Friday, November 05, 2010

29 ekim tatilinde perşembe günü akşam annemleri gittik. meğer gün bitin akrabalar annemdeymiş. bir kaç dakikalığına da olsa görüştük. o akşam ümmühan ve emine ablam da ordaydı. daha sonra şuayip abi de geldi. annem ve babamla aile meselelerini konuştuk. iyi oldu.
ertesi gün mehmetle sinemaya gittik. julia r.'ın filmi. hiç sevmedik. zaten filmin ilk yarısında 10-15 dakika boyunca ses çok kötüydü. mehmetle sinir olduk.
akşam eve döndük. ablamlar onlara gidelim diye beklemişler ama gitmedik. şuayip abi arayıp onlara darılıp darılmadığımızı sormuş. mehmet de yok öyle bir şey demiş. o da kadınlara belli olmuyor, saçma sapan nedenlerle tartışıyorlar demiş. ablamla aramızda kötü bir şey geçti sandı herhalde.
berat kayserideydi, cuma akşam geldi. onunla biraz sohbet ettik.
cumartesi öğleden sonra kuru temizlemeden koltuk kılıflarını aldık ve yola çıktık. annemler de şaşırdılar neden cumartesiden dönüyoruz diye. eve gelince yemek sonrası kılıfları geçirdik. ne zor imiş, ter içinde kaldık ve iyi ki de bugünden gelmişiz dedik. pazar günü dinlenerek geçti. hava kararmadan dışarı çıktık. önce pazara çıktık sonra balıkçı sezai amcaya gittik. deniz kenarında yürüyelim dedik ama hava güneşli görünmesine rağmen çok soğuktu, deniz de acayip dalgalıydı. üşüdük ve eve döndük. akşam dikiş dikerek geçti. son haftalarda pazar geceleri küçük ağayı seyrediyoruz. ne güzel diziymiş. ne kadar çok ünlü oynuyor. sanırım bu pazar son bölümü var.
istanbuldan döndüğümde yeni dr hemen başladı. ilk başta pek içim ısınmadı ama şimdi daha iyi şeyler hissediyorum. iyi birine benziyor, diğerleri de iyi.
son günlerde odamız olsun diye uğraşıyoruz. ve bu ayki diğer sıkıntımız 4 kişinin havuzdaki puanı bölüşmesi (allahtan halil yoğun bakımdan alıyor). kendimize ekstra işler çıkarmaya çalışıyoruz. hastaların hepsine bir işlem yapmaya çalışıyoruz. bu yüzden de biraz yorucu oluyor. iki kişi iken ne kadar yoruluyorsam şimdi yine aynı yoruluyorum.

No comments: