Monday, April 13, 2009

Medine'de ziyaret yerleri

medinede sadece 1-2 günü kağıda yazdığım için geri kalan günleri sadece aklımda kaldığı kadarıyla yazacağım. medinede bir gün sabah namazı sonrası bizi hendek savaşının yapıldığı yere, kuba mescidine ve kıbleteyn mescidine götürdüler. 4 otobüs gittik ve bir otobüste kafile başkanı vardı. diğer ikisinde de bizim hocaya göre daha bilgili iki hoca. bizim hoca ise yozgatlı, buraya geleceğini daha 3 gün önce öğrenmiş, bu yüzden de hiç çalışmadan gelmiş. ve daha önce buraya gelişi ise 10 yıl önce hac sebebiyleymiş. ben bile 3 yıl önce oradaydım. 3 yıl da bile orada herşey değişiyor. adam hiç bir şey bilmiyordu ve bize kitaptan okuyordu. o kadar sinirlendim o kadar sinirlendim ki, bu grupta belki de umreye ilk ve son gelişi olan insanlar vardı ve başımıza böyle hiç bir şey bilmeyen bir adam vermişlerdi. çok güzel Kuran okuyor belki çok iyi bir hocadır ama bu bir grubun başına vermek için yeterli mi? diyanete bu yüzden çok tepkiliyim. parası olan kesinlikle diyanetle gitmesin. hocaları insanı kesinlikle motive edemiyorlar. uhud' a gittik. şehitliğin önünde kendi yaptığımız duada duygulandım, gözlerim doldu. iranlılar önünde hüngür hüngür ağlıyorlardı. tepeye çıkmamıza izin vermeden ortalarda bir yerde bize dua ettirdiler. sonrasında otele geldiğimizde o kadar sinirliydim ki hocaların yanına gidip, 'çağrı filmini seyrettiğimde film olduğunu bildiğim halde hüngür hüngür ağlamıştım. bugün bizi uhud'a götürdünüz, yerinde olduğumuz halde bizi hiç motive edemediniz. doğru düzgün anlatmadınız, daha içten bir dua yapmadınız.' hocaların ağzı açık bakakaldılar. sonra da dayanamayıp 'kendiniz yapamıyorsunuz bari fethullah hocanın bir kasetini oysaydınız da hep birlikte ağlasaydık' dedim.
 
Posted by Picasa
mehmet 'diyanetçiler onu hiç sevmezler neden onu söyledin' dedi. ben nurcu değilim ama adamın da hakkını yememek lazım. benim gidenlere tavsiyem hocanıza güvenmeyin (zaten herkes diyanetin hocalarının kötü olduğunu söylüyor) ve yanınıza ipod alın. kendiniz yüklediğiniz sohbetinizi dinleyin. ve benim gibi sinirlenmeyin. sakin olunması gereken bu mübarek topraklarda beni üzenler üzerindeki haklarımı muhakkak alacağım.
Uhud’a gittiğimizde hava biraz ısınmıştı.
 
Posted by Picasa
O yüzden okçular tepesine dahi çıkmaya izin vermeden kısa bir dua ile bizi Uhuddan götürdüler.
 
Posted by Picasa
Halbuki orada Peygamber Efendimizin amcası Hz Hamza şehit olmuş. 70 tane sahabe şehit olmuş. Peygamber Efendimiz’in dişi kırılmış. Hz Peygamber’in(s.a.v) ‘Uhud bizi sever, Biz Uhudu severiz’ dediği dağ, dağlar. Ağlayamadık, önemini idrak edemeden ayrıldık. her cami çevresinde ve ziyaret yerinde olduğu gibi uhudda da seyyar satıcılar vardı. mehmet şehitlikte alışveriş yapılması fikrine çok kızdı. buradan sadece nette resmini gördüğüm Hz Fatımanın eli adlı bitkiden aldım, adamın tarifine göre karın ağrısına iyi geliyormuş. biraz ilginç kokuyor. başka yerde bulamam diye buradan aldım.
 
Posted by Picasa
Uhud’da ziyaret edilmesi gereken bir de Uhud Mağarası var. Maalesef ki biz ziyaret edemedik. Herhalde grupları almıyorlarmış, bana öyle demişlerdi ama annemlerin grup gitmiş ama annem ve babam yorgun oldukları için gitmemişler. Halbuki neler kaçırmışlar.
 
Posted by Picasa

(resim netten) Bu mağaradan Peygamber Efendimizin kokusu geliyormuş. Tamamen miskü amber kokuyormuş. Annemlerin grubundaki erkekler tesbihlerini, kadınlar mendillerini duvarlara sürmüşler, koksun diye. Mübarek yere biz de gidemedik. İnşallah bir dahaki sefere tanıdık birileri olursa taksi tutup erkenden gidebiliriz.
Kuba Mescidi; Peygamber Efendimiz, Hz. Ebûbekir ile Mekke`den Medine`ye hicret ederken önce Kuba Köyü`nde birkaç gün misafir olmuş, daha sonra Medine şehrine girmiştir. Kendisi burada iken Kuba Mesci`nin temelleri atılmıştır.
Efendimiz düzenli olarak cumartesi günleri, zaman zaman da pazartesi günleri binekle veya yaya olarak Kuba Mescidi'ni ziyaret edip namaz kılarlardı. Bir hadîs-i şeriflerinde bunu müslümanlara da tavsiye ederek şöyle buyururlar: "Kim güzel bir şekilde abdest alır, sonra Kubâ Mescidine gelir ve orada namaz kılarsa onun için umre sevabı vardır" (ibn Mâce, ikâme, 198; Tirmîzi, Sâlat, 242).
 
Posted by Picasa
Mescidin ilk hali kare şeklinde bir düzlüğü çevreleyen dört duvardan ibaretmiş. Mescidin temeline ilk taşı bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v) koymuş, ardından sırasıyla Hz Ebubekir, Ömer, Osman ve diğerlerinin taşlarını koymalarını istemiş. Mescidi Kuba yapılırken Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in bir işçi gibi çalıştığı, taşıdığı ağır taşları ellerinden alıp yardımcı olmak isteyenlere bir başkasına yardım etmelerini söylediği rivayet olunmuştur. Kuba mescidi Müslümanların hür ve güvenli bir ortamda yaptıkları umuma açık ilk mescid olması bakımından büyük önem taşımaktadır.
 
Posted by Picasa
Kuranda sözü edilen ‘ilk günden takva üzerine kurulan mescidin’ kuba mescidi olduğu kabul edilir (diğer rivayet de mescidi nebevi olduğu).
 
Posted by Picasa
1984 yılında Peygamber Efendimiz döneminden kalan mescid yıkılıp, genişletilerek yeni baştan bina edilmiş.
Biz kuba mescidine gittiğimizde umre sevabını duyunca, ben 6 rekat namaz kıldım. Otobüse bindiğimizde gruptakilerden biri taze hurma almış, bize de ikram etti. Mehmetin taze hurma dallarıyla resmini çektim. Çok lezzetliydi.
Annem kutsal topraklardan bahsederken mübarek yer diye bahseder. Ben de onun gibi diyorum, mübarek yer, topraklar öyle muhteşem ki anlatılamaz, insanın anlatırken dahi gözleri doluyor, burnunda buram buram tütüyor.
Kıbleteyn mescidi;(kıbeteyn mescidi ile ilgili tüm yazı buradan alındı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicretten önce Allah’ü Teâla’nın emriyle namazlarını Kudüs’deki Beytü-l Makdis’e yönelerek kılıyorlardı.
Mekke’de iken Rükn-ü Yemani ile Hacer’ül Esved arasında duruyor, bu cihetten yönelince hem Kâbe’ye, hem de Mescid-i Aksa’ya yönelmiş oluyordu.
Medine’ye hicret edince iki kıbleyi birleştirmesi mümkün olmadı. Kabe’ye yönelse Mescid-i Aksa arkasında kalacak, Mescid-i Aksa’ya yönelince de Kabe’ye sırtını dönecekti.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Kabe’ye yönelerek namaz kılmayı arzu ediyor, kıblenin değişmesi için vahyin gelmesini bekliyordu. Bir gün Cebrail (a.s)’e “Rabbimin, yüzümü Yahudilerin kıblesinden Kabe’ye çevirmesini arzu ediyorum!” demiş, namaza duracakları zaman başını semaya doğru kaldırmaya başlamışlardı.
Hicretin 17. ayında Şabanın 15. günü Peygamberimiz, Seleme oğulları Mescidin de ashabı ile beraber öğle namazı kılıyorlardı; dört rek’atlık namazın iki rek’atını kılmışlardı ki kıblenin Mescid’i Haram’a doğru çevrildiğini bildiren Ayet’i Kerime nazil oldu.
 
Posted by Picasa
“(Ya Muhammed!) yüzünü (Allah’ın emrini bekleyerek) göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. (bundan böyle namazda) yüzünü Mescid’i Haram’a (Kâbe’ye) doğru çevir.
(Ey müminler!) siz de nerede bulunursanız (namazda) yüzünüzü Oraya doğru çevirin.”[1] Bunun üzerine Peygamberimiz ve cemaat hemen Kudüs’ten Kabe istikametine yöneldiler. Saflardaki erkekler arkalarındaki kadınların yerine, kadınlarda erkeklerin yerine geçerek namazın kalan iki rek’atını Kabe’ye dönerek tamamladılar.
Bir namazda iki kıbleye de yönelinerek namaz kılındığı için bu mescide “Mescid-i Kıbleteyn” yani “iki kıbleli mescid” denilmiştir.
Bu mescidde Mehmet İranlı hocanın grubundakilere kapıyı gösterdiğini görmüş.
 
Posted by Picasa
(yani resimdeki kapı) Meğer kapı bulunan yer önceki mihrap bulunan yermiş.
Hendek savaşının yapıldığı yerde küçük mescidler inşa edilmiş. Eskiden sayıları yedi olan bu mescidlerden ayakta kalabilenleri kuzeyden güneye şöyle:
1- Fetih Mescidi: Bu mescidlerin en büyüğü, Efendimiz için kurulan çadırın yerine yapılmış. Riaveyt edildiğine göre, hendek savaşı sırasında Peygamber Efendimiz (s.a.v) Müslümanların galip gelmesi için Allah’a yakarışlarda bulunmuş, duası kabul olmuş ve müşrikler üzerine kuvvetli rüzgar gönderilmiştir.
 
Bu adı alması (çadırının bulunduğu yerde) Resulullah’ın (s.a.v) her namaz ve duasından ‘Allah’ın fethini ve zaferini müjdeleyin’ buyurduğundandır.
2- Selman-ı Farisi Mescidi: Fetih Mescidinin hemen alt kısmındadır.
3- Hz. Ömer Mescidi: Farisi Mescidinin biraz ilerisindeki mesciddir.
4- Sa’d bin Muaz yada Fatımatü’z-Zehra Mescidi: En güneyde, Fetih mescidinin karşısındaki tepede, ağaçların arasındaki küçük mesciddir. Diğer mescidler yıkılmış, bugüne kadar gelememiştir. Suudlular tarafından buraya büyük bir mescid yapılmaktadır.
Bu mescidlerden kaç tanesinin hala ayakta olduğunu bilmiyorum. Bize önemli olanın fetih mescidinin olduğu, orada namaz kılmamız söylendi. Sonra otobüse dönün başka yerde namaz kılmayın dediler. Merdivenle çıkılan küçük mescide çıktığımızda çok sayıda İranlı olduğunu ve hepsinin bu ufacık yerde namaz kıldıklarını gördük. Sonradan mehmetle Selmanı Farisi hazretlerinden dolayı (o da İranlı olduğu için) bu kadar önem veriyorlar herhalde yorumunu yaptık.
Hendek savaşı ile ilgili nette çok güzel bir yazı buldum, ilgilenenler buradan okuyabilir. Bu kadar ayrıntıya önem vermemin nedeni gidecek olanlara yardımcı olabilmek.
Medinede bir de müzeye gittik. Otele yürüme mesafesindeydi. Bir binanın 7. katındaydı. Maketten medinenin peygamber Efendimiz dönemindeki halini yapmışlar. Hicreti, uhud savaşını, edinedeki yaşantıyı anlattılar.
 
Posted by Picasa
Oradan destek olmak (vakıf) amacıyla medineyle ilgili 2 kitap birkaç da kart postal aldık. Gittiğim her ülkeden yeğenlerime kart postal atarım. Aynı adeti devam ettirmek istedik ama Mekkeden yollamayı düşünüyorduk. Mekke o kadar yoğun ki postaneye gitmeye vakit olmuyor. Daha önce Peygamber Efendimizin evinin olduğu yerde küçük bir postane vardı, oradan atmıştım ama orası şimdi yıkılmış. Büyük postane ise cin mescidine giderken hatta geçince sanırım. Sonuçta atamadık.

No comments: