Monday, January 25, 2016

Hongkong-Bangkok gezimiz

Hac yazımı tamamlayamadan Uzakdoğu'ya gittik.

10 saatlik yolculuk sonrası hongkonga indik. Uçaktan inince bütün grup toplandık ve rehber eşliğinde önce havaalanının içinde bulunan trene bindik valizlerimizi aldık ve otelimize gittik. Akşam olduğu için rehber ertesi gün gezdirdi. Odaya yerleşip direkt dışarı çıktık. Otelimiz Austin road da B.P international house. Bayağı merkezi bir otel. Kowloon Ada'sı sahile yürüme mesafesinde. Otelimize çok yakın olan Temple street night market'a gittik. Küçük bir pazar fazla birşey yok. Benim sadece 2 tezgah dikkatimi çekti, birşey almadık. Aslında otele jade market da çok yakın ama internette saat 5 te kapanıyor diye okuduğum için ona hiç gitmedik. Pazar sonrası otelin çaprazındaki 7 eleven'a uğradık. Ordan su aldık. Otelde odaya hergün 2 şişe su koyuyorlar. Bu su ikram ama oda dışına çıkarmamak lazımmış. Gece saat 5 te uyandım ve sabah 7 ye doğru dalmıştım ki kalkma vakti geldi. Saat farkından İlk birkaç gün sabaha karşı uyandım ve uyuyamadım.
Sabah kahvaltı sonrası rehberle birlikte otobüsle önce Victoria tepesine ( Victoria peak) çıktık. Aslında buraya peak tram denilen tramvayla da çıkılıyor. Biz yukarda sadece durağını gördük. Hava biraz soğuk ve sisliydi. O yüzden hiç birşey göremeyeceğiz endişesi ile çıktık ama manzara fena değildi. Önce asansöre binip seyir terası gibi bir yer çıktık ve biraz resim çektik. Saat erken olduğu içim madame tussauds müzesi kapalıydı. Victoria tepesinde iki tane karşılıklı minik avm var ve bunların üst katından manzara seyrediliyor yada ikisinin arasından geçen yolda devam edince yine manzara seyredecek bir yer var.
Victoria tepesinden sonra Deniz kenarında bulunan Tin Hau tapınağına gittik. Burası fazlası ile turistik görünüyordu. Orda Kocaman göbekli buda heykelinin karnını okşarsanız bol paranız olurmuş. Karşısında yine başka bir heykelin yan tarafında böyle bir şey yazıyordu ve bir müddet sonra insanlar o heykel için uzunca bir kuyruk oluşturdular. Biraz daha aşağıda olan ejderha heykeline de para atıp para içinde kalırsa yine bol para yada uzun ömür  (hangisiydi hatırlamıyorum) oluyor dedikleri için bizim grupta herkes tek tek para attı ama içine soksan da para içerde dönüp tekrar aşağı geldi.
Sonrasında Abeerden balıkçı barınağına gittik ve ordan küçük gruplar halinde geleneksel teknelerle gezinti yaptık. Jumbo isimli tekne restaurantın önünde resim çekindik. Bu bölgedeki teknelerin çoğunu balıkçılar ev olarak kullanıyorlarmış. Asılı çamaşırlarını, tabak çanaklarını vs gördük.
Abeerden'den sonra grubun büyük çoğunluğu ocean parka rehberle birlikte gitti. Ocean parka teleferikle çıkılıyor ve teleferiğe giriş yerini otobüsle geçerken gördük.
Ocean parka gitmeyenleri otobüsle otele bıraktılar. Otelden Balıkesirli bir çiftle birlikte ferrye bineceğimiz tsim sha tsui' ye yürüdük ve ferry'ye bindik. Ferry İstanbul'daki şehir hatları vapuru gibi. Central de indik,sora sora ve hongkong offline haritadan bakarak midlevels escelator'a vardık. Burası ile ilgili Semih abini büyük beklentileri vardı. Soho da pazar, butik vs bulacağını düşünüyordu. Burası bayağı yokuş bir yer, Yürüyen merdivenler yapmışlar. Yürüyen merdivenden istediğin yerde inip yanlarda bulunan bar,restaurantlarda birşeyler yenip içilebilir. Buraya gündüzden ziyade akşam gitmek daha mantıklı. Merdivenlerin sonunda yukarda  mescid yazısı vardı ama yalnız olmadığımız için gidemedik.
Soho'da birşey bulamayınca yakında olan hollywood caddesine gidelim antikacılar ve Man mo tapınağı var dedim. Antikacıların vitrinlerine bakarak Man mo temple'a vardık. Sabah rehberin gezdirdiği tapınaktan çok daha güzeldi. İbadet eden insanlar ve bol tütsü vardı.
Tapınaktan çıkınca yolun karşısında solda kalan aradan aşağı indik. Aşağıdaki caddede yolun hemen karşısındaki il Bel paelse isimli İtalyan kafede birşeyler içtik. (Bu caddeye inmeden hemen sağda ücretsiz umumi tuvalet vardı ve çok temizdi. ) Hemen yakınında starbucks ve McDonald's da vardı. Centrale kadar yürüdük. Arada ifc mall'un içinden geçtik. Apple in mağazası vardı millet kuyrukta bekliyordu.
Central'de star ferry nin 1 saatlik yemeksiz turuna katıldık, dışarda oturduk. (Yanlış hatırlamıyorsam central 19:15, Kowloon 19:55). Vapura centralde binip Kowloon tarafına geçtik. Oradakiler de binince tekrar hareket etti. Hongkong tarafında ışıklı gösteri başladı. Biz daha çok bina gösteriye katılacak sandık ama beklediğimiz gibi olmadı. En güzel gösteri Kowloon tarafındaki icc binasındaydı. Binada kalpler,kuşlar uçuşuyor, balerin dans ediyordu. Işık gösterisi bitince vapur önce central tarafına yaklaştı, ordan binenler indiler. Bizim otel Kowloon tarafında olduğu için inmedik. Bu sebeple vapurda bayağı kaldık. Kowloon tarafına yaklaşırken hemen iskelenin yan tarafındaki binanın üzerinde trenli bir çizgi film gösteriyorlardı ve insanlar binanın Deniz tarafında kurulmuş platformda toplanmış filmi seyrediyordu. Bu akşam en çok bu binadaki gösteri hoşuma gitti.
Vapurdan inince taksiye binip ladies market isimli gece pazarına gittik. Önceki akşam gittiğimiz pazardan daha büyük ve daha güzeldi. Çok güzel Gül, Çiçek işlemeli sırt çantaları vardı, almadım ve sonra çok pişman oldum. Buradan Yeşim kolye aldım. Sonra taksi ile otele döndük.
Ertesi sabah tiantan buddha ya gitmek için Semih abilerle birlikte taksiye bindik. Aslında ben metro ile gideriz diye düşünmüştüm (metro durağı otele çok yakındı ve sadece 1aktarma yapmamamız gerekecekti ) ama 4 kişi olunca taksi işe gidelim dediler. Taksici köprüden geçiş ücretini de fiyata ekliyor. Taksi çok da ucuz değildi diye hatırlıyorum. Taksiden inince teleferiğe bineceğimiz yere çıktık. (Tung chung) (ngong Ping 360 cable car) Saat 10:15'ti. Biletimizi aldık ve teleferiğe binmek için 50 Dk sırada bekledik. (2 kişi gidiş dönüş 330 hkd, ekonomik kabin. Bir de altı cam olan kristal kabin var o daha pahalı)(cok da ucuz olmadığı için dönüşü otobüsle yapmadığımıza pişman olduk) Teleferik yolculuğumuz 30 dk kadar sürdü. Manzara bayağı güzeldi. Sağ tarafta chek lap kok havaalanı görünüyor. Zaten havaalanı, disneyland ve big buddha lantau Ada'sında. ve Biz teleferikle dağların üstünde geçerken aşağıda patika yolda yürüyerek aynı yere gidenler vardı. İneceğimiz yer yaklaşınca solda Big buddha görünmeye başlıyor. Teleferikten inince hediyelik eşya satılan mağazalar ile kafelerin olduğu bir yere geliyorsunuz. Mağazaları geçip biraz daha yürüyünce sağlı sollu heykeller var ve daha sonra big buddhaya çıkan merdivenlere ulaşıyorsunuz.
Buda'ya ulaşmak için bayağı fazla merdiven çıkmak gerekiyor ama yorucu değil. Aralarda düzlük olduğu için merdivenler çok sorun olmuyor. Big Buddha ile bol resim çekindikten sonra karşısında görünen tapınağa gittik. Tapınak da güzeldi. Ağaçların altında oturma yerleri vardı. Oturup sandviçlerimizi yedik. Ziyaretlerimiz bitince hediyelik eşya dükkanlarına bakıp tekrar teleferiğe bindik. Sonrası için plan yapmamıştık. Akşam gruptan Nil abla macau Ada'sının akşam çok güzel olduğundan bahsetmişti. İşimiz erken bitince macau'ya gitmeye karar verdik. Metroya binip Tung chung'tan hongkong adasındaki centralden aktarma yapıp sheung wan'da indik. Burda   Tabelaları takip ederek avm nin içinde 2. Kattaki feribot bilet satış yerlerini bulduk. (Hemen feribotlar burdan kalkıyor) Helikopterle de macau'ya gidilebiliyor ve biletleri yine burda satılıyor. (Havaalanında da macau yazan yazılar vardı bu sebeple biz ordan da feribot kalkıyor sandık ama lantau Ada'sında bir görevli ordan sadece helikopterle gidiliyor dedi. ) turbo jet firmasına gittik ve dönüş için saat 11 de bilet olduğunu daha önce yer olmadığını söyleyince gitmekten vazgeçtik. Çünkü ertesi gün Bangkok'a gidecektik ve bizim için çok yorucu olacaktı. Geri yürürken hemen helikopter biletinin satıldığı yerin karşısında cotai water jet yazısını gördük ve ordan macau'ya (taipa) biletlerimizi aldık. Macau'ya giderken pasaportların yanınızda olması gerekiyor. ( 16-16:30 gibi)Feribotta hongkonga girerken doldurduğunuz gibi kağıt dolduruluyor. Biz doldurmadık ve macau'ya vardığımızda pasaport kontrolde bizi alıp arkada bir odaya götürdüler. Orda bir kaç soru sordular ne kadar para işe giriyorsunuz diye sordular ve paraları göstermemizi istediler. Sanırım bir de kağıt doldurmuştuk. Sonrasında geçişe izin verdiler. Vardığımızda hava kararmıştı senato meydanına gitmek için taksi tuttuk. Aslında burda birkaç tane otobüs vardı ve üzerlerine otel isimleri yazıyordu. Herkes bunlara biniyordu. Bu otobüslerle sanırım otellerin casinolarına gidiliyor. The venetian macao'nun da otobüsü vardı ve bizim rehberle giden grup çok üst düzey marka mağazaların olduğu bir yerden bahsediyorlardı, sanırım orası bu oteldeydi. Senato meydanı cristmas sebebiyle tamamen ışıklandırılmıştı. Harika görünüyordu iyi ki akşam gelmişiz dedik. Senato meydanına yakın Kumarhaneler de cok güzel ışıklandırılmıştı. Bizim rehber sabah getirdiği grubu hava kararmadan feribota bindirmiş ve bu güzelliği görememişler.  Vaktimiz az diye sokaklarında gezindik görülmesi gereken diğer yerleri maalesef göremeden yine taksi ile feribota gidip hongkonga döndük.
Ertesi gün kahvaltı sonrası havaalanına gidip air asia ile Bangkok'a uçtuk. Bangkokta wat pho, wat traimit tapınaklarını gezdik. Daha önceki Bangkok'a gelişimde wat traimit de dini tören vardı. Çok hoşumuza gitmişti. Maalesef bu sefer yoktu. Tapınaklar sonrası mücevher fabrikasına gittik. Yakut küpe yada yüzük alma niyetim vardı ama beğendiklerimin fiyatı 9000 tl olunca vazgeçtim. Siyah inci kolye ve bileklik, Yeşim kolye ve bileklik ve yılan derisi cüzdan aldım. Fabrikadan çıkarken mücevherleri arabalarla kasaya taşıyorlardı, hava kararmıştı. Patpong gece pazarı ve see food market'a gidenler otobüsle gitmeyenler de bizim gibi minibüsle fabrikadan ayrıldık. Patponga daha önce gitmiştim ve orda alınacak birşey olmadığını ve küçücük bir pazar olduğunu biliyordum. Seda food market'a  geçen sefer gitmemiştim bu sefer gideceksek taksi ile kendimiz gideriz diye düşünmüştüm ama sonra vazgeçtik ve otelin restaurantında açık büfeden 60-70 liraya yemeğimizi yedik. Izgarasını temizlettirip kendimize balık yaptırdık. Suşi yedim ve bol tropikal meyve yedik. Bizim için bayağı iyi oldu 3 aile sohbet ettik, karnımızı doyurup odaya çıkıp dinlendik. Ertesi gün ayuttahaya ya gitme planımız vardı. Otelde konsiyerje gidip yerel turla ayuttahaya'ya gidebilirmiyiz diye sorduk. Sabah 6da otelden alıyorlarmış ve 17 gibi bırakıyorlarmış. Yorgunduk ve sabah 6 da hareket etme fikri hiç cazip gelmedi. Taksi ile 4 kişi gidelim ve kahvaltıdan sonra çıkalım diye konuştuk. Buradaki odamız Hongkongtaki odadan daha güzeldi (grand mercure fortune). Metroya çok yakındı ve hemen çaprazımızda avm vardı.
Ertesi sabah kalkınca ayuttahaya'ya gitmek için hala yeterli enerjiye sahip değildim. Gelmeden önce internetten ayuttahaya da tapınaklar arası mesafe olduğunu ve aralarda tuktuk yada fille ulaşım sağlanabileceğini okumuştum. Annemlerin yaşında bir çiftle birlikte gideceğimiz için bizim için çok yorucu olacağına karar verip grand palace'a gitme fikrini söyledim. Hemen kabul ettiler ve taksi ile grand palace'a gittik. Grand palace hergün açık. Grand palace bileti ile birlikte yazlık saray gibi bir yerin (grand palace in hemen yakınında değil) ve müzenin biletini veriyorlar (müzede kral ve ailesinin resimleri kullandıkları bazı tabak çanak, eski paralar ve Zümrüt Buda'nın diğer kıyafetleri vardı. Bilet satış ofisi ile biletleri kontrol ettikleri yer arasında sağda kalıyor).
Grand palace bayağı güzeldi. Zümrüt Buda'yı da gördük. Zümrüt Buda'nın 4 kıyafeti varmış ve mevsime göre kıyafeti değiştirmiyorlarmış. Kıyafet değiştirme törenine kral da katılıyormuş. Biz aralıkta serin mevsimde Gittiğimiz  için üzerinde (muhtemelen altından) pelerin vardı. Zümrüt Buda'nın resmini çekmek yasak ancak dışardan çekilebiliyor. Grand palace ta bazı yerlerde içerde resim çekmek yasak diye yazıyor. Hatta bir görevli de oturuyor çekmeyin falan diyor ama sert değiller. Şansımıza hava çok güneşli değildi ve çok rahat bir şekilde burayı gezdik. Bangkok'ta muhakkak görülmesi gereken bir yer. Grand palace'tan çıkarken adamın biri geldi ve istersek bize tekne turu (a long tail boat) ayarlayabileceğini söyledi. Nil abla çok fazla pazarlık yapmadan hemen ok dediği için 1200 bahta adamla anlaştık. Dışarı çıktık biraz yürümemiz gerektiğini söyledi. Saraydan çıkıp sola doğru yürüdüğünüzde yolun sonunda iskele var çok yakın. Simsara para vermeden direkt ordan binilebilir. Netten öğrendiğim kadarıyla millet 1000 bahta kiralamış. Tekneye burdan binip bir müddet nehirde gittikten sonra ara kanallara girdik. Ara kanallarda insanların yaşadıkları evleri, bakkalları ve tapınakları gördük. Kanalın kenarında küçük bir timsah ve yarım metre uzunluğunda kertenkele (adını bilmiyorum) gördük.
Sonra bizi wat Arun'a götürdü. İnince orda bekleyen bir kadına iskeleye yanaşma parası verdik. Wat Arun tadilattaydı, iskele kurmuşlar, üst kısımlarına çıkılmıyordu. Para ödeyip girdik ve etrafında gezinip resim çekinip çıktık. Zaten adam 10 dk kalın diye söylemişti, gerçi biz biraz daha fazla kaldık. Wat arından sonra tekrar tekneye bindik. Asiatique gece pazarına gitmek istediğimizi bizi götürüp götüremeyeceğini sorduk. Bizi bindiğimiz duraktan bir durak daha aşağıda indirdi. Orda iskeledeki görevlilere sorduk ve orda beklememizi söylediler. Ordan diğer turistlerle birlikte chao phraya tourist boat'a bindik. Çok düşük bir ücreti vardı. Nehir kenarında lüks oteller vardı. Sathorn da (saphan taksin) indik. Burda duvarda asiateque night bazaar'ın ücretsiz shuttle'ı olduğu yazıyordu. Saat 16-20 arasında shuttle çalışıyor. Biz saat 3 te oradaydık. Sokak satıcılarından meyve alıp yedik. Saat 4 e doğru kuyruk oluşmaya başladı. Tekne gelince bindik ve kısa bir yolculuk sonrası pazarın iskelesinde indik. Daha önce (2005'te) gittiğim pazar (suan lum night bazaar harikaydı. Sema ile paramız bitene kadar alışveriş yapmıştık ve gece 12 de otele dönmüştük. Maalesef orası kapanmış.) tamamen açıktı bu ise açık alışveriş merkezi gibiydi. Çok fazla pazarlık yoktu yada biz yapamadık. Pazara Deniz tarafından girince önce yeme içme yerleri,cafe barlar vardı sonra sağda Sivas'taki balıklar gibi balıkların olduğu akvaryumların olduğu dr fish diye bir yer vardı. İlerleyen saatlerde Fethi ile Nil abla burda oturup bacaklarını o küçük havuzlara yada akvaryumlara soktular. Fethi'nin ayağındaki siile balıklar saldırdılar. Etrafta seyreden Avrupalı turistlerin çok hoşuna gitti. Bir müddet seyrettiler. Dr fish in sağ tarafındaki arada masaj yeri vardı (samadul spa&massage)gayet temiz bir yerdi. Orada dördümüz Yanyana oturup ayak masajı yaptırdık. Erkekler erkek,bayanlara bayan masaj yaptı. Pazara girdiğimizde yorgundum ve Nasıl yürüyeceğiz diye düşünürken bu masaj çok iyi geldi. Ama nette milletin anlattığı gibi muhteşemdi diyemeyeceğim ama güzeldi. Masaj yaptırırken Nil abla sürekli 'oo very nice' deyip durdu. O öyle dedikçe ona masaj yapan kız sürekli gülümseyip durdu. Bizimkiler o arada bize içlerinden ne diyordu bilmiyorum çünkü bizde ses seda yoktu. Masaj sonrası ayrılıp alışveriş yaptık. Burada naraya mağazası var. Naraya zincir mağaza. Kapitone her türlü çanta, mutfak önlüğü vs satıyorlar. Daha önceki gelişimde yanlış hatırlamıyorsam rivercity deki mağazadan mutfak önlükleri ve golfçu kadın erkek ve gelin-damat şeklinde fırın eldiveni almıştım. (Mekke-Medine'de bin dawood marketlerinde de naraya ürünleri satılıyor) güzel bir mağaza ve ürünleri Türkiye'ye göre uygun. Kendime ve hediye olarak 7-8 tane çanta aldım. Sabun,krem vs satan bir mağazadan masaj yağları,peeling,krem ve sabun aldık. Eve gelince yağları büyüklerinden almadığımıza ve sabunları daha fazla almadığımıza pişman olduk. İşlemeli büyük bez çantalardan almadığıma çok pişman oldum 40 tl gibi bir fiyatı vardı. Tiger balm dan aldık. Almak istediğim blue blanc'ları burda da görmedim. Nette  chatuchak night market ın görsellerinde blue blanc'lar görünüyor ama biz hafta içi gittiğimiz için Oraya gidemedik. Patpong gece pazarı yerine asiatique gece pazarını tavsiye ederim. Pazarda en son dr fish'e girdikten sonra pazardan çıktık. Yol tarafındaki giriş kısmından çıkınca sol tarafa doğru yürüyünce taksiye binmek istedik ama taksici taksimetreyi açmak istemedi. Hemen yol tarafından içeri geçince taksi durağı gibi bir yer vardı ve aynı taksiye ordan çok az bir ücret verip taksimetreyi açtırarak bindik. Bu arada asiatique yol tarafından giriş kısmının hemen karşısında cami varmış maalesef çıkarken farkettik. Namaz için pazarın içinde boşuna uğraşmışız. Trafik yüzünden otele ulaşmamız biraz vakit aldı. Otele varınca elimizdeki poşetleri odaya bırakıp hemen otelin çaprazındaki AVM'ye gittik ve marketten birşeyler aldık.
Ertesi gün kahvaltı sonrası tur otobüsüyle yüzen çarşıya gittik. Yüzen çarşıya giderken çok da gerekli olmayan Hindistan cevizi çiftliğine uğradık. Burdaki çantalardan yüzen çarşıda da vardır diye almadım ama yüzen çarşıda yoktu. Otobüsün bizi bıraktığı yerde rehberimizin överek ve üstüne bastırarak söylediği james Bond tipi teknelere bindik (önceki gün chao phraya nehrinde bindiğimiz de öyleydi) önceki günkü gibi yaşadıkları evleri gördük. Ben önceki gün gibi timsah görmeye çalıştım ama göremedim. Yüzen çarşıya geldiğimizde Semih abilerle birlikte kayık kiraladık. Burada dikkat edilmesi gereken kayıkların dışından tutmamak gerekiyor eliniz hep içerde olmak zorunda. Yoksa diğer taraftan gelen kayıklarla geçişirken eliniz ezilir. Burada durian zannedip jackfruit aldık tadı fena değildi. Bir de tamarind aldık. Tamarindi daha önce Mekke'de bin dawood'dan almıştık. Bir kaç tabak,sarımsak döveceği,masaj aleti aldık. Daha sonra gittiğimiz teak ağacından mobilyalar satılan bir mağazaya gittik ve orada gördüm ki yüzen çarşıda aldıklarımı pazarlıkla ancak o mağazadaki fiyatlara indirmişim. Yüzen çarşıdan dönerken bayağı trafik vardı. Genelde gruptaki herkes chao phraya nehir turuna katılmak üzere rehberle gidiyordu. Rehber bizi otele taksi ile gönderecekti. O gün çok önemli bir rahibin cenaze merasimi yüzünden de trafik fazla olacağı için metro ile gidebilirmiyiz diye düşünürken rehber gelip 'metro ile gidebilir misiniz?' Dedi. Biz ve başka bir aile beraber otele gittik ve aldıklarımızı bırakıp tekrar otelden çıkıp metro ile siam'a gittik. Siam paragon 'un önünde (elephant parade bangkok) sanatçılar tarafından boyanmış fil sergisi vardı. Fillerin hepsi birbirinden güzeldi. Siam paragon bayağı lüks bir avm. Biz üst katta christmas nedeniyle kurulmuş hediyelik eşya standlarını gezip yan taraftaki Siam center'a  girdik. Oraya da hızlıca bakıp nette okuduğum MBK shopping center için yürümeye başladık ama ters tarafa yürümüşüz. Bu arada ölen rahip için cenaze töreni canlı olarak büyük bir ekranda gösteriliyordu ve kadın erkek siyah giymiş bissürü Taylandlı aynı gösterisinde bulunuyordu. Bayağı yürüdükten sonra ters tarafa yürüdüğümüzü anladık ve tekrar metroya binip chit lom'dan siam'a geldik. Skywalkta yürüyüp bir görevliye sorduk. Bir sonraki durak (national stadium) daha yakın tekrar binin dedi ama biz yürümeyi tercih ettik. MBK nin alt katı şöyle harika şöyle ürünler var yazılarını nette çok okudum. Herkesin beklentileri farklı ben işe yarar dikkatimi çekecek hiç birşey görmedim. Bir eczaneye girdik ve yerel ilaçlardan aldık. Bu arada 6. Katta mescid olduğunu öğrendik. Starbucks'ta birşeyler içip ordan çıktık. Saat 20 civarıydı. Niyetimiz asiatique night bazaar'a gitmekti. Güya oraya gidip Mehmet dünkü yerde masaj yaptıracaktı. Nil abla ve eşi aynı yere vücut masajı yaptırmışlar. Çok güzeldi diye anlatınca Mehmet de illa ben de yaptırayım dedi. Metroya bindik pazara doğru giderken Semih abi ile telefonda konuştu ve onların pazardan ayrıldığını duyunca dönerken tek başımıza taksiye binmeyelim diye otele dönelim dedi. Otele döndük. Otelde yaptırmaya niyetlendi ama orda da olmadı. Ama otelin masaj fiyatı öyle çok uçuk değil, gayet uygun bence dışarda yaptırmak yerine otelde yaptırmak daha iyi olur. Yan taraftaki avm ye gidip orda gezinip alışveriş yaptık sonra da yattık. Gece 3-4 gibi kalkıp Singapur için otelden ayrılmamız gerekli.