Friday, May 08, 2009

umreye giderken alınması gerekenler ve bir kaç tavsiye

aslına bu yazıyı umreden döner dönmez yazmıştım, Mekkeyi de yazdıktan sonra yayınlarım diye düşünüyordum. ama baktım ki benim bu yazıyı bitirmem biraz zor, bu arada bissürü insan umreye gidiyor ve bu yazı işe yarıyabilir. daha fazla beklemenin anlamı yok diye düşündüm. ben bunları yazdım, başkalarına yada bir dahaki sefere giderken bana lazım olur diye. eğer ilave birşeyler eklemek isteyen olursa yorumlar bölümüne yazabilir. feedjıt'ten bakıyorum, bu sayfayı okuyan çok kimse var, okuyanlara tavsiyem mayıs ve nisan aylarında yer alan mekke ve medinede geçen günlerimi de okumaları, çok faydalı olacağından eminim.
gidenler, dualarına beni de eklerlerse sevinirim. bir de Resullalah'a ve Kabeye selamımı söylesinler.

Elhamdülillah Allah nasip etti ve bu sene 2015 te görevli olarak Hacca gittim. Allahım o ne saadet. Ne kadar şükretsem az. Hac çok güzel hele hacılara hizmet tarif edemeyeceğim kadar güzel. İmkanı olanlara muhakkak değerlendirmelerini tavsiye ediyorum. O yazım da 'hacca görevli gitmek' başlığı altında. Gerçi henüz tamamlayamadım.

