Sunday, March 29, 2009

cuma sabahı ciddeden istanbula döndük. yol boyunca uyudum. samsun uçağı 20 dakikalık rötar yapmış. koşturarak pasaport kontrolden geçip iç hatlara geçtik. bilet işlemlerinden sonra uçağa bindik. onda da uyudum. bizim üzerimizde yazlıklar samsunda ise yağmur ve soğuk vardı. ablamlar ve berat gelmişler. bagaşlar çıkmadan koşup onlara sarıldım. sonra anladık ki bizim bagajlar dış hatlardan çıkması lazım. oraya gittik ama bizim bagajlar hiç çıkmadı. tabii bizimle beraber gelen diğer insanlarınkiler de. uçakta etiketlemede hata yapılmış, bütün bagajlar birbirine karışmış. annemlere gitmeye karar verdik. halbuki kendi evimize gidecektik ve 3 günü dinlenerek geçirecektik. annemlere gittik. hidonun eşi ve oğlu evdeydi. üst kata kendi odamıza çıktık. berat bir kaç günlüğüne antalyaya gitmişti. bavulları ortalıkta, kirlileri etrafta, her yer toz içindeydi. yatmadan onun odasını toparladım. nevresimlerini değiştirip çamaşırlarını makineye attım. üst katı sildim ve sonra bayağı yorgun olarak yattım. akşam telefon açtık. hala haber yoktu. akşam berat geldi. o bilgisayarda kemal sunal filmi seyrederken ben de ona Kabe'yi anlatmaya çalışıyordum. sürekli öyle muhteşemdi ki diyordum. o sadece 'hııı' diyordu. sonra ben birşeyler anlatıp sonra tekrar 'biliyorum hep aynı şeyi söylüyorum ama öyle muhteşemdi ki' diyordum. ama ondan beklediğim heyecanı bir türlü yakalayamadım. bunu ancak raya giden bilir yada gidemeyip oranın aşkı ile yanan. o film seyrederken öyle boş geldi ki, aklımda sadece Kabe ve dönmek vardı.
 
Posted by Picasa

(maalesef hatim bölgesinin resmini çekmemişim)önceden namaz kılarken kafamda Kabeyi canlandırmaya çalışırdım, siyah küp şeklinde bir bina. yanında yöresinde hiç bir şey olmayan bir bina. şimdi anlıyorum ki öyle değil. ondaki hareket sonsuz. ve o küp şeklinde hiç bir özelliği olmayan bir bina değil. bir köşesinde hacerül esved var diğer köşesinde rüknü yemani. bir kenarında eskiden Kabenin içinde olan ve sonraki yapımlarında dışarıda bırakılan hatim bölgesi, yine o kenarda tepede altın oluk, bir kenarda heybetli kapısı. ve etrafında sürekli dönen insanlar ve bu saydığım yerlere insanların ulaşmak için verdiği uğraş, ağlama, yalvarma, el, yüz sürme, dua......
kafamda artık bunlar canlanıyor ve artık ne tarafa secde ettiğimi biliyorum. insanların kabenin içindeymiş gibi dualarının kabul olacağı, namaz kılmak için sırada beklediği hatim bölgesine , şifa isteyenlerin altında dua etmesi gereken altın oluk tarafına kıble ediyoruz.
ertesi gün bir parça hariç hepsi bulundu. o parçanın içinde aldığımız hurmalar, mehmetin ihramları, baharatlar ve kirli çamaşırlarımız vardı. sabah annemler de dönmüş. beizim evde olduğumuzu annem bilmiyormuş beni görünce bayağı şaşırdı. biraz sohbet ettik. babam bize biraz hurma verdi hastaneye götürmemiz için ve zemzemlermizle ikimiz de gusül abdesti almak istediğimiz için zemzem bidonlarından birini bize verdi. akşama doğru yola çıktık. havaalanından bavulları aldık ve tekrar yola çıktık. akşam evde ablamın yaptığı yemekleri yedik. aldığımız şeylerimizi çıkardık. giderken alışveriş de yapacağım diye düşünüyordum ama oraya gidince insan alışveri için vakit ayırmak istemiyor. medinede ne zaman Ravza'yı ziyarete gitsem çarşılarda geizndiğim için Resulullah'tan utanıyordum. Kabede ise insan ondan ayrılmayı zaten hiç istemiyor. istanbuldan giderken free shoptan 2 parfüm kendime 2 tane ablam ve kardeşime bir tane de mehmete aldık. o bile aleleacele oldu. medineden kendime bir eşarp aldım ve bir de parfüm şişesi, mısırdan aldıklarımın yanına koymak için. ve her iki şehirde bindavut'lardan bol toka. bu markette tokalar muhteşem ve türkiyeye göre biraz daha uygun. çok pahalı olanlardan almadım. mehmet ise sadece kendine tırnak makası aldı. onu da bugün klozete düşürdüm. akşam aldığımız meyvelerimizi yedik, guava, erik ve mangostin.
pazar sabah bayağı geç kalktık ve kahvaltı sonrası bavulları boşalttık, etrafı toparladık. ev toparlandı gibi birşey.
 
Posted by Picasa
döndük ama aklımız orda. her gidip de dönen gibi biz de şimdiden tekrar gitme planları yapıyoruz. az geldi, yetmedi, doyamadık. ağlaya ağlaya, 'ama ben daha çok tavaf yapmak istiyordum' diye diye döndüm. 'Allahım tüm isteyenlere ve istemeyenlere nasip et.' istemiyorlar çünkü bilmiyorlar. 'Allahım öyle muhteşem ki sen oranın yangınını herkesin içine düşür'. 'Allahım ne olur tez zamanda tekrar nasip et'.

5 comments:

Koyubeyaz said...

Hosgeldin... okurken bende gittim oralara cok isteyen ve gidemeyen bir iolarak iyi geldi yazi.. Zeynebin biraz daha buyumesini ve oraya gittigimizde idare edilir bir yasta olmasini istedigimden beklemedeyim allahim insallah bizede kismet eder...

Anonymous said...

Hoşgeldin. Okurken çok duygulandım. Ne güzel dua etmişsin yazının sonunda.

Allah hepimize nasip etsin inşallah.

N.K.

nerminn said...

hoşbulduk, teşekkürler. gerçekten muhteşem bir tecrübe, en kısa zamanda Allah size de nasip eder İnşallah.

OzquL said...

Allahın rahmeti üzerine olsun kardeşim o kadar güzel anlatmışsın ki yaşattın resmen halen ağlıyorum düğüm düğüm oldum Allah razı olsun inşallah bende 2 yıldır içimde yanan siyah incimin aşkına martta kavuşacağım nasip olursa selam ve dua ile rabbim muhabbetini arttırsın guzel yürekli kardeşim

OzquL

nerminn said...

teşekkür ederim özgül,
Allah hayırlısıyla gitmeyi nasip etsin İnşallah. biz de bu sene gitmek istiyoruz ama bakalım. eşim benim kadar istekli olmayınca biraz iteklemek gerekiyor. şimdiden Allah kabul etsin.