Wednesday, April 18, 2012

şubat-mart

16 nisan 2012
Nöbetlerde yazmak, yani aydan aya yazmak adet oldu. Yalnız geçen ay ne oldu da nöbette yazamadım bilmem. Halbuki şubat sonu, mart başı o kadar hareketli geçti ki. Bizim için küçük bir ilçede bol aksiyonlu, stresli günlerdi.
Şubat sonuydu sanırım yeni uzmanımız (bu kadının adını ne koymuştum ki? Emine?) emine hanım geçici görevle yukarıya, dağ başındaki ilçeye gitti. Gider gitmez resmi araç istemesi ve araca binmeyip geri göndermesi yüzünden başhekimle tartışmışlar. Sonra gitmiş bir vakayı halletmiş ve 2. vakada bu burda olmaz demiş, cerrahla bayağı tartışmışlar ama kadın akıllı kadın ve tecrübeli (bizim hastanenin en yaşlısı) cerrahın sesini kesmiş. Sonra onam yüzünden (oraya özel harika bir onam hazırlaadık. Aklı olan hasta onu okuyunca ameliyattan vazgeçer zaten) kadın doğumun hastası ameliyattan vazgeçmiş ve doktoru ikna edemimiş ve bizimkine bir kere daha gıcık olmuşlar. Sonra başhekimle cerrah başbaşa verip konsültasyon istemişler ve bizimki servise gidip bakmış ki hastayı taburcu etmişler ve diğeri de hala gelmemiş köyünde. Hepsini kağıda yazmış. Bunun üzerine iyice gıcık olmuşlar. Saat 2 gibi vaka yok diye ve hava ve yol durumunu göz önünde bulundurarak ben gidiyorum demiş. Sonra başhekim gelmiş idarede personelin önünde bizimkine bişeyler demiş ve o da iyice sinirlenip 'diş hekiminden başhekim olursa bu kadar olur' demişi bütün personel şok olmuş. Adam arkasını dönüp gitmiş. Ama hak etmiş, emine hanım az bile yapmış. Hem 2 hasta için dağın başına getirtiyorlar hem de insana yapmadıklarını bırakmıyorlar. Beyefendi cerrah bıçak parası alsın, biz de gidip onun riskini alalım. Sonunda emine hanım ertesi gün sinir küpü şeklinde döndü. Kısa süre sonra dağ başından kaymakamlıktan kendisinden savunma istediler ve bir de onun yüzünden canı sıkıldı. Sonra o günü bunu konuşarak geçirdik ve ertesi gün hepsini unutturacak ve bize yeni gündem oluşturacak olaylar oldu. Uyutmak istemediğimiz bir hastaya müdahale ederken başhekimin (kendi hastası) nurayın arkasından sürekli uyutun vs demesi yüzünden nuray elindeki malzemeleri fırlatıp atmış ve salondan çıkmış. b. Hekim çılgına dönmüş, beni arıyor. Yanıma geldi ve 'bundan sonra üslubunuza dikkat edeceksiniz' dedi ve döndü gitti. Ben de peşinden gittim ne oldu diye. Salona girdi. Hastayı yatırmışlar ve başına ilaçlarla emine hanım geçmiş. b. Hekim emine hanıma bağırmaya başladı, o etek bir daha giyilmeyecek diye (emine hanım forması kirlendiği için eskilerden kalan alt üst takım yeşilini giymiş, etek dizde). Ama öyle bir bağırma ki erkek personele bile öyle bağırılmaz. Emine hanım da ona tabii ki. Sonra emine hanımdan ilaçları aldım ve onu salondan çıkardım. Hastayı uyuttum. Ameliyat ortasında hasta bradikardiye girdi, gidiyor zannettim ödüm koptu. Yaaa, anestezi uzmanı bir şey dedi mi onu dinlemek lazım. Sonra kesin birşey oluyor. O gün diğer hastada aşağıdan selimi çağırdık diğer vakayı sen