1. yazlık kıyafetler; bol ve uzun. renkleri parlak olmasa daha iyi. siyah, beyaz, toprak rengi, krem rengi gibi renkler daha uygun. türkiyede giyindiğimiz parlak, cafcaflı renkler orada çok dikkat çekiyor. dar ve kısa etekler orası için uygun değil. kadınların etekleri uzun ve bacakları görünmüyor. biz giderken babam eşim için tişört götürmememi söylemişti.  biz de eşim için hac malzemeleri satılan yerden iki tane şile bezi gömlek ve iki tane de beli lastikli pantolon aldık. gömleği pantolonun içine sokmuyordu, dışarda bırakıyordu. gömleğin iki rengini almıştık. sarı olanı pek güzel olmadı. beyaz olan orada çok güzel duruyor. bir de gömleklerin dikişlerine dikkat edin yoksa benim gibi bir de orda dikiş dikmek zorunda kalırsınız. erkek çoraplarını da pantolonlarına uygun olarak ince ve açık renk aldık. Şile bezi gömlek dışında ince kumaşlı uzun kollu gömleklerinden de aldık.
2. hanefi mezhebinde ayakların görünmesi mekruh olduğu için çorap giyilmesi daha uygun. ince çorap değil, orta kalın çoraplar daha uygun. kıyafetinize göre siyah ve ten rengi ama bol miktarda. mescidin girişinde eşik olmadığı için herkes ayakkabılarını kafasına göre daha ileri ve geri çıkarıyor ve bu yüzden de çoraplar çabuk kirleniyor. orada yıkamakla uğraşmak istemezseniz -ki çamaşır yıkamaya vakit yok- bol miktarda çorap şart.
3. kesinlikle bol miktarda iç çamaşırı götürmek lazım. ben ilk defa bir hataya düştüm ve az aldım. yatmadan önce ufak çapta çamaşır yıkamak zorunda kaldım.
4. başınızı örtmek için türkiyede kullandığınız eşarplarınızdan açık renklileri ve iç göstermeyenleri götürebilirsiniz. köyden köşeden gelen, yaşlı kişiler tülbent takıyorlar ama gençler kullanmıyor.
5. medinede sabahları hava biraz serin olabiliyor. ince bir hırka alabilirsiniz. bir de bizim mekkede kaldığımız otelin (mekke ejyad makarim) kliması o kadar çalışıyordu ki gece rüyamızda kar rüyaları görüp sabah iyice büzüşmüş olarak kalkıyorduk. bunu da göz önünde bulundurun derim ama abartmayın.
6. insanların ayakları yukarda bahsettiğim nedenlerle pis oluyor ve halılar bu nedenle kirleniyor. kıyafetlerinizin kirlenmesini istemeyeceğiniz için ve bazen de halılı yerlerde yer bulamayacağınız ve mermerde namaz kılmak zorunda kalacağınız için ince, çantanıza sığacak bir seccade şart. ben gitmeden önce nette araştırmıştım ve birisi seccadeyi çantaya koymak için buz dolabı poşeti götürdüğünden bahsetmişti. ben de buz dolabı poşeti götürdüm ve seccademi bunun içine koydum, gerçekten çok işe yaradı.
7. seyahat firmasından önce hangi şehre gideceğinizi öğrenip, eğer önce mekkeye gidilecekse ihram'ı (erkekler için) ayrı bir çanta içerisinde yanımızda bulundurmalıyız. (çünkü mikat mahalli kızıldeniz üzerinde bir yerde olduğu için) ihramın istanbulda havaalanında giyilmesi gerekiyor. ihram alırken ince ve kalın tipi varmış, ince olanından almayı unutmayın. ihrama girildiğinde arkası olan ayakkabı giyilemeyeceği için daha doğrusu terlik giyilmesi gerektiği için yanınıza erkek için terlik almanız gerekir. sandalatiniz varsa sandaletin arkası iliklenmeden üstüne basılarak da giyinilebilir. ihramı giyerken çengelli iğne lazım oluyor. büyük olanlarından bir kaç tane bulundurmak lazım. parmak arası terlik olabilir. eğer çnce medineye giderseniz orada ihram ve ucuz parmak arası terlik satılıyor. bu arada ben ihramı alınca temiz olsun diye makinede yıkayıp ütüledim. ve yumuşatıcı kullanmadım (ihrama girince koku sürünülmüyor. o yüzden kokmasın diye) bel kısmını bağlamak için normal kemer kullanılabilir yada hac malzemeleri satan yerlerde olan bele bağlanan para keselerinden alınabilir. paralar ve cep telefonu oraya konabilir. ama kutsal topraklara taaa hindistandan eğitimli hırsızlar geldiği için keseye fazla para koymamak lazım. jilet atıp kesiyorlarmış ve ruhun duymadan
paranı çalıyorlarmış. paraları taşımak için (harcanacak kısım cüzdanda durabilir) kese götürmek lazım ve bu keseyi de kadınların iki göğüs arasında taşıması daha iyi. babamın tavsiyesi ile ağzı fermuarlı kesemi boynuma asıp öyle taşıdım. tabii otelin kasası varsa otele ulaşınca oraya konabilir.
8. otelde odada giymek için terlik götürmek lazım. benim Medinede ayaklarım yara oldu ve Mekke'de de şiştiler. ilk günlerde ayakkabı giydim daha sonra ise giyemedim. o yüzden otelde giyeceğiniz terliği dışarda da giyebileceğiniz türden götürürseniz daha iyi olur. bir zamanlar 10 tl'ye satılan üstü renkli ve petek dokulu, üstünde pullarla güller olan terlikler götürülebilir. bir tane siyah bir tane de beyaz olursa yada altın yada gümüş rengi gayet kullanışlı olur. götürdüğünüz terlikler çorapla giyilen türden olsun. çorapla giyildiğinde yürürken kayıyorsa zor olur. eşim öyle bir zorluk yaşadı. (ayakları toz ve pis olur düşüncesiyle ısrarla deri terliklerini çorapla giydi) hac malzemeleri satan yerden tavaflarda kullanmak için deri patik almıştık. ama önündeki dikiş yerleri ayağımı çok acıttığı için kullanamadım. büyük numarasını da denedim farketmedi. bazıları normal patik giyiyor. ama biraz sıcak olabilir. kumaşla dikilmiş patik olabilir. ya da bin davuttan (her iki şehirde de var, marketler zinciri) kapitone çantaların satıldığı yerden kumaş patik,ayakkabılardan (tayland malı) alabilirsiniz. ben bu sefer almadım ama inşallah bir dahaki sefer alacağım. eğer sevr mağarasına yada nur dağına çıkılacaksa spor ayakkabı alınabilir ama her firma buralara çıkarmıyor. bunu iyi sormak lazım, bir de bizim arkadaşlar kendileri sevr mağarasına çıktılar ve basamak basamaktı normal ayakkabı ile çıktık dediler. tabanı kaymayacak hafif ayakkabı alınabilir.
9. güneş gözlüğünün kesinlikle unutulmaması gerekir.
10. eğer benim gibi herkesle aynı şeyi kullanmayı sevmeyen biriyseniz seyahat firmasının verdiği çanta yerine elde ve omuzda kullanılabilen içine herşeyinizin sığabileceği bir çantanız olması lazım. yalnız çantanızı namaz kılarken önünüze koyacağınız için aşırı büyük olmaması iyi olur.
11. çantanızın içinde taşımak için tesbih ve yasin cüzü mutlaka yanınıza alın. cüz gerçekten çok işe yarıyor. eğer hatim yapmayı düşünüyorsanız kendi kuranınızı götürebilirsiniz. oradaki kuranları okumak biraz daha zor. eğer benim gibi etrafı seyrederken tefrice çekerim derseniz zikirmatik götürebilirsiniz.
12. ihrama girince kokulu sabun ve koku kullanılamıyor. bu yüzden ben yanımda kokusuz sabun almıştım. bir tane de ufak bir parça alıp çantama atmıştım. ihramlıyken tuvalete giderseniz kokusuz sabunu nereden bulacaksınız? çantanızdan çıkarıp kullanırsınız. ben ve eşim ihrama girmeden önce gusül alırken de kokulu sabun kullanılmayacak sanıyorduk ama eşim ihram öncesi koku sürmenin iyi olduğunu okumuş, yani ihram öncesi şampuanla yıkanılabilir. biz ilk umreden sonrakilerde ihram öncesi şampuanla yıkandık. ama ben hoca değilim, yine de daha iyi bilen birine sorabilirsiniz.
13. ihramdan çıkmak için saçtan biraz kesmek gerekiyor. oradaki traş ne derece sağlıklı olur? biz makasımızı götürdük ve umre sonrası otelimize gidip birbirimizin saçını kestik ve ihramdan çıktık.
14. maalesef ki bunu çok sonra hatırladığım için fiyatını hatırlamıyorum ama biz gidince mobily hat almıştık (Exchange ofislerde de satılıyormuş) babam yardımcı olmuştu bize. Hattı alırken yurt dışına açık olmasına dikkat edilmeli. Bizim gruptan bir teyze sadece yurt içi arama yapılan hat almış ve türkiyeyi arayıp kısa bir konuşma sonrası kontürleri bitmiş. Gerçi onun hatta mobily değildi. Biz sanırım hat ve kontür için 75 tl varmiştik. Yada 75 riyal dediğim gibi hatırlamıyorum. Ama gerçekten çok işe yarıyor. İstediğin kadar konuş dur bitmiyor. Hem de birbirinizi bulmada da çok işe yarıyor. Kısaca telefonunuz yurt dışına açık olsa da oradan muhakkak bir hat alın.
15. bunu yazmayıunutmuşum,zaten ben de orada öğrenedim, böyle bir şeye ihtiyaç olduğunu. mehmetle tavaf yaparken bazen sayısını şaşırıyorduk, hiç bir zaman eksik yapmadık ama fazla yapmış olabiliriz. bunun için tavaf sırasında bir teyze kendisine hediye gelen şeyi bize gösterdi. hani tesbih (yaa ben sanki bunu daha önce anlatmışım, yani buraya yazmışım gibi hissediyorum) ucuna yaşlılar 10 tane ekstradan boncuk takarlar ve onu kelimei tevhid çekmek için kullanırlar, işte aynı onun gibi ama 10 tane boncuk değil, 7 tane dizilip onu da tesbih ucuna değil kıymetli olmayan bir yüzüğe takıyorsunuz ve tavaf sırasında bunu parmağınıza takıp, hacerül esvede her selam vardiğinizde bir boncuk çekiyorsunuz ve böylece yanılmıyorsunuz.
bunlar dışında bir de annemin tavsiyeleri var. mescidde çalışanlar yani temizlik işlerini yapanlar çok düşük maaş alıyorlarmış. annem bunlara sadaka vermemi söylemişti. 3-4-5 riyal kadar verilebilir. yalnız verirken diğerlerine göstermeden vermek gerekiyormuş. yoksa başınıza üşüşebiliyorlarmış. mehmet erkekler tarafında adamın birinin bütün parasını vermek zorunda kaldığını ve sonra da zorla ellerinden kaçtığını anlatmıştı. burada dilencilere de para verirseniz aynısı oluyormuş.
biz mescidde çalışanlardan başka otelde odamızı yapan çocukla (burada kadınlar çalışmadığı için odaları genç erkekler yapıyorlar. genelde afgan, endonezyalı vs oluyorlar.) garsonlardan birine vermiştik. bir de bize mekkede sohbet eden hoca mekke ve medinede sadaka vermenin başka yerlerde sadaka vermeye göre kat kat sevap olduğunu söylemişti.
medinede mescidde bol miktarda direk var. bu direklerin kenarlarından soğuk hava geliyor. annem kesinlikle hasta olmamak için bu direklere yakın oturmamamı ve bu direk diplerinde namaz kılmamamı söylemişti. direk dibi sadece çanta koymak için iyi olabilir ama ben umreye veya hacca giden herkesin klimalardan hasta olduğunu, sonra da ibadetlerde zorlandıklarını bildiğim için annemin sözünü dinledim.
annem medinede zemzem içerken bidonların üzerinde mavi yazılı olanlardan içmemi söylemişti. sonra kendim gördüm ki bazı bidonlarda mavi renkte 'not cold' yazıyor. ben genelde hasta olmamak için soğuk olanlarından çok nadiren içtim.
medine- mekke arasında tesisler çok kötü olduğu için babam muhakkak yanıma yiyecek birşeyler almamı söylemişti. ben de sözünü dinleyip meyve, sandviç, meşrubat, su vs almıştım.
medinede mescide girerken kadın ve erkeklerin girişi farklı. erkeklrde doğru düzgün hiç arama olmazken kadın polisler fellik fellik arıyorlar. pet şişe (zemzem doldurmak için), cam şişe (ilaç şişesi vs), fotoğraf makinesi, cep telefonu içeri alınmıyor. ben genelde cep telefonumu ayakkabı çantasının içine ayrı bir poşet koyup onun içine koyuyordum ve ayakkabı poşetini de çantamın içine koymadan elimde tutuyordum ayakkabımı yeni koymuşum havalarında. bu yöntem genelde işledi ama bir sabah namazında polisin hem çantamı hem de ayakkabı çantasını yoklayacağı tuttu. hatta şöyle bir üstüme de baktı. beni içeri almadı (bazıları emanete bırakılabileceğini söylüyor ama nasıl oluyor bilmiyorum). o gün başka kapıdan girmek zorunda kalmıştım ve annemi bulamamıştım. o günden sonra cep telefonumu pek yanıma almadım ama o yüzden eşimle birbirimizi 1 saat boyunca aramıştık. bu arada cep telefonunu sürekli sessizde ve titreşimde bırakmak en mantıklısı. namazda çalınca hiç de hoş olmuyor. mekke de ise arama pek olmamasına rağmen tedbir için güneş gözlüğünün kabına koyuyordum ve sallanmasın diye içine bir de selpak tıkıştırmıştım. mescide girince cep teefonumu çıkarıp gözlüğümü yerine koyuyordum. bir de diz altı çorabınızın içine sıkıştırabilirsiniz. bunu hiç denemedim. ama kimse oraya bakmıyor.
http://zorakievhanimi.blogspot.com.tr/2015/11/kutsal-topraklardan-doneli-5-gun-oldu.html#links

Saturday, April 18, 2009

medine'ye veda

 
Posted by Picasa
22 mart 2009 sabah ezanına saati kurup 4:45'te kalktık. ikimiz de temiz çamaşırlar giyip çıktık. mescidin bahçesine geldiğimizde ezan okunmaya başladı. ezanla farz namazı arasında ne kadar süre olduğunu bilmediğim için mehmetten ayrılıp hızlı hızlı mescide girdim ve fazla ileri gitmeden arkalarda bir yerde safa durdum. sünnet sonrası Medine'deki son yasinimi okuyup bağışladım. farz namazı başladığında gördüm ki daha doğrusu duydum ki cuma sabah namazı ve cuma namazını kıldıran imam idi (Medine'de mescidi nebevideki namazları kadılar yani mahkeme başkanları kıldırıyormuş) (mehmetle döndüğümüzden beri her akşam saudi kanalında yatsı namazlarını seyretmeye başladık ve şimdi Kabedeki namazı seyrediyoruz. imamın sesi o kadar tanıdık ki heyecanla biz bu imamda namaz kıldık diyoruz. Allahım ne muhteşem geçen hafta ben de oradaydım). acayip mesut bahtiyar oldum. mescidi nebevideki son namazımı bu ses eşliğinde kılacaktım. diğer tarafta mehmetin de benim kadar memnun olduğunu tahmin ediyordum. o kadar güzel okuyor ki sesi billur gibi. insan içinden biraz daha okusa diye geçiriyor. sanki hislerimizi bilirmiş gibi sureleri uzun uzadıya okudu. o okudukça ben ağladım. o okudu, ben ağladım. ne güzel namazdı o namaz. o namazda hastanedeki namazları düşünüp kendimden utandım. mescidi nebevi'de öyle bir hava varki namaz kılarken sanki Resulallah (s.a.v) oturmuş bizi seyrediyor gibi hissediyor insan. farzla sünnet arasında veda için iki rekat namaz kıldım ama bu saatte kılmak mekruh olabilirmiş. daha erken kılmalıydım. namaz sonrası son duamı ettim ve kalabalık arasına karışıp Ravza'nın (Ravza, bahçe ve cennet anlamlarına gelir. Ravza-i Mutahhara geniş anlamıyla, âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed (s.a.s) 'in medfün bulunduğu yere denir) önüne gittim. bahçe tıklım tıklım doluydu. türkler öbek öbek oturmuşlar başlarında hocaları dua ediyorlar. kimisi Kuran okuyor. Cennetül Baki tarafında ise yas için birleşen bissürü iranlı grup.
 
Posted by Picasa
Ravza önünde duamı okudum. mehmet geldi elimden tuttu. grupların önünde Ravzanın diğer ucuna doğru yürüdük. o arada ben sürekli ağladım. kafam yerde gözümde yaşlar, hiç bir şey göremeden yürüdüm. sanırım mehmet de ağladı. mehmet tekrar dua etti ve sessizce ikide bir arkamıza bakarak Ravza arkamızda kaybolana kadar yürüdük.
 
Posted by Picasa
o arada Cennetül Bakiye veda ettik. mescidin bahçesinde yürüyüp son resimlerimizi çektik. sonra otele gidip kahvaltımızı yaptık. kahvaltı sonrası akşamdan gusül aldığımız halde ihramlıyken koku sürünülmeyeceği için kokusuz sabunla tekrar gusül aldık. halbuki ihram öncesi güzel koku sürünebilirmişiz. mehmet bunu daha sonra kitaptan okudu. otelde hiç bir odada saç kurutma makinesi olmadığı için (halbuki gayet güzel bir oteldi ama buzdolapları sıcak üflüyor, saç kurutma makineleri yok ve tv çalışmıyor) bütün günü ıslak kafa ile geçirdim. saçımı da tarayamadığım için (neden taramadığımı hatırlamıyorum, sanırım acelemiz olduğu için) ihramda saçımdan yanlışlıkla koparırım diye abdest vs alırken milletin içinde o dağınık kafa ile wc lerde gezindim. bu arada mekke medine arası tesisler ve tabii tuvaletler berbat. yol için mutlaka yanınıza yiyecek bir şeyler ve kokusuz sabun ve tabii tuvalet kağıdı almanız gerekiyor. babam yiyecek bir şeyler almam konusunda beni önceden uyardığı için ben yanıma yiyecek birşeyler, meyve (mandalina ve erik) içecek birşeyler almıştım. neyse ben üstüme abaye (arap kadınları gibi. annem önceden ablama almıştı. ablam gelemediği için onun yerine ben giydim. zaten gelirken uygun kıyafetim olmadığı için ablamda giyebilceğim ne var ne yoksa almıştım.) giydim. Kabe gibi kapkara oldum. mehmetin ihramını giymesine yardımcı oldum. sonrasında valizleri kapatıp kapı önüne koyduk. aşağı indik ve valizlerin otobüse yüklenmesi için uzun müddet otobüste bekledik.
yola çıkınca hoca dua yaptı, kuran okudu. birşeyler anlattı. ama bu arada o kadar uykum vardı ki kendimi uyumamak için zor tutuyordum. çünkü 10 km sonra mikat mahaline girecektik ve umre için 2 rekat namaz kılıp niyet etmemiz gerekiyordu. bu sebeple de abdestimi tutmam gerekiyordu.kendimi ne kadar tutmaya çalışsam da kafamın aniden sarsılması ile acaba uyudum mu diye düşünmeye başladım. umreye niyet edecekken şüpheye yer olamayacağı için mola yerinde (sanırım 10 kilometreydi) abdest tazeledim.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
(s.arabistanda benzinciler çok ilkel. bundan çok daha kötülerini de gördük)
mekke ve medinede tuvaletler ne kadar temizse burada o kadar pisti.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
zulhüleyfe, medine yönünden gidenlerin mikat mahali burasıdır. mekkeye 450 km uzaklıkta.Peygamber Efendimiz (s.a.v) veda haccına niyet ettiğinde ihrama burada girmiş. biz de 2 rekat namaz kıldık, niyetimizi ettik. Allah kabul eder İnşallah. ihrama girince öyle garip oluyor ki insan bir yerini kaşımaya, ağzından yanlış bir şey çıkacak diye konuşmaya, hareket etmeye korkuyor. en azından ilk seferkinde ben öyle oldum. otobüste mandalina ve erikleri yedik, millete ikram ettik. mekkeye gidene kadar uyudum. arada yola baktım, geçen seferki gibi aç kalıp yola çıkmış maymunları (50 civarında. yavruları da vardı) görmeyi umut ettim ama çöl dışında bir şey yoktu.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
h
not:yazıyorum, saatlerimi harcıyorum. sadece kendim için değil. benim yaşadığım acemilikleri başkaları da yaşamasın istiyorum. benim de eğer faydam olduysa gidenlerden isteğim, benden de Resulullah'a (s.a.v) selam söylesinler, benim için dua etsinler.

medine hakkında

medinede günler tükendi. güzel bir şehir, insanları da öyle. Mekke'deki insanlara göre daha sakin oldukları söylenir. otelimiz mescide yakın olduğu için çok rahat ettim. eşim olmadan bazı sabahlar ezan okunmadan mescide gidip sabah ezanına kadar ibadet edebiliyordum. mekkede ise öyle bir şansım olmadı. gerçi mekkede o kadar yorulduk ki sabah namazına erkenden gitme gibi bir şans otel yakın olsa dahi olamazdı. gece saat 1'de tavafımızı tamamlayıp otele gidiyorduk. uyumamız 2 gibi oluyordu. sabah namazına zorla kalkıyorduk. hatta bir sabah eşim alarm çaldığında kapatmış. sabah namazını kıldıran imamın sesini duyarak uyanmıştım. namazı otelde kılmak zorunda kalmıştık. neyse bırakayım mekkeyi.
 
Posted by Picasa
 
 
Posted by Picasa
medinede mimari yapı benim çok hoşuma gidiyor. binalarda pencereler kafesli. önceki gelmemde de bissürü otel resmi çekmiştim.
 
Posted by Picasa
bizim otel bu sokaktaydı ve alışverişi mescidin kapısından
 
Posted by Picasa
(10 numaralı kapı) çıkışta sola doğru giderek yapıyorduk. medinede bissürü kuyumcu var.
 
Posted by Picasa
(bu boş bir kuyumcu, kızarlar diye daha iyi bir resim çekemedim) içleri de tamamen dolu. kapıları tamamen açık ve insanlar sürekli girip çıkıyorlar. sanırım alıyorlar da. bana kadınların gidip tek başlarına altın almaları garip geliyor. çünkü ben daha önce hiç tek başıma gidip de altın almadım. zaten altının ayarı da türkiyedekine göre daha düşükmüş. bazı mağazalarda inci satılıyor ama gerçek olduğu nasıl anlaşılır bilmiyorum. ben kendim taylanddan almıştım ve orada fabrikada sertifika veriyorlardı. seyyar satıcılar da inci satıyor. yani size hediye gelen inci tamamen naylon boncuk da olabilir. bir de burada bol bol yüzük taşı satılıyor. annem de bize birkaç tane getirmişti. ben hiçbirini de yaptırmadım. çarşıda alışveriş yaparken türk bir teyze zümrüt mü diye sordu ve satıcı evet dedi. o kadar ucuza zümrüt olur mu?
bu sene bir arkadaşıma da hacdan yeşil bir taş hediye gelmiş, 'zümrüt taş hediye geldi' deyip duruyordu. o yeşimdir dedim 'çinde görmüştüm, bayağı meşhur orada). kim kime zümrüt hediye alır ki? neyse.
parfüm (tabii ki alkolsüz) ve tütsü de çok satılıyor. parfüm mısırda da çok satılıyordu ve o yüzden parfüm şişeleri de satılıyordu. burada da öyle. ama buradaki parfüm şişeleri mısırdakiler gibi incecik değil, kristalden ve daha kalınlar. ben de kendime bir tane şişe aldım, aynalı şifonyerimin önüne koymak için. parfümü ise mısırdan almıştım ve hiç kullanmadım.
 
Posted by Picasa
(resimde benim şişelerim görülüyor. sağ ve sol baştakileri mısırdan almıştım. metal olan ise sanırım sürme çekmek için kulanılıyor, rahmetli hacı babamlar taaaa ne zaman (sanırım ben ilkokuldayken belki de daha önce,ben hatırlamıyorum gittiklerini)gittiklerinde getirmişler. ben daha iyi kulanırım diye ablam sağolsun bana verdi. ortadaki kristal olan da medineden aldığım. arkadaki mavi, elifin asistanlıkta bir doğum günü hediyesiydi.)tütsülükler de çok güzel görünüyor ve bazıları bayağı pahalı. tütsüler bizdeki gibi çubuk şeklinde değil. odun gibi birşey.
 
Posted by Picasa
tütsü satan mağazaların önünde de tütsü yanıyor ve çok güzel kokuyor. ben de tütsüyü çok severim ama bir türlü cesaret edip alamadım. bir daha gidersem medineden almayı düşünüyorum. çünkü mekkedekiler doğru düzgün türkçe bilmiyorlar, nasıl kullanacağımı öğrenmem gerek. benim beğendiğim tütsülükler biraz pahalıydı. bizim otele giderken hiltonun altında hurma satan bir mağaza vardı.
 
Posted by Picasa
burada hurmanın farklı çeşitler satılıyordu, çikolatlı, bademli vs. tabii biraz pahalı.
alışveriş yapılacaksa muhakkak medinede yapılmalı. çünkü orada boş vakit olabiliyor (tabii bazı türklerin yaptığı gibi alışveriş yapıp mescidde namaz kılmayı terketmemek lazım). meyve, yiyecek yada başka birşey almak için marketler zinciri bin dawood kullanılabilir. markette fiyatlar türkiye ile aynı. bizim medinede gördüğümüz en güzel alışveriş merkezi mövenpick otelin altındaydı. annemler bir sefer umreye geldilerinde bu otelde kalmışlar. mescidden dönüşte odayı bir türlü bulamadığı için bir sefer bayağı ağlamış.
annemle bir gün mövenpick'in altındaki alışveriş merkezine gittik. içerisi ayağı boştu ve mağazaların bir kısmı kapalıydı. annem beni burada kimse yok deyip apar topar çıkarmıştı. sonra bir gün eşimle gittik, bütün mağazalar açıktı. harika mağazalar vae. burası pahalı olduğu için burada türk yok. genelde iranlılar ve mısırlılar var. mehmetle burada burberry çanta baktık ve almadan çıktık, aklım kaldı. çok güzel bir kumaşçı vardı. nişan kıyafetimin kumaşını ben mekke hiltondaki bir kumaşçıdan almıştım. bu mağaza da öyle. muhteşem kumaşlar var ve içerde 1-2 müşteri dışında kimse yok. burada bir de harika bir iç çamaşırcı var. mekkede anladım ki burası zincir çünkü aynı mağazadan zemzem towerda da vardı. bu arada iç çamaşırcıda da erkek çalışıyor (burada kadınların çalışması yasak) ve mağazanın bir tarafı sokağa baktığı için bana ilk başta bu mağazaya girmek zor gelmişti. sonra başka kadınları görünce girmiştim. orada gördüğüm bir gecelik takım (200 tl,400 riyal) sanki gelinlik gibiydi ama alamadım. gezerken karnımız çok acıktığından mehmet en üst katta donat yedi ben ise dondurma yedim. zaten mövenpick dondurma başka yerlerde de satılıyor, bayağı güzel. annem ve babam da mekkede bir kaç kere yemişler.
medinede namaz sonrası hemen sokaklarda seyyar satıcılar ortaya çıkıyor. sonra bir bakmışsınız zabıta geliyor diye öyle bir kaçışmışlar ki ortalarda tek ayakkabılar, bir kaç mal kalmış.
 
Posted by Picasa
onlar kaçarken dikkatli olup hemen kapalı alanlara kaçmak lazım, çünkü arabalarıyla öyle bir kaçıyorlar ki ayağınızın üstünden de geçebilirler, sizi devirebilirler de.
 
Posted by Picasa
(resimde seyirciler ve ortalarda kaçışanlar görülüyor)daha sonra dönüp kalan mallarını ve ayakkabılarını topluyorlar. buaradaki satıcılar genelde kadınlar. perşembe ve cuma günü onlarda resmi tatil olduğu için şehrin nüfusu artıyor. bugünlerde hiltonun önüne bu iki polis arabası park etti. resmini uzaktan çektim. polis arabaları ve markası ford. tabii bütün polis arabaları böyle değil.
medinede son gece mehmetle ayrı ayrı Peygamberimizi(s.a.v) ziyaret ettik.
 
Posted by Picasa
sonra mescidin bahçesinde buluştuk. elele tutuşup bahçeden sessizce çıktık. Kabe 24 saat açık olmasına rağmen mescidi nebevi sanırım gece 12 de kapanıyor. resimde mehmetin her zaman giriş yaptığı kapının kapalı olduğu görülüyor.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa

not:yazıyorum, saatlerimi harcıyorum. sadece kendim için değil. benim yaşadığım acemilikleri başkaları da yaşamasın istiyorum. benim de eğer faydam olduysa gidenlerden isteğim, benden de Resulullah'a (s.a.v) selam söylesinler, benim için dua etsinler.