Friday, January 01, 2010

salı günüm hastanede sıkıntı içinde geçti. öğlende poliklinikte ağlayarak dua ede ede uyuya kalmışım. hoca ablamlarla konuşmuş ve daha da kötüleşirse yoğun bakıma alacağız demiş. bunu duymak beni iyice korkuttu. işten erken çıkıp eve geldim. mehmet de gelince samsuna doğru yola çıktık. ulusoyun tesisinde tost yedik ve muhammede hediye kafası yara bantlı bir ayı aldım. hastaneye varınca mehmet kafeteryaya şuayip abinin yanına gitti. ben muhammedin odasına girince ablamın arkası dönüktü ve muhammed beni görünce 'teyzeee' dedi. ablam kız kardeşim geldi zannetmiş, içinden muhammed neden bu kadar sevindi diyormuş. yol boyunca ağladığım ve ayşenurla koşarak bana sarılışları aklıma geldiği için gidip ona sarıldım ve yanaklarından öptüm.
 
Posted by Picasa

(bu bereyi atkı ve eldiveniyle birlikte yılbaşı hediyesi olarak getirmişler. çok mutlu olmuş. hastanedeyken ufacık bir hediye dahi gelse mutlu oluyor)benim güzel yeğenimin elleri mor, siyah renk arasında, dudakları tamamen çatlamış (normal çatlama değil, filmlerde çöldeki insanlarda yaptıkları gibi, kocaman kocaman kabuklu), oksijen maskesi yüzünden yüzünün bir kısmında kırmızı renkte maskenin yaptığı laserasyon var. hızlı ve derin derin nefes alıyor ve tamamen halsiz. iyiki gitmişim, o kadar mutlu oldular ki.. ayıyı çok beğendi, isim ne koysak diye düşündük. evdeki lahana bebeklerinin ismi çilek olunca buna kayısı dedik, sonra muhammed tüylü dedi. ama ertesi gün ablası hastaneye gidince ona isim bulmasını söylemiş.
 
Posted by Picasa
bir müddet sonra ümmühan geldi, elinde kocaman mavi tüllü bir sepetle. içinden neler neler çıktı; dualar, oyuncaklar, yılbaşı süsleri. ablam sepeti hemşireye gösterdi ve hemşire muhammedden önce davranıp hediyeleri tek tek açtı, hepsine methiyeler dizdi.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
muhammede de sen uğraşma diye ben açıyorum dedi. muhammed de 'iyi de iki elimde boş, intraket ayağımda kendim açabilirim' dedi. bu arada geldiğimde damar yolu tıkandığı için ket odasına gitmesi gerekiyordu. çok halsiz olduğu için tekerlekli sandalyeyle götürmek zorunda kaldık. işlem sırasında o kadar çok ağladı ki kendimi bayılacakmış gibi hissedip odadan çıktım. bu arada servisi tamamen süslemişler, çam ağacı bile vardı. bir kaç gündür böyleymiş.
 
Posted by Picasa
bunları yazarken aklıma muhammedi taksime hastaneye götürüşüm ve beraber gezmemiz geldi ve eski sayfalarda arayıp bu güzel günü buldum. nurten bazen eski yazıların çok eğlenceliydi, o yazıları özlüyorum diyor, haklı da. ben de özlüyorum.
 
Posted by Picasa
ümmühan geldiğinde ağlıyormuş, mehmet ona durumunun çok kötü olmadığını, ablama ve muhammede moral vermemiz gerektiğini söylemiş. ümmühan da onun sayesinde biraz rahatlamış. şuayip abi de gittiğimizde bayağı kötüymüş, mehmet onunla konuşup iyi olacağını, korkmamasını söylemiş.
giderken ağlayıp duruyordum, görünce biraz rahatladım, iyi olacak dedim. ertesi günlerde ablam yemesine dikkat etti, elinden geleni yaptı ama muhammedin ateşi sürekli çıkıyor ve geceleri uyumadan geçiriyorlar. kemik iliği hala boş, bu yüzden de toparlayamıyor. yarın hücre transfüzyonu yapacaklarmış, çok sık kullanılmayan bir metod, komplikasyon riski yüksek.
yılbaşı akşamı uyumamak için çok direnmiş ama gece uyumadığı için akşam uyuya kalmış. ablam 12 den sonra onu uyandırdı ve beni aradı. canım benim yeni yılımı kutladı. ben de onunkini, 'nice güzel sağlıklı günlere' dedim. Allahım lütfen iyileşsin. onu çok seviyorum. çok küçük ve çok çekti. onu bizden alma. bizi bununla imtihan etme.
yeni yılın ilk 15. dakikasında telefonum çaldı ve hasta değildir herhalde derken hastaneye çağırıldım. ilk 1 saatimi orada geçirdim.mehmet iyi bir başlangıç yapmadın dedi. sonraa 2. günü sabah tekrar telefonla uyandım ve yine hastaneye gittim. gerçekten iyi bir başlangıç olmadı.
dün rahattım, orduya gezmeye gittik, hatta alışverii bile yaptım. bir ayakkabı ve de deri ceket aldım. ama bugün muhammedin kötü olduğunu öğrenince günüm ağlamakla geçti. arasıra buzdolabına gidip bakıyorum, 4 yaşlarında esranın düğününe geldiğinde capitolde palyaçoyla çekindiği resime, üsküdarda bir zamanlar olan otağ kafeye doğru ayşenur, o ve ben yürürken çekindiğimiz resime ve ümmühanın nişanındaki papyonlu, jöleli gülümseyen resmine bakıyorum da kendimi tutamıyorum. kanserden çok korkardı. daha önce yazmışmıydım bilmiyorum ama yeni tanı almış bir ailenin çocuğunun kan kanseri olduğunu duyunca 'annee! kadının çocuğu kansermiş' demiş. ablam da artık kanserin tedavi edilebilir olduğunu söylemiş.
canım yeğenim, ALlah şifanı verir İnşallah.
salı akşam kayınvalidem gelecek. onu havaalanından almadan hastaneye uğramayı düşünüyoruz, muhammedi görmek için. bu akşam telefon açtı ve beni teselli edecek şeyler söyledi, biliyorum imtihan ama, insan dayanamıyor ağlıyor işte.

1 comment:

Koyubeyaz said...

imtihan ama cok kotu imtihan... annesinin halini bazen aklima getirebiliyorumda bu imtihanin altindan kalkmakda cok zor. allah sifa versin her duamda muhammed de var insallah kalkip kostugu anida gorucez selamlar...