hallet, anestezi uzmanının işine karışan adamın vakalarına girmek istemiyoruz diye. Selim geldi ama b. Hekim ona görev vermiş vakaya girmesin diye. O da şöyle durup da abi yapma arada gerginlik olmuş ben halledeyim demiyor. Sonra birlikte konuştuk ve vakanın riskli olduğunu şuan için alamayacağımızı söyledik ve vaka ertelendi. Bu arada emine hanımın eşi cerrah olarak mehmetle birlikte çalıştığı için ve kadın da olaylar olur olmaz kocasını aradığı için mehmet beni aradı ve sen iyisin değil mi? Sen olaya karışmadın değil mi? Diye sordu.
Ertesi gün yani cuma günü emine hanıma yine laf söylemiş, emine hanım da ona ve susmuşlar. Halbuki bu aşamada emine hanımdan özür dileyebilirdi.
Uzun zamandır sorumluluğu bırakmak istiyordum, benim için bir angarya gibi birşey. Her olay olduğunda hesabı benden soruluyor. Teftişe gelindiğinde ben ilgileniyorum, eksiklerle ben ilgileniyorum, teknisyenlerin sorunları .... ve ne ek para var ne de takdir. b. Hekim benim için aynura 'saat 4 olsun da gidelim diye saate bakıyor' demiş. Bu lafı duyunca zaten sinir oldum, Bu kadar özverili şekilde çalışırken nasıl benim için böyle der diye. Bu arada ne kadar yoğun olduğumuzu şu şekilde söyliyeyim daha önceki çalşıtığım hastanedeki yıllık ameliyat sayısı ile bizimkisi aynı. Orda kimbilir kaç uzman, asistan çalışırken biz 4 kişi hatta 3.5 desem daha doğru tüm bu sayıyı yapabiliyoruz.
Pazartesi saat 3 gibi dilekçemi gönderdim. Ertesi gün öğlene kadar hiç bir ses yoktu ve ben çok mutluydum. Daha doğrusu tedirginlik içinde beklemekteyim desem daha doğru. Sonunda tahmin ettiğim gibi dilekçemi kabul etmeyip beni odasına çağırdı. Aslında konuşmak istemiyordum ama zoraki konuşma başladı ve tüm düşündüklerimi (hepsini olmasa bile çoğunu) söyledim. Aynurun dediğini de dedim. Tahmin ettiğim gibi kabul etmedi 'rahat sever' demiş. Ben de herkes rahatı sever dedim. Kendisine geçen yıl olan olaydan sonra güvenmediğimizi, sorun olmasın diye bir dönem 2 nöbet tuttuğumuzu vs anlattım. O da bizi ne kadar sevdiğini söyledi. Ben de ona emine hanıma yaptığının yanlış oılduğunu söyledim. Sorumluluğu başka birine veremeyeceği için mecburen yine bende kaldı. Bu arada nurayı çağırdı ve ben nuray rahat konuşsun diye odadan çıktım. Sonra aramız biraz düzeldi. Bu arada emine hanım mahkemeye vereceğim vs diyordu ama sanırım birşey yapmadı. Hala konuşmuyorlar.
Biz de aksiyon bitmiyor, bu hafta da nuray ortopedistle tartıştı ve ağladı. Ben o adamın salonuna girmem dedi. Hafta sonu da aynı adamla emine hanım tartışmış. 'aaaaaaaa yeter artık herkesle tartışıyorsunuz. Herkesin masasına ben mi gireceğim?' dedim, tabii şaka.
Mehmetle bir aydır ders çalışıyoruz. Geçen hafta sonu orduda sınava girdik. Ilk gün pek iyi değildi ama pazar günkü daha güzel geçti. 1 saat dolduğunda ben 3 dersi yapmıştım ve hiç çalşımadığım ingilizceye geçmiştim. Soruları görünce şok oldum, yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. Hayatımda bu kadar kolay ingilizce sınavı görmemiştim. Hepsini yapıp 2o dakika sonra sınavdan çıktım. Mehmet benden 1 saat sonra çıktı. Arabanın anahtarı onda olduğu için dışarıda soğukta dondum, o tarafa bu tarafa yürüdüm. Sinirden kendi kendime güldüğüm oldu. Sonunda çıktı ve ilk sorum 'biz aynı sınava girmedik mi?' oldu. Sonrasında beraber çalışmışken nasıl olur da bu kadar oyalanırsın vs diye bissürü laf saydım. O da şok oldu. Ya dedi insan önce nasıl geçti diye sorar dedi. Sonra da aynı babam gibisin dedi. Zamanında babası da öys'den çıktığında daha sınavının nasıl geçtiğini soramadan mehmete iş yapmasını söylemiş.
Neyse arabada ısındım, o güldü. Gidip sınav yerimizi değiştirmek istediğimizi söyledik. Bir dahakine samsunda girmek için. Yolda aklımıza gelen soruları tartıştık.
Önceki gün sınav sonrası perşembe yolundan gidip manzara seyretmiştik ve kahvaltımızı saklı bahçede yapmıştık. Açık havada kahvaltı güzeldi, sessiz sakindi ama fiyat karşılaştırması yapınca çamlığın daha iyi olduğuna karar verdik. Iki gün üstüste dışarda kahvaltı yapmayalım dedik ve market alışverişi sonrası eve gidip kahvaltımızı yaptık ve sonrada bir kaç saat yatıp uyuduk.
Sonuçlar ne zaman açıklanacak bilmiyorum.
Annemler umreden döndüler ama onları 2-3 hafta sonra gidip görebildik. Samsunda olan bir sempozyuma katıldık mehmetle ve hastaneden bir kaç kişiyle. Öğle yemeğini nikahımızın yapıldığı salonda yedik, bizim için nostalji oldu.
Başka neler oldu diye hatırlamaya çalışıyorum da aklıma tek gelen geçen hafta verda doçent oldu. Bir de aynur mayıs ayında bebekleri 1 yaşına basacakları halde icaba ekimde başlayacağını söylüyordu. Ona haber vermeden idareyi arayıp sorduk, mayısta başlaması gerekiyormuş. Çok canı sıkıldı. Biz ise sevindik. 1 senedir nöbet yok, icap yok, yarım gün çalışıp ona da aynı puanı yazdığımız için bizimle aynı parayı alıyordu. Bize icapta biraz yardımcı olacak nihayet. Kocası fakülteye gitti araştırma görevlisi olarak ama aynurun eş tayini kabul olmadı. Bu ara o yüzden canı biraz sıkkın.
Mayıs ayında sanırım yeni sisteme geçeceğiz ve selim yukarı gelecek yanımıza. O gelince ne yapacağız merak içinde bekliyoruz. Kendisi her vakaya atlıyor ve vakası elinden alınan herkes buna gıcık oluyor.
nöbet pazar günüydü o günden sonra da birşeyler oldu elbette. salı günü aynurun vakası masada arrest oldu. odaya girdiğimde ilk düşüncem 'ben bu hastaya dokundum mu? bana birşey olur mu?' aynurun da hastaya masaj yaparken ki yüz ifadesi bunu gösteriyordu. çok uzun sürmeden hasta döndü de hepimiz rahatladık. bizden kaynaklanmıyordu, aynur bunu duyunca biraz rahatladı tabii. bu bizim elektif olarak arrest olan ilk vakamız. bu hastayı masadan kaldırdık ilerleyen saatlerde bir hastayı da tüm çabamıza rağmen entübe edemedik, uyandırdık. bugün ameliyatını lokalle oldu. bugün de hastalarda hep sorun çıktı. ne oldu bize böyle nazar mı değdi acaba diye düşündük.

1 comment:

guzelevim said...

hasta ile ilgilenmek sabır ve özveri gerektirir.