’ dedi. Onu bu halde görmek beni çok üzdü. Gece rüyamda onun tahlilleriyle uğraşıp durdum. Gece geç saatte testere başladı. Mehmet kanepede uyuklarken ben de onu seyrettim. O da uyanıp aralarda seyretti ama beğenmedi. Bence fena değildi. Pazar günü Mehmet yüne havuza gitti. Ben de kuru patlıcan dolması yaptım ve önceki gün aldığımız patlıcanları dilimleyip ipe dizdim. Annem aradı, köyden eve dönüyorlarmış, ünyeden geçiyorlarmış. Ünyede herkes deniz kenarında kimisi denize giriyor kimisi balık tutuyor diyor. Mehmet gelince arabayla madoya gittik. Daha sonra iki ayrı markete uğrayıp market alışverişimizi yaptık. Eve gelince heros’un sezon finalini seyrettim. Bu arada yeni aldığım birkaç patlıcanı dolmalık olarak oyup ipe dizdim. Öncekiler işe yaramaz olduğu için biraz daha patlıcan almamız lazım, Mehmet ne kadar sürekli kuru patlıcan dolması mı yiyeceğiz dese de ben kararlıyım. Akşam Mehmet ağabeyiyle sonra da ben yenge hanım ile kamerayla görüştük. Kayınvalidem istanbula gidecekti ama aramadılar diye Pazar günü de gitmemiş. Yenge hanımın dediğine göre bebeğin yıkanması için annemi yine istanbula çağırıyorlarmış. Mehmet de insan netten bakar sonra da alır bebeği karı koca yıkar diyor.
annemle sabah telefonda konuştuk. Ablamlar hastaneye gitmişler, Muhammedi yatıracaklarmış. Sabah evden ablam zorla çıkmış. Beyazıt ablama yapışıp bırakmamış ‘anne ayakkabını çıkar, terliğini giy. Anne sen gitme’ deyip durmuş. Zorla ondan kaçmışlar. Çocuk biliyor tabii annesinin yine uzun müddet eve gelmeyeceğini. Öğlende yemeğe geleceklermiş annem bir kıyamet daha kopacak diyor.

No comments: