Saturday, October 17, 2009

bütün akşamı nette gezindikten sonra kendi eski sayfalarıma baktım. ilk sayfa hoşuma gitti. sonra başka sayfalara da bakayım dedim ve muhammedin hastalığına tanıdığı konduğu güne geldim. okuması pek de keyifli değildi. geçen hafta yeni mağazanın açılışı için samsundayken bu cmt mehmet nöbette ben ise sabah komşu ile olan damlayan çamaşır konuşmasından sonra kafamı yine kuma gömmek gibi tv karşısında akşama kadar uyuyp tüm günü boşa geçirdim. ben en çok üzen de hiç yapmayacağım bir şeyi yapmış olmak ve bunun utancı.

Thursday, October 15, 2009

bayram tatilinin gerisi

bayram tatilinin konya ayağı aşağıda.
konyadan döndükten sonra yogzatta 2 gün kaldık. eve gelir gelmez annem sobayı kurdu ve biz o sıcak odada yattık. ertesi gün çok geç olmadan kalktık ve annemlerin çok istediği daha doğrusu bizi götürmek istedikleri köye doğru yola çıktık. amaç köye gitmek değildi, bağa gidip üzüm toplamaktı. evlendiğimizden beri kene yüzünden ben hiç köye gitmemiştim, bu ilk oldu. zaten köye de millet eve davet eder vakit geçer diye uğramadık. doğru bağa gittik.
 
Posted by Picasa
yolda annem babasından kalan arsayı gösterdi, acayip mesut bahtiyardı. yolda durup hatta arabadan inip annemin orda resmini çektik. babam da sürekli şurası babamındı, şurayı şuna sattık, burayı buna sattık deyip durdu. arabayı bağa en yakın kısma kadar altını sadece bir kez sürtüp sonunda bağa vardık. sanırım 1.5 saat falan gittik. arabadan koli, sepet ve kasaları çıkarttık ve annemin bağına gittik.
 
Posted by Picasa
annem acayip mutlu oldu. annemin getirdiği etek ve çorapları giydik. bu arada üstümde etek ve annemin verdiği çorap haricinde ince çorap ve pijama da vardı (kene koruması).
 
Posted by Picasa
bağ ilçeye göre bayağı sıcaktı, işimiz bitene kadar bayağı terledim. mehmetle biz acemice, annemle babam ustaca üzümleri topladık. ben bayağı yavaştım. bol bol da yedik. babam gitmeden önce organik deyip duruyordu meğer gerçekten organikmiş. görünüşleri çok güzel değildi ama tadı çok güzeldi.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
işimiz bitince babam kendi babasının bağını gösterdi. annemle biraz yürüdük.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
burası da annemin rahmetli babasının evi. şimdi sahipsiz olduğu için bu hale gelmiş. mehmetin bu evle ilgili hatıraları; bahçesindeki meyve dolu ağaçlar ve annesinin meyve koparmamaları için sıkı sıkı tembihleri.... rahmeti dede annemden ziyade oğluna önem verirmiş ve onun çocukları gelecek diye kimsenin meyveleri koparmasına izin vermezmiş. annem de çok gurrulu olduğu için çocukları kesinlikle sıkı takip edermiş ve oraya sadece babasına yardım için gidermiş.
 
Posted by Picasa
bu da köyden çıktıktan sonra yol kenarında durduğumuz ve içtiğimiz acı su akan çeşme
 
Posted by Picasa
bu bağ işi çok hoşumuza gitti ve mehmetle eğer tarih uyarsa tekrarlama kararı verdik. hatta mehmet döndüğümüzde sinan beye (o bağa hiç gitmezmiş) anlata anlata bitiremedi.
o akşam o kadar yorgunduk ki hamama gitsek mi gitmesek mi diye bayağı düşündük. sabah gidelim dedik ama sabah biz erken kalkmayacağımız için ve kahvaltı sonrası yola çıkacağımız için sabah hamam işinin olmayacağını düşünüp yorgun bir şekilde hamama gittik. kapanma saatine kadar havuzda yüzdüm, sıcak havuza girdim ve öyle yavaş yavaş keyfini çıkararak olmasa da güzelce yıkandık ve hamamdan çıktık. eve gittiğimizde annem sobayı tekrar yaktı, biraz daha oturduk, çay içtik ve yattık. pazar günü kahvaltı sonrası mehmetle babam elma topladılar. annem pazardan aldıkları mercimek, nohut, kuru fasülye ve soğanları çıkarttı. babam bahçeden patates söktü, domates ve biber topladı (bunlar mehmetin yeğeni tavuk için dikilmiş ama o istanbula gidene kadar yeterince büyümemiş ve bize nasip olmuş sebzeler. hatta 2 tane minik mısırı da konyadan döndüğümüzde mehmet mangalda pişirdi ve yedik. daha sonra tavuk'u arayıp biraz kıskandırdı. arabaya bunlardan başka turşu da kondu. bagaj da koltuk da tamamen doldu. bu resmi yolda çorumda çektim, soğan çuvalları.
 
Posted by Picasa
bu resmi de çorumda mola verdiğimiz leblebicide çektim. bol leblebi aldık ve çay servislerinden faydalandık. resimde en önde yerde bulunan tahta oyuncakları çok sevdim.
 
Posted by Picasa
akşam samsuna vardığımızda ablamlarla buluşup babam ve amcamlara kayınpederimin gönderdiği elma ve üzüm kasalarını onlara verdik. kısa sohbetin ardından yola devam ettik. yolda acayip yağmur yağdığından kararlaştırdığımız yerden önce mola verdik. tost yemeyi düşünüyorduk ama orası sadece restaurantmış ve orda yediğimiz yemeğin parasını orda karşılaştığımız üniden bir hocam ödedi. hala telefon açıp teşekkür edemedim. eve geldiğimizde saat 21:30 civarıydı.

Thursday, October 08, 2009

bugün hastaneye beyazıtı da götürmüşler, kan alınması için. doktor ablama 'annesi, çocuğu ket (intraket) odasına götürün demiş. bizim akıllı oğlan da 'kek odası' anlamış. odaya gitmişler, 'hıımmm anne, burası mı kek odası?' deyip etrafı incelemiş sonra da yandaki odayı gösterip 'anne, orası da o zaman süt odası olsun' demiş. kan tüplerini gösterip bunlar ne diye sormuş. sonra da tabii ki gelip onu bayağı bağırttırarak kan almışlar. artık herhalde ket odasının kek odası olmadığını öğrenmiştir.

Monday, October 05, 2009

iyi ki doğdun

 
Posted by Picasa


iyiki doğdun muhammed, Allah hayırlı uzun ömürler versin İnşallah.
bugün doğum günü olduğu için doktor hastaneye yatmak için salı gününü bekleyelim demiş. yarın hastanede ilk günü olacak ve kemik iliği alınacakmış. inşallah dedikleri gibi anesteziyi çağırırlar da acı duymaz.

Friday, October 02, 2009

bayram tatili

bayram tatili için cuma günü evden çıktık, yoldan mehmetin teknisyenlerinden birini kızıyla birlikte aldık ve samsunda şehir içinde bıraktık. iftara geç kaldık, biz gecikince annemler de başlamamışlar. akşam yemeğini hep birlikte yedik.
ertesi gün öğlende yola çıktık. babamın dediği gibi yol kalabalık değildi.
 
Posted by Picasa
çorumda alacahöyük'ü gezdik. küçük bir müzesi var.
 
Posted by Picasa
Alacahöyük’te ele geçen buluntular asıl Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergileniyormuş. yapılan araştırmaların neticesinde höyükte, dört kültür çağı ve on dört yapı katı tesbit edilmiş. bu bana bayağı ilginç geldi.
 
Posted by Picasa
hava biraz serindi ve bizim üstümüz inceydi ve de vaktimiz kısıtlı olduğu için fazla vakit kayvetmeden tekrar yola çıktık.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
iftardan önce yozgattaydık. hava bayağı soğuktu ve ben ikimiz için de yeterince kalın kıyafet almamıştım. annem kanepelerin altından zamanında mehmet ve bayram bey için ördüğü desenli kazakları çıkardı ve giyindik. bayağı sıcak tutuyorlarmış.
ertesi sabah erkenden kalktık, annemle kahvaltıyı hazırladık. önce mehmet, sonra babam geldiler ve bayramlaştık. kahvaltı sonrası annemleri arayıp bayramlaştım. kahvaltı sonrası annem konya için valizini hazırlamaya başladı ama bu arada birileri bayramlaşmaya geldi, sonra birileri aradı ve uzun uzun telefonda konuştu sonra yine birileri geldi. mehmet babamın ve annemin ısrarla konya için toplamasını istedikleri elmaları ağaca çıkıp topladı. sonra birileri daha gelmeden hızlı hareket ederek evden çıktık. mehmetle uzun yolda giderken ilk defa arka koltukta oturdum ve de tabii kendi arabamın arka koltuğunda ilk defa bu kadar uzun süreli oturdum, yol da arkada oturmak da çok sıkıcıydı. yolda mola verdik, aksarayda ağaçlı diye bir tesiste, çok güzel bir tesisti. zaten sanırım 1 numaraymış, gazete küpürünü duvara yapıştırmışlardı. tek sorun biraz sinek vardı. bu tesise kadar hiç olmazsa nevşehir falan vardı, değişik manzaralar eşliğinde gittik ama ağaçlıdan sonra yol hiç zevkli değildi. biz konyaya varana kadar hava karardı ve sinan beyin evine ilk defa gidiyorduk. yolda durup telefon açtık ve yolun bir kısmını tarif etti ama hem yazıları takip etmek hem de babamın sürekli ben biliyorum, şurdan git burdan git, şöyle bir yerde diye konuşması işi bayağı zorlaştırıyordu. özellikle de eve iyice yaklaştığımızda mehmet çileden çıktı ve arabayı yol kenarına çekip arabadan inmek istediğini söyledi. sonunda biraz daha sabredip eve vardık. siteleri de evleri de gerçekten çok güzeldi.
 
Posted by Picasa
gittiğimizde verda hastanedeydi. tüm günü hastanede geçmiş, icapçıymış. annesi ve babası hastanede çalıştığı için gül böceği herkesin hastanede çalıştığını sanıyormuş ve 'ayşe hala neden hastaneye gitmiyor? çocukları çok yaramaz olduğu için mi kendisi onlara bakıyor' diyormuş.
yemek sonrası önce ayşe ablalar sonra da verda geldi. bu arada biz üst katta ki misafir yatak odasına yerleşmiştik ve evi bize gül böceği gezdirmişti. sohbet ettik, çay içtik. getirdiğimiz tatlı vs ne var ne yoksa yedik.
konyada 5 gün kaldık ve ilk günler evde pineklemekle geçti.
konyaya önceki iki gidişimde Mevlanayı ziyaret edememiştim. bu sefer ziyaret etmeden ayrılmak istemedim. ümmühan üniversitede ilk yılı konyada okumuş sonra yatay geçiş yapmıştı. üni yıllarımızda onun bir arkadaşının evine gidip kalmıştık. ne zaman lise ve üni arkadaşlarımı bir araya getirmeye çalışsam muhakkak bir sorun çıkar ve ben arada kalırım. işte orda da öyle olmuştu, üzülmüştüm biraz. diğer olay ise italya gezmizdi. sağolsun elif herşeyi zorlaştırmıştı.
daha önceden gidip gördüğüm için evlendikten sonra konyaya gidişlerimde mehmeti hadi şuraya gidelim, hadi buraya gidelim diye hiç sıkıştırmadım ama bu sefer de her yerini gezmedik. yani daha sonraki gidişlerimizde gezeceğimiz yerler bıraktık. daha önceki gittiğimizde iki sefer sille'ye gitmiştik. gerçekten güzeldi, muhakkak görmek lazım.
annem, babam, mehmet, sinan bey ve çocuklar hep birlikte önce Mevlanayı ziyarete gittik ama tatil günü olduğu için çok kalabalıktı, gerçi her zaman kalabalık oluyormuş. kapısından girmeden daha sonra ziyaret edelim diyerek arabaya geri bindik ve onun yerine Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesini ziyaret ettik.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
burayı çok fazla kişi bilmediği için her gelen ziyaret etmiyormuş ama ziyaret edilmesi gereken bir yer. buradan sonra yanımızda çocuklar olduğu için kule siteye gidip en üst katına çıktık.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
buradan şehri seyredebiliyorsunuz. hem de kafesi veya restaurantı var ve orada yemek yenebiliyor.
 
Posted by Picasa

burası da sinan beyin evinden de görülen takkeli dağ, zamanında burada bir kale varmış. antik çağda bereket tanrıçası kibelenin ismiyle anılıyormuş, sonra türkler buraları fethedince ismi gevele olarak değişmiş. dağ ismini takke görüntüsü veren bu kale sayesinde almış. sinan bey bu dağın görüntüsünü çok sevdiği için bissürü resmini çekmiş, hatta hala çekmeye devam ediyor olabilir.
yukarısı (yani kule)biraz rüzgarlıydı ve sürekli yukarı kalkmaya meyilli eteğimle biraz sorun yaşadım. bu yüzden de kulenin her yönüne bakamadım. sonra alışveriş merkezine inip biraz gezindik.
ertesi gün mevlanayı ziyaret için evden çıktık. mevlananın karşısına arabayı park edince önce şehitliği ziyaret edelim dedik. yürürken mezarlıktaki mezar taşları çok hoşuma gitti ve bir kaç resim çektim.
 
Posted by Picasa

şehitlikte mezar var zannediyordum ama yoktu. duvarlarda şimdiye kadar konyadan kurtuluş savaşı,yemen,sarıkamış..... ve terörde şehit olan bütün insanların isimleri ve yerleri yazılmış.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
içerde ise miniatürkteki gibi maketlerin olduğu bir yer var ve bence buradaki maketler miniatürktekinden daha güzel.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
bu da düğün alayı
 
Posted by Picasa
mevlanayı ziyarete gittiğimizde önceki gün gibi yine kalabalıktı. içeri girerken daha önce ayakkabılar çıkarılıyor diye hatırlıyorum. (mehmet ısrarla kabul etmiyor ama bu anlattığım 199o'lı yıllardaydı.) hatta hatırladığım kadarıyla ayakkabıları kapalı bir yerde bulunan bir adam pencereden alıyor ve çıkışta da geri veriyordu. o zamanlar bu adamın kimsenin ayakkabısını karıştırmadığını herkese doğru ayakkabıyı verdiğini söylüyorlardı. bizimkisini doğru mu verdi hatırlamıyorum.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa
b içerde dualar okuduk. Mevlana Hazretlerinin kullandığı seccade,kıyafetleri, el yazması kitapları, Kuranı Kerim'i ve gümüş bazı eşyalar, elyazması Kuran'lar gördük. dışarda bazı yerlerde tadilat vardı. bahçesinde biraz gezdik.
 
Posted by Picasa
arka kısımda muhammed ikbal ve şair nef'i ye verilen makamları gördük.
 
Posted by Picasa
arka kısımda iki tane restaurant görülüyor, sinan beyin dediğine göre oradan manzara çok güzel gürülüyormuş. bir de onların yan tarafında mavi renkte butik otel görülüyor.
 
Posted by Picasa
 
Posted by Picasa

yazıdan çok resim koydum, bunun sebebi maalesefki giderken Hz Mevlana hakkında yakın zamanda hiç bir şey okumamış olmam. aslında son günlerde şu ünlü aşk adlı kitabı okumak istiyordum ama elime geçmedi ve bu sebeple sadece gidip gezdik, dua okuduk, biraz duygulandık, biraz da kendi kendime okumadığım için kızdım.
 
Posted by Picasa
k
 
Posted by Picasa
kayınvalidemle birlikte buradan su içtik ve onun isteği ile dilek dileyip buraya attım.
 
Posted by Picasa
daha sonra buradan çıktık (buraya kadar gelmişken 2 rekat namaz kılmadan buradan ayrılacak halim yoktu herhalde) ve annemle yandaki camiye gittik. sanırım ismi Yavuz Selim Camii'ydi.
 
Posted by Picasa